Ahmet Tulgar & İshak Karakaş

Ahmet Tulgar & İshak Karakaş

'Sokak güçlü olursa siyaseti belirler'

İki farklı kuşaktan iki sosyalist Ali Kemal İpek ve Ceren Cansu Sayın sokak mücadelesini anlattı.

İshak KARAKAŞ & Ahmet TULGAR

Ali Kemal İpek, 78 kuşağından bir sosyalist. Kurtuluş geleneğinden geliyor. Senelerdir sokaklarda. Sosyalist mücadele için sokağı seçmiş bir. Kurucusu olduğu Maltepe Sokak Kültür Derneği kentin devrimci siyaset odaklarından biri olarak solcuların uğrak yerlerinden olmuş durumda.
Ceren Cansu Sayın ise gencecik bir hukuk öğrencisi ve bir Halkevci. O da sokaklarda ve mücadele içinde. İki farklı kuşaktan iki sosyalist olarak Ali Kemal ve Ceren referandum sürecinde yine yan yana çalıştılar, sokağı örgütlediler.

Onların anlattıkları bu ülkede sokak mücadelesine ilişkin önemli ipuçları veriyor. Onlarla Sokak Kültür Derneği'nin bulunduğu sokakta buluştuk ve deneyimlerini sorduk:

İshak Karakaş- Ali Kemal İpek, sokağın sesi, sokağın rengi, sokakta faaliyet gösteren bir devrimci... Ceren Cansu Sayın ise gençliğin sesi,  gençlik hareketi içerisinde faaliyet gösteren bir halkevi üyesi...  Ali Kemal’le başlayalım. Referandum sürecinde hep sokaktaydınız. Sokak ne diyor?

Ali Kemal İpek-  23 Ocak’ta sokağa çıktık referandum çalışmaları için. Türkiye’de referandum sürecinde sokağa çıkan ilk grubuz.

İshak Karakaş- Niye 23 Ocak? Referandum tarihi o zaman belli olmuş muydu ki?

Ali Kemal İpek- Olmamıştı ama ben iki sene öncesinden bunun gündeme geleceğini düşünüyordum. Hatta bizim bir Hakkı Hoca (Hakkı Taşdemir) var. Bu konuda Hakkı Hocaya bir sunum hazırlamasını söylemiştim. 18 madde netleşince, o bir sunum hazırladı. Biz yıllardır sokağa çıkmadan önce çalışma yapacağımız konuda donanım sahibi olmak isteriz. Hakkı Hoca bize 2,5 saatlik bir sunum yaptı, çok da güzel bir sunum yaptı. Biz anayasanın 18 maddesini yorumlayabilecek duruma geldik. Hatta bazı arkadaşlar "Sonucu bekleyelim," dedi. Ben; "Hayır, beklemeye gerek yok," dedim. O zaman ‘Hayır Meclisleri olacak mı olmayacak mı’ tartışmaları vardı. Biz tartışmayı beklemeden, Maltepe Demokrasi Güçleri diye bildiri basıp Maltepe pazarına çıktık. Çıktığımız tarih 23 Ocak 2017 idi. Çok iyi tepkiler aldık. 15 yıllık AKP iktidarına karşı insanların nasıl dolduğunu gördük. Hatta muhafazakâr kesimden de insanların, türbanlı kadınların, "Allah sizden razı olsun, iyi ki varsınız" gibi söylemleriyle karşılaştık ve bu süreç böyle devam etti.

İshak Karakaş- Ceren sen ne düşünüyorsun bir genç olarak? Bu süreçte siz de sokaktaydınız, ne gibi tepkiler aldınız?

Ceren Cansu Sayın- Ali Kemal Abi merkezden söz etti, ben biraz mahallelerden bahsedeceğim. Maltepe Forumu buranın siyasi merkezi olmayı başardı. Özellikle hayır süreciyle bu biraz daha kuvvetlendi. Maltepe’nin birçok mahallesinde "Hayır Meclisleri" kuruldu. Forum da aktarım yapılan, deneyim paylaşılan bir yer oldu. Benim bu süreçte en çok hoşuma giden şey şu; başka bir kültür kazandık. Dayanışma geleneğini geri getirdi bu süreç bize. Erdoğan bence büyük bir hata yaptı, çünkü birçok kurum ve birçok bağımsız insanın ortak çalışmasıyla hep birlikte örgütlendi bu süreç. AKP yani evetçiler, hayırcıların mahallelerine giremediler fakat biz tüm mahallelere girdik. İki gece önce Aydınevler’deydik mesela...

