Eser Karakaş
TOGG konusu
Türkiye bir haftadır anlamsız (kanımca) bir biçimde TOGG konusunu tartışıyor.
TOGG dediğiniz araba fikri ve sınai mülkiyet hakları Türkiye’nin olan bir araba, bir özel mal.
Bu tartışmalarda hem TOGG’cular (ne demekse?) hem de anti-TOGG’cular (yine ne demekse?) anlamsız bir tartışma ortamı yarattılar.
Ve bu ortam içinde kanımca en temel konuyu atlıyorlar.
Eğer deli değilseniz bir ülkenin vatandaşı olarak fikri ve sınai mülkiyet hakları o ülkenin olan bir araba üretilmesinden memnun olursunuz ya da konuyla ilgilenmezsiniz.
Fikri ve sınai mülkiyet hakları o ülkenin olan bir ürünün komponantlarının diyelim tamamının yabancı olmasından da ben kendi adıma bir rahatsızlık duymam.
Çok iyi hatırlıyorum, seneler önce bir öğretim üyesi arkadaşımın eşi Taksim’de bir Japon lokantası açmıştı, lokantanın adı Udonya idi yanılmıyorsam, bir Japon çorbasının ismi, yemekten önce bir bira istemiş idim, bir Japon birası getirdiler, birayı bardağa koyduktan sonra şişeyi incelemiş idim, bira Japonya’da Pilsen lisansı ile üretiliyor idi, şişe başka bir yerde, kapak başka bir yerde, hatta şişenin üzerine yapışık kağıt bile başka bir ülkede üretilmişti ama biranın fikri ve sınai mülkiyeti Japon idi; neden olmasın.
TOGG’a yöneltilen başka eleştirilerde, biri hariç, aşağıda dile getireceğim, kanımca çok anlamlı değil, zaten hiç dilemem ama muhtemelen çok uzak olmayan bir vadede şirket büyük zarar edecektir ve kapanacaktır.
Bu iflas doğal olarak önemli kaynakların heba olması demek olacaktır, üzücüdür ama çok büyük devlet yardımları sürekli olarak devreye girmezse, mukadderdir.
TOGG da bir özel üründür, bir girişimci ya da bir “joint venture” (özel bir amaç için bir araya gelmiş girişimciler grubu) bir yatırım yapmışlardır, başarılı olurlarsa bir yurttaş olarak sevinirim, en azından hiç üzülmem, yukarıda belirttiğim gibi tercihim ilgilenmemektedir çünkü üretilen bir özel maldır.
Ama, ortada hiç konuşulmayan ya da çok az konuşulan bir konu vardır, bu konu da bu arabanın üretim süreçlerinde çok büyük miktarlarda kamu parasının, vergi mükellefinin parasının kullanılmasıdır.
Bu kabul edilemez.
Bir alana kamu parası tahsis ediyorsanız bu alanın mutlaka ama mutlaka bir kamu hizmeti alanı olması şarttır.
Kamu hizmeti niteliklerini taşımayan bir alana kamu parası yatırmak en hafif deyimiyle yolsuzluktur, popülizmdir.
Peki, TOGG üretiminde kamu hizmeti özellikleri var mıdır?
Yoktur efendim, yoktur, var olduğunu iddia edenler büyük bir hata yaparlar.
Bu tür özel yatırımlarda kamu parasının kullanımının tek koşulu “teknolojik dışsallık” denen özelliktir.
Artık istihdam amaçlı kamu parası kullanımı çağdaş ülkelerde rekabet hukukunun kapsama alanı içine bir ihlal olarak girmektedir.
Özel üretim alanlarında kamu parası kullanımı sadece çevre (dört başı mamur bir kamu hizmeti) ve “araştırma-geliştirme” (yine dört başı mamur bir kamu hizmeti) alanlarında meşrudur, nokta.
Teknolojik dışsallık demek ise özel yatırım süreçlerinde geliştirilen bir teknolojik yeniliğin başka sektörlerde de kullanıma girebilmesidir, bir “araştırma-geliştirme” sürecidir.
Ben mühendis değilim, TOGG süreçlerinde görev alan mühendislerin, teknik yöneticilerin bu süreçte kullanılan kamu parasının meşruiyeti için TOGG üretiminde mevcut (?) teknolojik dışsallığı ve boyutlarını vergi mükelleflerine anlatmak zorundalar, aksi durumda bu kamu parası kullanımı sıradan bir yolsuzluğa tekabül eder.
Bu açıklamayı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sorumlularının yapması muhtemelen çok daha doğru olacaktır çünkü kamu parasının kullanım sorumluluğu yürütmenindir.
Benim tercihim Bakan Varank’ın TOGG süreçlerinde kamu parası kullanımının meşruiyetini vergi mükelleflerine bizzat kendisinin açıklamasıdır.
TOGG tartışmalarında kanımca Aşil topuğu kamu parası kullanımıdır; kamu parası yoksa bu işte, TOGG hoş geldi, sefalar getirdi.
Bir de riskleri de tümüyle babayiğitler üstlenecek ise.