Böyle bir sistem var mıdır siyasi literatürde bilmiyorum ama Recep Tamam Erdoğan’ın uygulamalarıyla beraber yaşadıklarımızı yan yana yada üst üste koyduğumuzda benim aklıma böyle bir sistem geliyor. Erdoğan kendisinin ne kadar demokrat birisi olduğunu söylediğinde aklıma hep söylediği "Demokrasi bizim için amaç değildir, araçtır" tümcesi geliyor. Bu sözü söyleyen sanki Erdoğan değilmiş gibi yada kimi arkadaşlar bu tümcesini hiç duymamış yada es geçmiş gibi davrandı yıllarca. Kendilerine sosyalist diyen ve kimi liberallerin bu davranışı belli bir süre Erdoğan’a ciddi bir güç verdi ve bugünlere geldik.
Bu sistemin adını bulmak zor olmadı benim için, son olarak HDP milletvekili Erol Katırcıoğlu ve CHP milletvekili Ali Şeker kurşunlanınca, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu da gazdan etkilenip hastaneye kaldırılınca kendi kendime, madem ki Erdoğan demokrat ama bu yaşananlar da faşizm, o zaman bu sistemin bir adı olmalı dedim ve Demokratik Faşizm’i buldum.
Aynı Erdoğan geçenlerde "Türkiye’de Kürt sorunu yoktur" dediğinde de aklıma milletvekillerinin protesto eylemine katıldıkları olayın esası, yani Suruç Katliamı geldi, Sur’un, Cizre’nin, Şırnak’ın, Nusaybin’in yakılması, bombalanması ve gençlerin bodrum katlarında boğdurulmaları geldi. Dedim, bunun adı faşizmdir ama o zaman ilk adı "Kürt Açılımı" olan girişime ne diyeceğim diye de sordum kendi kendime. Tabii ki demokrasi böyle olmalıydı, Kürt sorunu çözülmeliydi ama Erdoğan neden "Dolmabahçe Mutabakatı"nı bir gecede yok saydı, o zaman bunun adı neydi diye düşünmekten de vazcayamadım.
Evet, Erdoğan’a göre Türkiye’de Kürt sorunu yok, demokrat bir ülkeyiz ama Kürtlerin ağırlıklı olduğu HDP eş başkanları tutuklandı, hemen hemen bütün belediye başkanları görevlerinden alındı ve hapsedildi, hepsi bir kenara HDP milletvekili Ahmet Yıldırım’ın milletvekilliği Erdoğan’ı eleştirdi diye düşürüldü.
Türkiye’nin hiçbir azınlıkla sorunu yoktu ama Hrant Dink öldürüldü ve öldüren kişi demokrasimizden dolayı 3 yıldan bile az hapis. Sevgili Hrant’ın öldürülüşü faşizmdi ama katile az ceza vermek de demokrasimizin şanındandı.
Dünya basını ne kadar Türkiye’de basının kısıtlandığını, basın özgürlüğü olmadığını yazsa da Erdoğan onlara cevaben "Faşizm olsa, ben diktatör olsam bunları yazabilirler mi" diye hemen ağızlarının payını veriyor ve demokrasi dersi veriyor. Bugün Türkiye’de yazan arkadaşların hapiste olduklarına bakmayın, ben yurt dışında özgürce yazıyorum yazılarımı ve eleştirilerimi. 62 yaşımda komik bişey yaşıyorum tabi ki, yurtdışına çıkabildiğim için demokrasiye, bu yaşta gazeteciğimi Almanya’da yaptığım için de faşizme duacıyım esasında.
Tekrar yazımın başına geliyorum ve gerçekten milletvekillerinin kurşunlanmasını aklım hafsalam almıyor. Parti başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı bir açıklamayı eleştirdiğimde cumhurbaşkanına hakaretten yargılanmayı çözemiyorum.
Bir de adına "plastik mermi" demiyorlar mı, sanırım plastik olması demokratik yanı, kurşun olması da faşizm kısmı.