İshak Karakaş- Bunu neye bağlıyorsunuz? Siz girebiliyorsunuz da niye onlar giremiyor?

Ceren Cansu Sayın- Mesela Fındıklı... Burası Maltepe’de AKP’nin konuşlandığı yerler. Fakat hayırcılar girebiliyor oraya. Ama işte Gülsuyu, Zümrütevler’e evetçiler giremiyorlar. Tabii ki giriyorlar ama geldiklerinde başka bir şeyle karşılaşıyorlar, çalışma yapamıyorlar. Bunun nedeni şu; "hayır’da birleştik artık. Öyle bir toplum oluştu ki, tek amaç hayırı çıkartacağız artık. Daha kötüsünü yaşamak istemiyoruz artık. Sokak kesinlikle hayır diyor.  Yarın sandıktan da hayır bekliyoruz. Es kaza evet çıktı diyelim -sürpriz olur bence evet çıkması-yine bu sürecin kazananı hayırcılar, solcular. Sokakta Hayır kazandı yani... Sokak hâkimiyeti hayırcılarda. Kimse bunu inkâr edemez bence.

Ahmet Tulgar- Sokak hareketlerinin siyaset üzerinde etkisi oluyor mu?

Ali Kemal İpek- Gezi sürecinde öyleydi.

Ceren Cansu Sayın- 7 Haziran’da da bir nebze öyleydi.

Ali Kemal İpek- 15-16 Haziran işçi direnişlerinden beri bir gelenek var. 89’da Tekel direnişleri, Zonguldak maden işçilerinin eylemi... Tabii ki sokak güçlü olursa siyaseti belirliyor, gündeme oturuyor.

Ahmet Tulgar- Zaten Ceren, daha çok sokak hareketleri içinde büyüdün değil mi?

Ceren Cansu Sayın- Tabii canım... Benim ilk kez sandık deneyimim oluyor. İlk defa seçim için çalışıyorum. Halkevleri 7 Haziran’da HDP’ye oy vereceğini açıkladı ama çalışma yapmadık, sadece destek olduk. Bu süreç farklı bizim için. Hayır çıkması için ayrıca çalışma yaptık. Bunun da farklı bir heyecanı var.

İshak Karakaş- Ali Kemal’e sorayım...  Evet çıkarsa nasıl bir sokak, hayır çıkarsa nasıl bir sokak şekillenir?

Ali Kemal İpek- Ben de referandumdan hayır çıkacağını düşünüyorum, ben de Ceren gibi düşünüyorum. Bu sefer muktedirin karşısında sadece sol ve sosyalistlerin değil, Atatürkçülerin, sol tandanslı muhalif kesimin -tabii ki CHP’yi de sol sayarsak buna dâhil-, MHP tabanının yüzde 80’inin de hayır dediğini düşünüyorum. Onların da bir kısmının seküler yaşam istediğini düşünüyorum.

'DEMOKRASİ MÜCADELESİ YÜKSELECEK'

İshak Karakaş- Siz Karadenizlisiniz. Karadenizlilerle mutlaka görüşüyorsunuzdur. Karadeniz’i nasıl görüyorsunuz?

Ali Kemal İpek- Sürprizler bekliyorum. Dipten gelen bir dalga var. Aslında Türkiye genelinde bu... Bu süreçte bunu çok dillendirmek istemedim. Biz hep yeniliğe alışkın olduğumuz için evet çıkarsa da aynı tavrı sürdüreceğiz sokaklarda moralli bir şekilde. Çünkü hayır çıkarsa da hiçbir şey değişmiş olamayacak. Hayır çıkarsa sadece bu ülkenin 1876 öncesine dönmemesini, padişahlığa dönmemesini sağlamış olacağız. Sınıf çelişkisi, ulusal çelişkiler devam edecek. Ama hayırın çıkması AKP’yi parçalayacak, diye düşünüyorum. Çok büyük sürprizler de olabilir.

