Teröre karşı resmi demeçler birilerine mesaj mı?

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın terörle mücadele konusunda verdiği demeçlerde kullandığı kelimeler, kararlılık, azim, süreklilik, kanımca normal sınırları aştı, bizim gibi fanilerin anlamakta zorlanacağı bir yerlere, kişilere mesaj niteliğine dönüştü.

Resmî demeçleri zaten oldum olası anlamakta çok zorlanmışımdır, kullanılan formülleri hem Türkçe hem de devlet-bürokrasi mantığı açısından anlamsız, gereksiz bulmuşumdur.

Pazar (1 Ekim) günü sabahı yaşanan terör olayı sonrası İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya her demecinde “hain terör saldırısı” ifadesini kullanıyor, bir içişleri bakanı için, hatta normal bir insan için sanki her terör saldırısı hain bir saldırı değilmiş gibi, çok gereksiz bir sıfat kullanımı.

Ancak, bugünkü yazımın konusu sadece bu yanlış Türkçe kullanımları değil; İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanlığı önünde yaşanan terör olayı sonrası çok sayıda demeci var, Sayın Bakanın X (Twitter) hesabından izledim, içişleri eski bakanları, Adalet Bakanı, Numan Kurtulmuş, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları ziyaret etmişler İçişleri Bakanlığını.

Sayın Ali Yerlikaya da yaklaşık her ziyaret sonrası içerik olarak çok benzer demeçler vermiş, haklı da, her ziyaret sonrası orijinal bir formül bulmak zorunda değil ama bu demeçlerin ortak bir paydası var sanki ve mevhum (vehmettiğim) ortak payda benim algılarıma göre çok normal değiller, birilerine bir mesaj havası taşıyor gibi.

Tüm mesajlar birbirlerine benziyorlar, bunlardan birini sunuyorum, Adalet Bakanının 1 Ekim günü yani olay günü, sabah 11.33’de İçişlerini ziyareti sonrası verilen demeç:

“Terörle, teröristlerle, onların işbirlikçileriyle, zehir tacirleriyle, çetelerle, organize suç örgütleriyle mücadelemiz KARARLILIKLA devam edecektir”.

Zaten görüyorsunuz, yukarıdaki cümlede “kararlılıkla” kelimesini büyük harflerle yazdım, nedenini açacağım.

O gün (Pazar) ve bugün(dün) verilen başka demeçlerde de “teröre karşı mücadelede azim ve kararlılık”, “mücadelenin kesintisiz süreceği” ifadeleri kullanılıyor.

Söz konusu olan Türkiye devleti İçişleri Bakanıdır, Anayasa, yasalar, uluslararası anlaşmalar, Cumhurbaşkanlığı kararları ve kararnameleri, eşyanın (görevin) tabiatı zaten Ali Yerlikaya’ya terörle KARARLILIKLA, AZİMLE, KESİNTİSİZ mücadele görevi vermektedir.

Bir bakanın Anayasanın, yasaların, kararnamelerin, kararların kendisine görev olarak verdiği hedefin sürekli yüksek sesle tekrarlanmasını serinkanlı, sağduyulu bir bakışın çok anlamlı bulması normal değildir.

Mesela, bir Genelkurmay Başkanı bir konuşmasında “Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) vatanı dışarıdan gelecek askeri tehditlere karşı korumakta kararlı ve azimlidir” diye bir ifade kullansa bu ifadeyi normal karşılarsınız, “malumun ilamı” dersiniz, üzerinde çok durmazsınız ama aynı Genelkurmay Başkanı aynı ifadeyi her vesileyle her yerde kullanmaya başlar ve devam ederse bu ifadenin artık normali aştığını düşünürsünüz, Komutanın bir yerlere, birilerine mesaj vermeye çalıştığını düşünmeye başlarsınız.

İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya’nın terörle mücadele konusunda verdiği demeçlerde kullandığı kelimeler, kararlılık, azim, süreklilik, kanımca da normal sınırları aşmış, bizim gibi fanilerin anlamakta zorlanacağı bir yerlere, kişilere mesaj niteliğine dönüşmüştür, eşyanın tabiatında olan özelliklerin üzerine Ali Yerlikaya tarafından büyük vurgular yapılması düşündürücü olmaya başlamıştır.

Önemli bir matematik profesörü çıkıp “bir üçgenin iç açılarının toplamı 190 derecedir” derse ilgilenirsiniz, bu ilginçtir, herkes 180 derece diye bilir; ama aynı matematik profesörü 2x2=4 derse önce ilgilenmezsiniz ama profesör bu 2x2=4’ü her gün tekrarlamaya başlarsa bu gereksiz tekrarın, malumun ısrarla ilamının nedenleri konusunda düşünmeye başlarsınız.

Ben Ali Yerlikaya’nın terörle mücadelede malumun ilamı üzerinde bu kadar kararlı bir biçimde durmasını ilginç buluyorum; Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yönelik bir terör saldırısının hemen arkasından verdiği demeçte “zehir tacirleriyle mücadeleye de kararlılıkla, azimle” devam edileceğinin vurgulanmasını ilginç bulmamak mümkün müdür?

Türkiye’de kimsenin toplam uyuşturucu ticareti ve karapara sirkülasyonunun gerçek büyüklüğünü bilmediğini düşünüyorum, pasta düşündüğümüzden de büyük ise, bu pastanın devletin içinde büyük kavgalara neden olabileceği ihtimalini hafife almamak lazımdır.

Unutmayalım, hatırlayalım, üç sene önce Kolombiya’dan gönderilen 4.9 ton kokaininin destinaterini (varış adresini ve kişisini, kurumunu) hala öğrenememiş kişileriz.

2022 senesinde dış alemle olan parasal ilişkilerde net hata ve noksan kaleminin yirmi beş milyar dolar dolayında olduğunu görmek bilmem meramımı anlatmak için yeterli midir?


Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi