Soykırımın Kobanê davasındaki izleri…

İktidar koalisyonu, milliyetçi muhalefet ve ulusalcı sol “Soykırım” diyen ABD Başkanı Biden’a kızdı, “Ermeni Soykırımı utancıyla yüzleşin!” diyen HDP’ye yöneldi.

İki tarihi olay, ABD Başkanı Biden’ın Ermeni soykırımı açıklaması ile HDP’yi tasfiye amaçlı Kobanê davasının başlama tarihi birbiri peşi sıra geldi.

Buna, bizim için hiçbir tarihi değeri olmasa da Biden’in 100 gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla aramasını da ekleyebiliriz!

Biden, bunca zaman beklenen 23 Nisan’daki ilk telefon konuşmasında, 24 Nisan’ın yıldönümünde, Ermeni soykırımını resmen tanıyacağını Erdoğan’ın yüzüne karşı açıkladı.

Saray yönetimi, soykırım açıklamasına karşı tepkisini de çok fazla gösteremedi. Ya da söylenenlere bakılırsa, Biden’la Erdoğan’ın 14 Haziran’da yapacağı yüzyüze görüşmeye kadar göstermek istemedi.

Alt kademelerden, Saray memurlarından, AKP yöneticilerinden tepkiler duyduk ama Erdoğan ilk günlerde bu konuyu ağzına bile almadı.

(Ancak iki gün sonra, muhalefetin eleştiri dozunun artması üzerine Biden’ı eleştirebildi)

Bu arada HDP de 24 Nisan’da, "Ermeni Soykırımı utancıyla yüzleşin!" başlıklı bir açıklama yayınladı.

HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun açıklamasında, "Türkiye Ermeni Soykırımı ile 106 yıldır yüzleşmedi. Yüzleşilmeyen suç tekrarladı, yüzleşilmeyen suç, bugünlere taşındı. Büyük suç cezasız kaldı, ayrımcılık ve nefret suçları sıradanlaştı" deniliyordu.

Bu bildirinin yayınlanmasını fırsat sayanlar, İktidar, milliyetçi muhalefet, ulusalcı sol Biden’a değil HDP’ye, Kürtlere yönelmeye başladılar.

Saray yönetimi, Biden’la yapılan telefon görüşmesinin hemen ardından başlatılan Kandil operasyonunda, gelen haberlere bakılırsa, yine aradığını bulamadı. Milliyetçi cephenin Biden’ın soykırım tanımlaması ile yükselen ateşini, Kandil operasyonuyla söndüremedi.

İktidar, bu cepheyi konsolide etmenin yolunu bir kez daha HDP’ye yönelik saldırılarda arıyor.

Muhalefeti de bu konuda kesin bir tavır alarak tarafını belli etmeye yani arkasında hizalanmaya zorluyor. Bunu neredeyse milli bir görev olarak çoktan ilan etti bile.

HDP’YE SALDIRILAR VE BAŞLAYAN KOBANÊ YARGILAMASI

Bu saldırıların, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında olduğu 108 siyasetçi hakkında açılan Kobanê davasının başlamasına denk gelmesi de oldukça ilginç...

Geçtiğimiz pazartesi günü başlayan ve Türkiye siyasi tarihinin görüp görebileceği en düzmece yargılamalardan biri olan dava, ‘Kobanê Yargılaması’ adıyla kayıtlara geçecek.

Bu dosya, IŞİD’in 6-8 Ekim 2014’te Kobanê’de soykırım girişimine karşı sokağa çıkan Kürtlere yönelik saldırılar sırasında gerçekleşen şiddet olayları gerekçe gösterilerek 6.5 yıl sonra gündeme getirilen bir davayla ilgili.

HDP’ye yönelik kapatma davasına da esas olmak üzere açılan bu düzmece davada, 2014-2019 arasında milletvekilliği, eş başkanlık ve MYK üyeliği yapmış, parti yönetiminde bulunmuş 98 partili ve KCK’nın 10 yöneticisi yargılanıyor.

Sanıklar, "37 nitelikli adam öldürme, 29 adam öldürmeye teşebbüs, 3 bin 777 mala zarar verme, 25 alıkoyma, 395 hırsızlık, 15 yağma, 308 iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal, 13 Türk bayrağını yakma, 7 Atatürk’ü Koruma Kanunu’na muhalefet" ve "ayrıca 326 güvenlik görevlisi ile 435 vatandaşın yaralanması"yla suçlanıyor.

