İbrahim Ekinci

İbrahim Ekinci

Teşvikmanlar para kazanıyor, vatandaş ölüyor

Çalışanların sağlığı korunuyor mu, salgına uygun bir üretim düzeni var mı diye kontrol etmesi gerekenler, 294 kişi hayatını kaybettikten sonra, bunu kamuoyuna duyuranların boğazına çöküyor!

"Salgının ilk 7 ayında en az 294 emekçi Covid-19 sebebiyle hayatını kaybetti."

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin izin verilmeyen açıklamasının ilk cümlesi bu.

"En az 294 kişi…"

Aslında tamamı kaç kişi bilen yok!

Çünkü bizim hacıyatmaz kapitalistler, memleketin bütçesini boşaltan teşvikmanlar, İşsizlik Fonu’nu hortumlayanlar, çalışanın tazminatına çökenler, salgın şartlarının gerektirdiği sağlık önlemlerini "maliyet" diye almıyorlar.

Kim onlara, "dur bir dakika" diyecek?

Kim diyecek, "böyle olmaz!"

Kim ceza kesecek?

Kim, önlem almayarak ölümlere yolaçanları yargı önüne çıkaracak!

Fabrikaları, işyerlerini dolaşıp, işçilerin, çalışanların sağlığı korunuyor mu, sosyal mesafeye uygun bir üretim düzeni sağlanmış mı, maske, dezenfektan temin ediliyor mu, sağlık taraması yapılıyor mu, yemek düzeni, servis düzeni nasıl, diye kontrol etmesi gereken devlet, 294 kişi hayatını kaybettikten sonra, bunu kamuoyuna duyurmak isteyenlerin boğazına çöküyor!

İSİG’in açıklanamayan metninden devam edelim:

"Salgının 7 aylık sürecinde sermayeyi koruyan, üretimin her ne olursa olsun devamlılığına dayanan ‘çarklar dönsün’ anlayışı ile işçi sınıfını sürü bağışıklığına iten politikalar, virüsün işyerlerinde ve işçilerin yaşam alanlarında hızla yayılmasına sebep oldu.

"Salgının yayılmasının önüne geçmek için bir kontrol planı yapılmadı, kaynaklar zorunlu malları üretmeye ve halkı salgından korumaya ayrılmadı. Tam tersine, sermaye teşvikleri, vergi indirimi, KDV indirimi, borç indirimi, kredi borçlarının ertelenmesi, vergi ödemelerinin ertelenmesiyle kaynaklar patronlar için harcanmış oldu ve sermayenin özellikle 2000’li yıllardan beri talep ettiği esnek çalışma biçimlerine ortam hazırlandı. Bu haliyle salgın, gerek siyasi iktidar gerekse patronlar tarafından ‘fırsat’a çevrildi.

"İşyerlerinde üretim baskısı ve kötü çalışma koşulları devam ederken ya hiçbir önlem alınmadı ya da göstermelik önlemler alındı. Pek çok işyerinde işçiler kendi imkanları ile kişisel koruyucu ekipman tedarik ederek sağlıklarını korumaya çalıştı. Erken başlatılan normalleşme süreci ile emekçiler çok daha kuralsız ve kötü koşullarda çalışmaya zorlandı…

"Sosyal Güvenlik Kurumu, Covid-19’un ‘iş kazası/meslek hastalığı’ tanımı dışında, sadece ‘hastalık’ olarak provizyon alınmasını isteyen skandal bir genelgeye imza attı.

"Emekçilerin sağlığını tehdit eden salgın koşullarında, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun ertelenen maddeleri bir kez daha ertelenerek geniş bir kitle bir kez daha yasal korumanın dışında bırakıldı.

"MÜSİAD tarafından dile getirilen ‘kapalı devre çalışma sistemi’, salgın fırsatçılığı ile Dardanel’de, Vestel’de fiilen hayata geçirildi."

Açıklamanın özeti böyle. Ne diyor o cümlede?

"İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun ertelenen maddeleri bir kez daha ertelenerek…"

Hacıyatmaz kapitalistler, yıllardır bu yasanın uygulanmasını erteletiyorlar hükümete. Yılladır, bunun "maliyet" olduğunu savunuyorlar.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda bazı maddeler, 8 yıldır uygulanmıyor!

Üç kez ertelettiler. En son 2023’e ertelendi…

Ertelenen, işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu ile ilgili madde…

Yasa 2012’de çıktı. Niyeyse uygulaması 2014’e bırakıldı.

2014 geldi, teşvikmanlar, "bu maliyete dayanamayız" dedi.

50’den az işçi çalıştıran "az tehlikeli" iş yerleri için uygulama 1 Temmuz 2017’ye ertelendi.

Tarih geldi, teşvikmanlar yine "bu maliyete dayanamayız" dedi. 2020’ye ertelendi. 1 Temmuz 2020 geldi!

Salgının orta yeri… İş sağlığı uzmanı ve hekim bulundurmanın tam zamanı… Artık ertelenmez diye sananlar yanıldı.

AKP’li 4 vekilin 10 maddelik yasa teklifi geçti, 2023’e ertelendi.