Ceren Cansu Sayın- Sağ, zaten parçalanmış durumda.

Ali Kemal İpek- Çok büyük sürprizler de olabilir. Tayyip Erdoğan zaten kendi yol arkadaşları kaybetti, ittifaklarını da kaybetti. Bunları düşünürsek, azınlıkta kaldı. Bu sandığa yansıyacak, diye düşünüyorum. Hani her iki koşulda da evet de çıksa, hayır da çıksa mücadele gözüküyor bize. Hayır çıkarsa işimizin daha kolay olacağını düşünüyorum. Ciddi bir şekilde AKP ilk defa sandık yenilgisi alacak. AKP 7 Haziran’da tam yenilgi almadı yine yüzde 42 ile birinci parti olarak çıktı; bu yenilgi değildir. İlk yenilgisini şimdi alacağını düşünüyorum. İnsanların kendine güveni gelecek. Birçok insan politikleşti, birçok insan sokağa çıkmanın faydalarını gördü. Başka talepler de var, bunların gece gündüz sokağa yansıyacağını, demokrasi mücadelesinin yükseleceğini düşünüyorum.

İshak Karakaş- Peki referandum sürecinde çok sesli bir hayır cephesi oluştu. Bu cephe önümüzdeki dönemde nasıl örgütlenecek sokakta?

Ceren Cansu Sayın- Sandık sanal. Somut olan, gerçek olan sokak mücadelesi aslında. Tabii ki sandıktan evet çıkması durumunda üzüleceğiz; çok fazla emek var. Ama hayır çıkması da muazzam güzelliklerle dolu bir ülke getirmeyecek bize. Yine bu süreç devam edecek. Şuna inanıyorum ben, biz birlikte olunca belirgin şeyler yapıyoruz. Birleşince gerçekten tüm sokakları hayıra boyuyoruz. Bu bence iyi bir deneyim oldu.

İshak Karakaş- Bu kenetlenme önümüzdeki seçimlerde de sürebilir mi?

Ceren Cansu Sayın- Hayır bizim ortak gayemiz. Ama seçimlerde bunu nasıl sağlayacağız? Şu an bakıyorsunuz; CHP’ye, HDP’ye, hatta MHP’ye, ülkücü kitleye kadar hepsi orada... Şimdi seçimlerde bu toplumu kim kapsayacak? Kimse kapsayamaz, imkânı yok. Ki kapsanmasına gerek var mı? İşte sandık bizi buna mecbur bırakıyor. Sokak mücadelesinde tüm farklılıklarınızla aynı mücadeleyi verebiliyorsunuz zaten. Dediğim gibi sandık mücadelesi çok sanal. Fakat bize soluk aldıracak, ferahlatacak, rahatlatacak bir süreç bu referandum süreci. Onun için sandık çalışmasında tekrar bir birleşmenin olacağını düşünmüyorum, bunun çok gerekli olduğunu da düşünmüyorum. Fakat sokaktaki dayanışmanın da devam edeceğini düşünüyorum.

Ahmet Tulgar- Sizin Maltepe özelindeki çalışmalarınızın, İstanbul sokak çalışmaları içinde önemli bir yeri var. Çok aktif ve dinamik bir çalışma yürütüyorsunuz, bunu nasıl başarıyorsunuz? Birlikte iş yapma kültürünü nasıl inşa ediyorsunuz?

Ali Kemal İpek- Gezi’ye kadar Çevre Platformu olarak örgütlenme çalışmalarımız vardı. Gezi’den sonra bütün forumlar dağıldı ama Maltepe Forumu devam etti, buradaki arkadaşların özverisi ile devam etti. Her hafta toplanıyoruz. Ben Türkiye’deki sol örgütlenmelerin, HDP’nin de birlikte iş yapma alışkanlıkları çok yok, diye düşünüyorum. Beraberlikler olunca kendi kişisel zaafları ön plana çıkıyor. Birlik üzerine çok yazı yazıldı bu ülkede. Mesela geçen pazar günü bir şenlik yaptık; orada bir grup arkadaş kendi gazetelerini sattı ortak etkinlikte. Gittim o anda uyardım. Benim böyle bir özelliğim var. Çok da eleştiri alıyorum bu konuda. Bu arkadaşlar çarşamba günü beni toplantıya davet etmişlerdi -çok da sevdiğim çocuklar, devrimci çocuklar, özleri iyi-, Hayır Meclisleri kalıcı olmalı, Mahalle meclisleri kurulmalı, diye... Dedim ki, "Bunu yaptıktan sonra siz beni nasıl ikna edeceksiniz, orada kendinizi öne çıkartmaya çalışıyorsunuz!" Bu büyük bir zaaftır, bir pankartın görünmesi, bir afişin görünmesi... Hani "Biz yaptık, biz daha devrimciyiz!" işleri bana çok ters geliyor. Biz Maltepe Forum’da bunu yendik.  Ben Türkiye’ye örnek olduğumuzu düşünüyorum.

'GENÇLİK OLARAK YAŞLILARIN ÇOK OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ'

İshak Karakaş- Sokak Kültür Derneği bu bölgede örgütlerden daha aktif. Bunun sırrı ne?

Ali Kemal İpek- Aslında Sokak tek başına aktif değil ama biz toplantıları Sokak’ta yaptığımız için burada bütün yapılanlar Sokak Kültür Derneği’nin hesabına yazılıyor, oysa burada herkesin emeği var. Halkevci arkadaşlar geçen sene burada Yaz Okulu kurdular. Ceren’i öpüyorum, gerçekten muhteşem bir şey yaptı burada. Şimdi yine sol sosyalist arkadaşlar toplantılar yapmaya geliyorlar. Toplantıları burada yaptığımız için bunları sadece Sokak Kültür Derneği yapıyor zannediliyor Oysa bunu yapan Maltepe Forumu...

İshak Karakaş- Pek çok bileşeni olan Maltepe Forumu...

Ceren Cansu Sayın- Aslında birbirini tetikleyen şeyler bunlar... Yani şöyle...  Solcular burayı ayakta tutar, buranın ayakta kalması da sosyalistleri güçlendirir. Bunlar birbirini etkileyen, dönüştüren şeyler. Yani tek başına solcuların, devrimcilerin, örgütlerin ya da tek başına bu derneğin üstüne bırakılamaz bu. Dediğimi gibi tetikliyor ve birbirini güçlendiriyor bunlar. Bir alan açıyor burada.

İshak Karakaş- Peki gençlik olarak siz nasıl görüyorsunuz burayı?

Ceren Cansu Sayın- Valla biz gençlik olarak yaşlıların çok olduğunu düşünüyoruz burada (gülüyor). Hem kurulu bir düzeni olması, hem sanat derneği olması hem de forumun devam ediyor olmasından kaynaklı, gençler için çok ön açıcı bir şey. Bizim için çok artısı var. Sadece şöyle küçük bir şikâyette bulunayım, yaş ortalaması çok yüksek, düşüremiyoruz bir türlü. O da bizim hatamız herhalde. Daha çok genç örgütlememiz gerekiyor. Referandum süreci olduğu için daha bir politize oldu gençler. O yüzden daha canlı burası. Referandumdan sonra da umarım kalırlar.

Ahmet Tulgar- Referandum sonucuna göre AKP’nin tavrı neler olabilir? Yani evet çıkarsa ne yapar, hayır çıkarsa ne yapar?

Ali Kemal İpek- Evet de çıksa hayır da çıksa, içlerindeki ByLock’çular deşifre oldu. Daha önceki cuntacıları düşünürsek, siyasiler zarar görmüştü bu işten. Menderes görmüştür, 12 Eylül’de Ecevit, Demirel görmüştür. Bu işin birçok ayağı var, polisi var, ordusu var,  bürokrasisi var peki siyasetçisi nerede? Her yerden daha fazla Meclis’te karşılığı olduğunu düşünüyorum ve kendi iktidarını güçlendirmesi konusunda bunlar hep tehlike iktidara. Bunları temizlemek için erken seçime gideceğini düşünüyorum.

İshak Karakaş- CHP’nin referandum sürecindeki tavrı nasıldı? Ana muhalefet görevini yerine getirebildi mi?

Ceren Cansu Sayın- Ben küçük bir deneyimimi anlatayım Zümrütevler’de. Süreç Ali Kemal Abinin dediği gibi merkezde başladı, mahallelerde ise ittifaklar kurduk. Farklı kurumlar, örgütler, dernekler... Kiminle ittifak yapılabiliyorsa toplandık. Ve işte, çalışmalara başladık. Biz de Zümrütevler’de CHP ile başlangıç yaptık. Maltepe’nin CHP gençlik örgütü militan bir topluluk. Yani gerçekten haklarını yememek lazım. Diğer ilçelerine göre çok daha militanlar. Bunda Gülsuyu’nun da etkisi var. Gülsuyu’nda çok sayıda CHP’li genç var. Referandum çalışmaları başladıktan bir ay sonra ilçeden çok ciddi baskı yediler. Bir sosyalist kurumla aynı yerde durulmak istenmiyor. Bunu tabii ki anlıyoruz, salak değiliz biz de. Gayelerini biliyoruz, ne saikla yaptıklarını biliyoruz. Saçma... CHP sağcı bir örgüt gibi davranarak kazanamadı, kazanamayacak; mümkün değil bu... Bu kadar güzel gençleri, böyle güzel bir tabanı var fakat CHP teşkilatı bunu baskılıyor. Hâlbuki Korkut Hocanın (Boratav) çok güzel bir yazısı vardı süreç başlamadan önce. Orada kısaca mealen şöyle diyor "CHP bu dönemi iyi geçirirse eğer, kadroları devrimcileşir, sosyalistleşir. Sosyalistlerle iş yaparsa bu, CHP açısından çok büyük kazanım olur."

'CHP SÜRECİ DEĞERLENDİREMEDİ'

Ahmet Tulgar- CHP bu süreci değerlendirebildi mi?

Ceren Cansu Sayın- CHP bu süreci değerlendiremedi. Sokak hayırcılarda ama bunun en büyük sebebi solculardır, sosyalistlerdir. Çünkü sokak deneyimi var bu toplulukların. Boş bırakmadılar. Fakat CHP kendi içinde hayır için elinden geleni yeterince yapamadı. Tabanına da yaptıramadı. Ki tabanında çok büyük bir potansiyel var. Fakat öyle bir şey... Şimdi, Devlet Bahçeli eleştiriliyor "İşte, tabanına söz geçiremiyor, tabanı ile ayrı düştü" diye. Aslında CHP’de de böyle gizli bir kaynama var. Taban başka bir şey istiyor; taban daha militan, taban daha sokakçı. Fakat örgüt, CHP örgütü bunu baskılıyor. Bence yanlış yapıyor. Yıllardır, 15 yıldır aynı şeyi yapıyor. Daha solculaşmalı... Biraz solcu olsun, diyorum.

Ali Kemal İpek- Ben CHP’nin solcu olmadığını düşünüyorum.

Ceren Cansu Sayın- Bulaşsın artık. Yeter! (Gülüyor)

Ali Kemal İpek- CHP’nin böyle bir şansı yok. Sol sosyalist arkadaşların böyle bir şeyleri var; CHP’nin adam edilmesi gibi... Bunun için TKP çok uğraştı 12 Eylül öncesi. Hatta Ulusal Demokratik Cephe kurdular. Ulusal güçler CHP’ydi, demokratik güçler TKP’ydi. CHP adam olmaz. CHP bir diktatörlük partisidir. Ceberut bir partidir. Ceren’in diğer söylemlerine katılıyorum, tabanı farklı, gençlik farklı. Sol görüşlü çok insan var. Onlarla birlikte olmanın zeminini oluşturmalıyız. CHP bu haliyle ne kadar sürecek? Ben CHP’de uzun vadede ciddi bir bölünme düşünüyorum.

Ahmet Tulgar- Daha çok marka değeri nedeniyle CHP içinde kalan çok insan var, değil mi?

Ali Kemal İpek- Bir tarafta MHP gibi düşünen ulusalcı, tek devletçi, tek milletçi, tek bayrakçılar olacak; öte tarafta da, işte Korkut Hocanın bahsettiği, sola dönük, sosyalizme dönük insanlar olacağını düşünüyorum. Bu olacak. CHP’nin tarihindeki en yüksek oy oranı yüzde 42. Ecevit dönemi sosyalist hareketin güçlendiği bir dönem ve CHP o seçimlerden sonra Rahşan Hanımın etkisiyle sosyalistlerden uzaklaşmaya başladı. Hatta CHP sosyalistleri gençlik kollarına almama gibi bir tavra girdi.

İshak Karakaş- Çok iyi hatırlıyorum...

Ali Kemal İpek- Ve 1979 ara seçimlerinde yenilgiye uğradı. Ecevit bir rivayete göre "Bana Türkiye solu kaybettirdi seçimi" demiş. Ben aynı şeyi Tayyip Erdoğan’ın da yaşayacağını düşünüyorum. O da "Bana seçimleri Türkiye’nin sağı kaybettirdi, AKP’liler kaybettirdi, MHP’liler kaybettirdi" diyecek. Bu da Tayyip Erdoğan’ın sonu olacak.

Ceren Cansu Sayın- Çok küçük bir şey daha eklemek istiyorum sokakla ilgili. Hakikaten AKP’nin yıllardır bu kadar güçlü olmasının sebebi de sokak ayağını güçlü kurması... Sağcı sokağı çok iyi tuttular. İşte İslamcı örgütten, radikal İslamcısından liberaline kadar hepsinin derneklerini destekledi, maddi manevi her türlü yardımı sağladı. Doğal olarak sokakta sağ gelişince, AKP büyüdü. CHP’nin artık bunu fark etmesi lazım. Sol büyürse, sen sosyalistleri büyütürsen, maddi manevi, bir şekilde destek verirsen CHP de büyür ve bu kendisi için de daha iyi olur.

İshak Karakaş- Demin MHP’den bahsettiniz. MHP’deki muhaliflerle bir ilişkiniz oldu mu?

Ali Kemal İpek- Kişisel düzeyde ilişkimiz var, her gün birkaçıyla görüşüyorum muhalif kesimden. Tabii onların derdi bizimki gibi değil. Herkesin hayırı kendisinedir. Onların korkusu "Başkanlık olursa federasyon olur", işte tek bayrak tek millet! Bunlar bize çok ters. Ama yine de buna rağmen bu süreç, sosyalistlerin ‘Dilimize çok dikkat edelim," dediği bir süreç oldu ve dilimize çok dikkat ettik. İlk çıktığımızda "Sarayın saltanatını yıkacağız," diye başlamıştık. Şimdi de şöyle bir sloganımız var; "Evet de çıksa, hayır da çıksa biz kimseye vatan haini" demeyeceğiz!" Ki bu daha doğru bir söylem. Çünkü bizim gerçekten halkta çok fazla karşılığımız yok sosyalistler olarak. Belki de en büyük sorunumuz bu ama referandumda ilk defa bunu biraz aştığımızı düşünüyorum. MHP’den de görüştüğüm insanların büyük bir kısmı federasyon için hayır diyor ama MHP’nin ve AKP’nin muhaliflerinde de demokrasi, insan hakları gibi ortak noktaya doğru giden insanlar var. Yani bunların da eğitimi oldu, diye düşürüyorum bu süreç.

'MHP'LİLERLE DE SOHBET EDİYORUZ'

İshak Karakaş- Peki genç olarak siz hiç MHP’li gençlerle görüştünüz mü?

Ceren Cansu Sayın- Şimdi şöyle; Ali Kemal Abinin Maltepe’de görüştüm dediği MHP’liler ya okul arkadaşıdır, ya eşidir dostudur. Ama ben burada doğup büyümedim, yaptığımız siyasetten dolayı da karşılaştığımız bir alan olmadı. Ama berber arkadaşımız var mesela. Ona geliyor Ülkü Ocakları’ndan gençler. Orada sohbet ediyoruz. Maltepe’deki Ülkü Ocakları’nın –Ülkücü Gençlik diyorlar kendilerine- kesinlikle evet demeyeceklerini söylüyorlar. Ama hiç somut bir sebebi yok. İşte ülke bölünmesin... Ama bunu da açıklayamıyorlar.

Ali Kemal İpek- Zümrütevler’de bildiri dağıtırken bir MHP’liye sordum, neden hayır diyeceksiniz, diye. "Ekonomi her geçen gün kötüye gidiyor" dedi.

Ceren Cansu Sayın- AKP sağı öyle bir toparladı ki, -gerçekten bunu başardı- MHP’nin milliyetçiliğinden eser kalmadı. Bundan da rahatsızlık duyuyorlar. Böyle bir kaynama da var. Şunu görüyorlardır "Ulan biz milliyetçiydik, AKP’li olduk!" Bunlar artık milliyetçi filan değiller, bir miktar böyle olabilir ama bunu açığa vurabilecek bir bilinç olduğunu düşünmüyorum.

İshak Karakaş- Siz 78 kuşağındansınız. Gençlik sizden hangi bakımlardan farklı?

Ali Kemal İpek- Ben geleceğin gençlerde olduğunu düşünüyorum. Biz feodal kültürden geçmiş insanlarız ve sosyalist olduk. Bu alışkanlıkları sosyalizme de getirdik. Örneğin kız arkadaşlarımıza ‘bacı’ denirdi. Ben hiç bacı demedim, üstelik sevgilim de oldu. Çünkü bacıdan sevgili olmaz. Bir süre sonra sevgilisi oluyor. Yani biraz böyle feodal bir kültürle hareket ettik. İlişkilerimiz daha sıkıydı. Şimdiki gençler daha rahat, bunu aşmışlar. Kız erkek ilişkileri daha rahat, daha iyi... Ama bizim kadar disiplinli değiller. Yani gerçekten de toplantılardaki gözlemlerim, verilen sözlerin akıbetini gözlemlemem beni bu fikre götürdü. Ben sokaktan da bahsedeyim yine. 1 Mayıs’ta İdris’le ben geliriz ilk olarak. Gençler biraz daha geç gelir. Gençleri seviyorum, ilişkilerim de gayet iyi. Önleri açılınca çok daha iyi işler yapacaklarını düşünüyorum. Bizim kötü alışkanlıklarımızı almasınlar. Daha iyi ilişkileri olsun. Sonuçta biz bu işi 10 sene daha sürdürebileceksek, onlar 40 sene daha sürdürecekler.

İshak Karakaş- Ceren, yani Ali Kemal diyor ki, "ne varsa bizde var" diyor...

Ceren Cansu Sayın- Ya tam öyle demedi galiba (Gülüyor).

Ali Kemal- Ceren benim arkadaşım, yoldaşım. Birlikte meyhaneye gidiyoruz, beraber eyleme gidiyoruz, hepsini yapıyoruz beraber.

Ceren Cansu Sayın- Ali Kemal Abi anlattı; hani daha rahatlar, dedi. 78 kuşağından, eski solculardan en büyük farkımız kadın hareketi ve LGBTİ hareketinin gelişmiş olması aslında.

'ÖRGÜTLENME PROBLEMİ VAR'

Ahmet Tulgar- Evet, bence de bu çok önemli. Daha önceleri sosyalizme çok kolaycı yaklaşılıyordu Türkiye'de.

Ceren Cansu Sayın- Bizim ilerici, onlardan çok daha ileride olmamızın en büyük sebebi bu. Disiplinsiz olduğumuz konusunda bir miktar haklı. Ben çok savunamadım orayı. Şöyle bir problem var aslında; örgütlenme problemi var. Şimdi 80’den bu yana cidden bunu bulamadık hala... Özellikle Gezi çok ciddi bir kırılma yarattı. Güçsüzlüğün örgütlenmesi gibi bir şey getirdi bize. Böyle bir dezavantajı var. Evet, doğru yani, biz bunu çözemedik, nasıl disiplinli bir örgütlenmeye gidebiliriz? Fakat şöyle bir tarafı var; daha az disiplinli olsa da daha az zamanda daha çok genişleyebiliyoruz. O dönemden böyle de bir farkı var.

Ahmet Tulgar- Genelde yaşlı solcular, gençlerle konuşurken daha üstten bir dil kullanırlar. Sen ise gençlerle son derece demokratik ve yatay bir ilişki kuruyorsun? Bunu başarıyorsun?

Ceren Cansu Sayın-  Bu çok ilginç. Ali Kemal Abiye has bir durum. Çok özür dilerim, sözü birden aldım ama (gülüyor)... O kuşağın tüm bireylerinde bunu göremiyoruz. Ama Ali Kemal Abi’de daha gelişkin bu özellik. Nasıl yapmış, bilmiyorum.

Ali Kemal İpek- Ceren’in kadın hareketi ve LGBTİ hareketine ilişkin söyledikleri çok doğru şeyler. Biz gençliğimizde her şeyi sosyalizmin çözeceğine inanırdık; ulusal sorunu, kadın sorununu vs... Bunlarla hiç ayrı ayrı ilgilenmedik o yüzden. Benim durumumu şuna bağlıyorum, ben Karadenizliyim. Bizde kadın erkek ilişkileri çok rahattır. Babam son derece demokrat bir insan. Benim, babamla Maltepe’de gitmediğim meyhane kalmamıştır. Bize evde hep söz ve konuşma hakkı verdiği için ben de hep öyle yaşadım. Ben bireyselliğin çok önemli olduğunu düşünüyorum ve böyle davranıyorum.

İshak Karakaş- Evet ya da hayır çıkması durumunda toplumsal barış bundan nasıl etkilenir?

Ali Kemal İpek- Kısa vadede zor görüyorum bunu. Kürtler çok fazla kırıldı. Cumhuriyet tarihinden ‘katliamlar tarihi’ diye söz ediliyor ya. Bu katliamların en büyüğünün son dönemde yapıldığını düşünüyorum ben. Yani iller ve ilçeler kapatılarak bombalandı. Bodrumda insanlar katledildi. Kısa sürede toplumsal barış zor gözüküyor. Bu aşılabilir. Ama devletin yaptığına karşı yapılan hatayı da söyleyeyim; Beleştepe ve Kayseri eylemlerini yanlış buluyorum. Bu iki eylemin ne Kürt özgürlük hareketine bir katkısı olmuştur ne de Türkiye’deki sınıf mücadelesine katkısı olmuştur. Biz köprü görevi görmeye çalışırken sokaktaki insanlara devlet terörü olduğunu, bizim barış içinde yaşamak için Kürtlerle barışmamız gerektiğini anlatmamız gerekiyor. Kürtlerin ayrılacağız, diye bir derdi yok. Ayrılığı biz savunmalıyız Türkiye sosyalistleri olarak. Zaten Abdullah Öcalan da birlikte yaşamayı savunuyor ki, doğru sosyalist tavır da budur. Ezilen ulusun sosyalistleri birlikte yaşamayı savunurlar. Bize çok görev düşüyor. Bu görevi iyi yaparsak, sokaktaki insanlara derdimizi anlatabilirsek, böyle bir sürecin başlayabileceğini düşünüyorum.

İshak Karakaş- Peki Ceren, bir genç olarak sen ne düşünüyorsun toplumsal barış hakkında?

Ceren Cansu Sayın- Ali Kemal Abi Kürt halkıyla ilgili olan toplumsal barıştan bahsetti. Ben meselenin diğer tarafını konuşmak istiyorum biraz. Ulusal problemin dışında bir de AKP’nin yarattığı, toplumsal şiddet eğiliminin güçlenmesi var. Bu da ayrı bir kutuplaşma yaratıyor. Ulusal kutuplaşmadan farklı olarak söylüyorum. 5 yıl önce AKP’li bir işçiyi, sağcı bir işçiyi devrimci sendika örgütleyebilirken şu an geldiğimiz durum çok farklı. Hak mücadelesi dediğimiz şey, 5 yıl önce çok toparlayıcı ve ortak alan açıcı bir çizgi iken bu şu an mümkün değil. Toplum o kadar kutuplaştı ki ve faşizm o kadar arttı ki, bence toplumsal barış çok zor.  AKP kutuplaşmayı çok ileri düzeylerde örgütledi. Bence bundan sonra barışı biz getireceğiz. Karşı taraftan hiçbir şey bekleyemeyiz bu saatten sonra. Çünkü cepheler çok net, kutuplar çok net. ‘Onlar’ ve ‘biz’ varız. Bu referandum sürecinde evetçiler ve hayırcılar var. Başka da bir çözümü yok. Karşı tarafı biraz gözümüzde büyüttüğümüzü düşünüyorum. Karşı tarafın iradesini kullanabilen bir çoğunluk olduğunu düşünmüyorum. Barışı getiririz, biraz uzun sürebilir, biraz zor olabilir ama yine biz getiririz. Ama çok uğraşarak getiririz. Başka çaresi de yok galiba.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Tulgar & İshak Karakaş Arşivi