Eser Karakaş
Soğan stokçuluğu, iktisat ve Maliye Bakanımız
Türkiye ekonomisinin temel sorunları var.
Çok çok yüksek enflasyon ve faizler bunların başlarında geliyor.
En büyük iki sorun ise ortalama eğitim kalitesinin düşüklüğü ve hukuk devleti sefaleti ve bu hukuk devleti sefaleti kavramı üzerinden dış alem ile ilişkilerin kötüleşmesi, cari açığın nitelikli finansman yokluğu nedeniyle çok düşük büyüme.
Belki de büyük ölçüde ortalama eğitim kalitesi düşüklüğü nedeniyle Türkiye’de iktisada yaklaşım da çok sorunlu.
Ancak, ortalama vatandaş için belki anlaşılabilir olan bu durum Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi muhtemelen en önemli bakanlığın başında olan birisi için çok büyük sıkıntı.
Geçtiğimiz hafta Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak stokçuluk hakkında öyle bir laf etti ki, bu yaklaşıma sahip birisinin bu bakanlığın başında olmasının Türkiye için nasıl bir sorun oluşturacağı çok aşikar hale geldi.
Berat Albayrak’ın bu lafı edebilmesi için ya konulara, temel iktisat ideolojisine hakimiyetinin sıfır mertebesinde olması, ya da konuya aşina olmakla birlikte meslek gereklerini siyasete kurban vermiş olması gerekiyor.
Her iki ihtimal de çok kötü.
Soğan meselesi malum.
Polatlı’da depolara baskın yapılıyor, Erdoğan’ın da bu konuda talimatı var, iddialara göre iki yüz bin ton soğanın stoklandığı, 24 depodan sadece üçünde halka soğan satışı yapıldığı tespit ediliyor.
Ve işte tam da bu aşamada Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak o lafı ediyor: "Soğanlar fiyatlar yükselir beklentisi ile depolarda tutuluyor, buna izin veremeyiz."
İlk işittiğinizde, iktisat meselelerine çok da yakın değilseniz, bu laf muhtemelen kulağınıza mantıklı bile gelebiliyor ama kanımca böyle bir laf bir maliye bakanı için çok büyük bir gaf, tartışmaya açalım.
Bu tuhaf lafın içinde bir itiraf da var, bu itiraf da ekonomide fiyatların yükselebileceği beklentisinin piyasalarda egemen olduğu itirafı.
Sizce bir Hazine ve Maliye Bakanının, üstelik damat iseniz yetkileriniz de fena değil demektir, esas görevi stokçulukla mücadele etmek için soğan deposu mu basmaktır, yoksa temel görev piyasalara egemen olmuş "fiyatlar yükselir" beklentisinin kırılması mıdır?
Zerre kadar tarih, iktisat tarihi bilginiz varsa stokçuluk ile polisiye tedbirlerle mücadeleden daima stokçuların galip çıktığını bilirsiniz.
Stokçuluk kötü bir şeydir ama bu kamusal kötülükle mücadelenin yolu asla depo baskınları olamaz, yapılması gereken yegane şey arz talep dengeleri içinde stokçuluğu iktisaden kaybettiren, en azından kazandırmayan bir faaliyet haline getirilmesidir.
Hele bir Hazine ve Maliye Bakanının stokçuluk konusunda depo baskınlarından medet umması çok acıklıdır.
Birileri iki yüz bin ton soğanı fiyatlar yükselir bahanesiyle depolarda stoklamış ise orta vadede yapılması gereken bu fiyat artışı beklentisini kırmak için doğru iktisat politikaları uygulamaktır.
Kısa vadede ise soğan ithalatı yapar, ucuz soğanı piyasaya sürersiniz, stokçular da büyük zarar ederler; ithalat yapmasanız dahi bu sinyali piyasalara vermek bile sonuç almak için önemlidir.
Ancak, bunları yapabilmek için de temel iktisat ideolojisine sahip olmak gerekiyor.
Şekilde görüldüğü gibi esas sorun da burada galiba.