Hangi tablo altında oldu bu erteleme?

2013 Yılı: 1235 İşçi yaşamını yitirdi

2014 Yılı: 1886 İşçi yaşamını yitirdi

2015 Yılı: 1730 İşçi yaşamını yitirdi

2016 Yılı: 1970 İşçi yaşamını yitirdi

2017 Yılı: 2006 İşçi yaşamını yitirdi

2018 Yılı: 1923 İşçi yaşamını yitirdi

2019 Yılı: 1736 İşçi yaşamını yitirdi

2020 yılı: (9 ayda) 1.493 kişi yaşamını yitirdi.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün verilerine göre iş kazaları sonucu hayatını kaybeden kişi oranı, İsveç, Almanya gibi ülkelerde 100 binde 0.7-1 seviyesinde. Türkiye’de bu oran 6-7!

İş yeri ölümlerinde şampiyon bir ülkede oldu bu erteleme!

Kim bunlar?

Bu önlem almayarak… Üç kuruşluk maliyetten kaçarak ölümlere neden olanlar kimlerdir?

Sizi bir başka yönden tanıştırayım:

Bunlar, aynı zamanda, salgında vatandaşa sahte maske, sahte dezenfektan satanlardır! Sattıkları maskelerin yüzde 95’inin işe yaramadığı, sattıkları dezenfektanların dezenfekte etmediği ortaya çıktı.

****

Salgın başladığında… Yatırımları izlemeye almıştım. Acaba salgınla ilgili yatırımlar ne durumda diye bakar olmuştum. Ocak – şubatta yüzlerce yatırım için teşvik belgesi alındı ama sadece 3’ü maske üretmeyi amaçlıyordu. Marttan sonra tablo değişti. Maske için 8 yatırım bakanlıktan teşvik belgesi aldı. Nisan ayında 36 yatırımcı belge aldı.

Maske tartışmasının patladığı dönem…

Maske bulunmuyor.

Duble yol fazla, maske eksik, hatta yok!

Mayıs ayı geldi, girişimciler daha bir iştahlı göründüler, tam 69 girişimci maske üretmek için teşvik belgesi aldı. Haziranda sayı 72’ye çıktı. Temmuzda 41 yatırımcı saydım. Biraz hız kesti yani. "Girişimciler" piyasanın doyduğunu fark ettiler. Ancak yine de hız sınırını aşan girişimciler, Türkiye’nin ihtiyacı olanın 10 – 12 kat fazlası kapasite oluşturdular.

Fakat ne öğrendik sonunda?

Cumhurbaşkanlığı’na sunulan maske raporunu yazanlardan Dr. Erkan İşgören, salgın başında, hiçbir filtreleme özelliği olmayan maske oranın yüzde 75 olduğunu, bugün bu oranın yüzde 95’e çıktığını söyledi.

Piyasadaki her 100 maskeden 95’i korumuyor.

Peki korumuyor da ne oluyor?

"Girişimci" bana maske sattı ama korumuyor.

O parası kazandı, bize ne kaldı?

Ne diyelim şimdi buna?

Sağlam ve titiz üretim yapan o yüzde 5’i tenzih edelim ama bu dolandırıcılara ne diyelim?

Şu ana kadar vefat eden binlerce yurttaşımızın kaçının vefatına bu dolandırıcılar yol açtı acaba?

Raporda sahte maskenin yarattığı birinci risk şöyle sıralanmış:

"Kalitesiz filitrasyon özelliği olmayan kumaşla maske üretimi ile doğrudan halk sağlığı ve sağlık çalışanlarının risk altına sokulması…"

107 sağlık çalışanı hayatını kaybetti!

Mücadelenin ön cephesinde onlar var.

Vefat ve vaka gizlemeceye tepki gösteriyorlar diye onlara hücum edenlerin bu suç hakkında iki kelamlarını gördünüz mü?

Halk sağlığını tehlikeye atan kalpazanlar hakkında bir soruşturma, kovuşturma isteyen, açan oldu mu?

Sahte maske şokunu atlatmadan dezenfektan şoku geldi.

Merkez İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şapcı, Sağlık Bakanı Koca'ya yazdığı mektupta; ülke genelinde kullanılan antiseptik ve dezenfektanların büyük bölümünün sahte olduğunu, virüsten koruyabilmesi için içerisinde en az yüzde 10 olması gereken povidon-iyot oranının, sahte ürünlerde yüzde 3.3'lere kadar düştüğünü, bunun da virüsün yayılmasında kritik rol oynadığını bildirdi. Hastanelerin kullandığı 9 markaya ait 33 sahte ürünün listesini de Bakan Koca'ya iletti. Sapcı’nın bir tespiti daha var:

"Haksız yere bazı kişi ve kuruluşlara ruhsat verildi. Bu sorumsuz kişiler merdiven altında sahte dezenfektan üretmekte ve bu dezenfektanlar her yerde kullanılmakta ve satılmaktadır."

Kim izin veriyor?

Kim para kazanıyor?

Kim virüs kapıyor?

Kim ölüyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
İbrahim Ekinci Arşivi