Oysa, olaylarda yaşamını yitirenlerin en az 27’si HDP üyesi ya da seçmeni... Dava dosyasında bu insanların bir tekinin olsun faili bulunmuş değil. Katledilenlerle ilgili bir tek otopsi raporu yok. İddianamede sözü edilen şiddet olaylarının hiçbiriyle sanıklar arasında bir maddi bağ kurulmuyor. Üstelik, başta Selahattin Demirtaş olmak üzere sanıklardan herhangi birinin halkı şiddete çağırdığına dair somut bir tek kanıt yok. AİHM de Demirtaş’la ilgili verdiği kararda bu konuyu özellikle belirterek, Demirtaş’ın bu suçlamayla yargılanamayacağını karara bağladı.

Buna karşılık iddianamede bol miktarda yalan ve tahrif edilmiş bilgi mevcut.

Uyduruk iddianameye bakmak bile, bu davanın gerçekleri açığa çıkartmak niyetiyle başlatılan bir yargılama olmadığını, HDP’yi siyaseten tasfiye etme amaçlı bir iktidar/devlet operasyonu olduğunu anlamaya yetiyor.

KOBANÊ DAVASI: YARGILANAN DEGİL YARGILAYAN OLMAK

HDP yöneticileri bu davada, kendilerinin yargılanan değil yargılayan olacaklarını ve olayların gerçek sorumlusu olarak iktidar/devlet güçlerini teşhir edeceklerini ve duruşmalarda onları yargılayacaklarını açıkladılar.

Gerçekten de o günlerde cereyan eden olaylar araştırılınca, kanlı saldırıların arkasında, iktidarın güdümündeki karanlık güçlerin yer aldığını öğreniyoruz.

Olaylar sırasında HDP yöneticilerine, çaresizliklerini ve kendilerini aşan olaylar olduğunu itiraf eden bakanlar ve kamu yöneticilerinin beyanları da herhalde yargılamanın sonraki aşamalarında gündeme getirilecek.

Sanıyorum, olaylar sırasında çok sayıda HDP seçmeninin polis ve sivil silahlı milisler tarafından öldürüldüğüne ilişkin bazı belge ve bilgiler de mahkemeye sunulacak.

Bu arada, iktidarın IŞİD’le olan karanlık ilişkilerinin de duruşmalar sırasında belgeleriyle gündeme getirileceği de HDP çevrelerinde konuşuluyor.

Dolayısıyla Kobanê yargılaması iktidarın beklediği gibi, HDP’nin mahkum edildiği, kriminalize edildiği ve bu sayede siyaseten tasfiye edildiği bir sonuç vermeyebilir.

Evdeki hesap yine çarşıya uymayabilir.

Daha ilk gün yaşanan savunma hakkını kısıtlama çabaları ve diğer baskılara bakınca, uymayacağı da şimdiden anlaşılıyor.

Saray kumandalı mahkeme heyeti, sanıkların ve avukatlarının gösterdiği dirence ve kararlılığa karşı panikledi. Duruşmada kendi hukuklarını dahi çiğneyen kararlar aldı.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, duruşma öncesinde polislerin engellemelerine rağmen yaptığı açıklamada bu yargılamanın bir kumpas davası olduğunu, demokrasi, barış ve özgürlük için direnmeye devam edeceklerini söylemişti.

Kobanê davasının aynı zamanda bir siyasi intikam davası olduğunu, 2014 yılında IŞİD’in Kobanê'de yenilmesinin sonuçlarını hazmedememiş bir iktidarın öfkesinin ürünü olduğunu dile getirmişti.

"Burada hakikat yalanı, inanç korkuyu yargılayacak. Cesaret bu salonlardan bütün Türkiye’ye yayılacak" diyerek sözlerini tamamlamıştı.

Öyle olacak gibi de görünüyor.

Son olarak bu yargılamayı açık tribün seyircisi gibi izleyen ana muhalefete değinmek istiyorum.

CHP sözcüsü Faik Öztrak, Biden’ın Ermeni soykırımını tanıyoruz açıklaması için," Ülkemizin tarihine leke sürülmesine göz yumuldu" diyerek iktidarı eleştirdi.

Sayın sözcünün tarihimize leke sürmüş olayları araması için uzağa gitmesine gerek yok. Dersim Soykırımı, Varlık Vergisi, Trakya ve 6-7 Eylül pogromu, Maraş Katliamı, Sivas katliamı, Roboski katliamı ve daha nice sayısız olayı saymıyorum bile.

Yanıbaşında cereyan eden Kobanê yargılamasına bakması yeter de artar.

Ama bakamıyor.

Ermeni soykırımını, kendi deyimiyle ‘yüce tarihimize sürülmüş bir leke olarak’ gördüğü için yanı başında Kürtleri siyasi yaşamdan silmeye yönelik siyasi soykırımı da görmek istemiyor.

Soykırım bir Türkiye gerçeği. HDP’nin dediği gibi yüzleşmeye buradan başlamak gerekiyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi