Ahmet Nesin
Türkiye devletinin bana önerdiği tutuklanmam kararı...
Geçtiğimiz günlerde Fransa'daki adresime Lyon Başkonsolosluğu'ndan bir tebligat geldi. Anlaşılan bana yeni bir dava açılmış. Bu dava için kafamda 2 olasılık var, birisi içişleri bakanı Süleyman Soylu, diğeri de Vatan Partisi hepbaşkanı Doğu Perinçek. Soylu'nun açtığı dava ise pek de umurumda değil ama Perinçek'in açtığı dava ise bu benim için ve Sivas Madımak Katliamı açısından önemli. Çünkü o zaman 1996 yılından beri yazdığım konu (Salman Rüşdi'nin "Şeytan Ayetleri" kitabını Aydınlık Gazetesi'nde Aziz Nesin'in değil Doğu Perinçek'in yayınlattığı) ile ilgili bütün belgeleri mahkeme dosyasına koyabilmiş olacağım. Bundan dolayı Perinçek'e ceza verirler yada vermezler, pek de umurumda değil ama bu belgeler ve gerçek mahkeme dosyasında olmalı.
Gelelim devletin yaptığı saygısızlığa. Tebligatta Lyon Konsolosluğu'na giderek tebligatı almam gerektiği, 1 ay içinde almadığım takdirde verilmiş kabul edileceği, o günün de öğlen 13.00'da sona ereceği yazılı. Ayrıca not olarak da tebligatı alabilmem için yanımda kimliğimi, pasaportumu ve eve gönderilen belgeyi getirmem söyleniyor.
Herşey çok güzel, devlet iyi çalışıyor, bunun üzerine ben de Lyon Başkonsolosluğu'na telefon açtım. Konuşmayı ve sonrası gelişenleri aktaracağım ama konuştuğum görevli kadının sadece görevini yaptığını baştan belirteyim, benim sorunum kişilerle değil sistemle.
Görevli: Buyurun Lyon Konsolosluğu
Ahmet: Merhaba, ben Ahmet Aziz Nesin, bana bir evrak göndermişsiniz ve 1 ay içinde almamı söylüyorsunuz. Ancak tebligatı alabilmem için kimlik ve pasaport getirmemi istemişsiniz, ancak bunun ikisini de bana vermiyorsunuz?
Görevli: Anlamadım, neden vermiyoruz?
Ahmet: Bilmiyorum, bu bana söylenmiyor, rica etsem Recep Tayyip Erdoğan yada Süleyman Soylu'ya sorup öğrenirseniz, ben de sizden öğrenirim?
Görevli: Başka ülkenin vatandaşlığı var mı?
Ahmet: Hayır yok, Fransa sınırsız oturumum var?
Görevli: O zaman onunla gelip alın.
Ahmet: Bana devlet kimlik vermiyor ve vatandaş saymıyorsa neden başka bir ülkenin kimliği ile bana açılan davanın tebligatını alayım ki?
Görevli: Daha önce kimliğiniz oldu mu?
Ahmet: Hayır ben 63 yıl kimliksiz yaşadım hep.
Görevli: Ahmet bey, ben yetkililerle görüşüp, ne yapılabilinir, öğrenip size bildireceğim.
Ahmet: Teşekkür ederim.
Ve dün sabah telefonum çaldı, aynı görevli kadın arıyor.
Görevli: Ahmet bey günaydın, ben Lyon Başkonsolosluğu'ndan arıyorum, konsolosluğumuza fotoğraflı Fransız kimliğinizle (Ne demekse fotoğraflı kimlik) gelip tebligatı alabilirsiniz. Gelemiyorsanız, vekâletle aldırtabilirsiniz.
Ahmet: Ben vekâletname de çıkartamıyorum. Ayrıca Türk devletinin açtığı bir davanın tebligatını neden başka ülkenin kimliği ile alayım ki?
Görevli: Düz bir dosya kâğıdına yazmanız yeterli olacaktır.
Ahmet: Teşekkür ederim, beni vatandaş kabul etmeyen ve kimlik vermeyen ama dava açan bir devletin tebligatını kabul etmiyorum ve almayacağım.
Mesele gayet açık, Fransız kimliğimle gideceğim başkonsolosluğa ve hakkımda tutuklama olduğundan beni alıp Türkiye hapishanesine gönderecekler. Bakın o zaman kimlik vermek zorundalar, ben de kimliğime kavuşmuş olacağım, demokrasi dediğin böyle bişey.
Hadi ben gidemedim, vekâlet vereceğim, kime vereceğim, tabi ki canım eşim Hilal'e, o gidecek, Ahmet olmadı Hilal'i tutuklayalım diyecekler bu kez. Ben yıllardır bu kadar akıllıyı bu sistem nasıl bir araya getirdi anlamıyorum, gerçekten inanması zor.
Bu aklı görevli kadına kim verdi bilmiyorum ama siz gelirken biz dönmüyorduk, yaşım itibarıyla dönmüş de ikinci, hatta üçüncü turu atıyorduk. Devlette Fransa adresim var, yine mahkeme adalet bakanlığına, adalet bakanlığı Fransa adalet bakanlığına, onlar bağlı olduğum valiliğe, valilik bölgemdeki emniyet müdürlüğüne yazarlar, emniyet bana randevu verir yine ve ben gider ifademi veririm. Ama bunlar olurken bu hükümet hâlâ iktidarda olur mu, zurnanın son deliği bile olamayan şarlatan Perinçek böyle ötebilir mi, işte ondan emin değilim.
Yani anlayacağınız, bana kimlik ve pasaport vermeyen devletin mahkemesine ifade vermeyeceğim.