Ayşe Yıldırım

Ayşe Yıldırım

Tek adamın sokak korkusu

Aslında Erdoğan’ın korkusunu depreştiren şey Kılıçdaroğlu’nun 12 Aralık’ta Ankara’daki İnsan Hakları ve Adalet Çalıştayı’nda yaptığı konuşmaydı.

Demokrasiyi sadece sandıktan ibaret, sokakları da sadece kendilerine ait görüyorlar.

Gezi hâlâ korkulu rüyalarıyken Sarı Yelekliler kabusları oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na da FOX TV sunucusu Fatih Portakal’a da yönelik tehditlerinin altında hep bu yatıyor.

Muhalefete verdiği mesaj net: Sakın ha aklınızdan bile geçirmeyin.

Kendi tabanına verdiği mesaj net: Sokağa çıkana haddini bildirin.

Elbette ben en hafif tabiriyle yazdım. Çünkü ana muhalefet partisi liderine "Bu defa kaçmaya fırsat bile bulamazsın. Gereğini yaparız"; bir gazeteciye "bu millet patlatır enseni" sözlerinin arkasında çok daha ağır mesajlar var.

Aslında Erdoğan’ın korkusunu depreştiren şey Kılıçdaroğlu’nun 12 Aralık’ta Ankara’daki İnsan Hakları ve Adalet Çalıştayı’nda yaptığı konuşmaydı.

Kılıçdaroğlu, o gün İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden bazı bölümleri okudu ve salonda bulunan sendika, vakıf ve sivil toplum örgütü temsilcilerine özetle şöyle dedi:

"Hak aradı diye, çalışma şartlarımı düzeltin diye hak aradı diye eğer bu ülkenin işçileri hapse atılıyorsa ve sendikalar bu konuda özellikle iki büyük sendika bu konuda sessiz kalıyorsa, orada bir sorunumuz var demektir. Bu işçiler hak istiyorlar. ‘Tahtakurusu var yatamıyorum buralarda, düzelt bunu’ diyor. Bunu istedi diye işçiler yakalandı, topluca hapse atıldı. İnsaf ya! Bütün meydanların dolması lazımdı, bütün meydanların! Biliyorum şimdi diyecekler ki, Kılıçdaroğlu işçileri isyana davet etti. Eğer hak arama talebinde bulunan bir işçi yakalanıp niye hakkını arıyorsun diye hapse atılıyor ve işçiler meydana çıkmıyorsa, kimse kusura bakmasın o işçiler işçi değil, bu kadar açık ve net söylüyorum."

Evet Kılıçdaroğlu o gün sendikalara "Hak verilmez, hak alınır. İnsan tarihi hak arama mücadele tarihidir. Siz, size sağlanan anayasayla güvence altına alınan haklara dahi sahip çıkmıyorsanız bu ülkede bir sorun var demektir" dedi ve onları haklarını aramadıkları için eleştirdi.

İşte bu sözler tam da Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi yandaş basın tarafından "Kılıçdaroğlu'ndan işçilere sokak çağrısı" başlığıyla verildi.

(Merak eden konuşmanın tamamını buradan okuyabilir.)

Evet korkuyor Erdoğan. İnsanların hak arama mücadelesinden, sokak protestolarından korkuyor. Onun için yapılmayan protestoyu suçlu ilan ediyor.

Onun için beş yıl önceki yalana sarılıyor:

"10 tane, 12 tane ağacı bir yerden bir yere sökülüp dikilecek kıyameti koparacaklar. Dinlemediler. Bay Kemal, Taksim Meydanı'na geldi. Bezmialem Camii'ne bira şişeleriyle girdiler. Dolmabahçe'deki Başbakanlık ofisimizi yağmaladılar."

11 Haziran 2013'te grup konuşmasında da bunları iddia etmiş ve "Bütün görüntüler elimizde Cuma günü arkadaşlarımızla zaten bunları görüntüleriyle vereceğiz" demişti. Bugüne dek o Cuma bir türlü gelmedi.

Ya yine olursa korkusu bu. Tek adam ama yine de korkuyor. Tekliğin verdiği korku olsa gerek.

Sokaktan korkuyorlar. Sokağın karşısına koydukları tek şey ise sandık.

Onun için Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na "Ha bir şey yapacaksan 31 Mart'ta sandık var. Sandıkla alabiliyorsan, al" diyor.

Sokaktaki her protestoyu, her hak aramayı kendilerine yönelik olarak görüyorlar çünkü.

Dün CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Meclis'te Türkiye'deki her türlü demokratik hakka karşı olan faşizme direnmek gerektiğinde meydansa meydan, sokaksa sokak, yürüyüşse yürüyüş, biz buradayız, pabuç bırakmayız" derken AKP'lilerden aynı ses yükseliyordu: "Sandıksa sandık."

Nitekim AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan da sokak sanki sadece siyasi partilere aitmiş gibi konuştu:

"Biz Meclis'te her şeyi söylüyoruz, her şeyi konuşuyoruz, o yüzden buradayız. Meclis olmasa belki -tırnak içerisinde- 'sokağın' anlamı olur. Biz diyoruz ki: Demokrasilerde rekabet, yarış sandıkta olur.

…Her parti yasal zemin içerisinde meydanlarda zaten toplantı yapıyor, gösteri yapıyor; hatta bir kısmı Ankara'dan çıkıyor, İstanbul'a yürüyor. Bunlarda problem yok. Ama söylediğimiz şu: Terör faaliyetleri yapan, sokağı sabote eden, farklı argümanlarla milleti tahrik eden; Türkiye'nin demokrasisine, millî egemenliğine kasteden hiçbir harekete bu millet izin vermedi, vermeyecek. Yoksa hangi partinin yasal meydanlarda miting yapmasına, yürüyüş yapmasına bu ülkede karışılıyor ki?"

Ne diyordu Özgür Özel dün Meclis’te: "Unutmayın ki bütün diktatörler en çok meydanlardan korkarlar."

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Yıldırım Arşivi