Türkiye zavallı ülke durumuna düşüyor
Dünya, mesela son G7 zirvesi, GAFA’nın (G=Google, A=Amazon, F=Facebook, A=Apple) küresel piyasalarda vergilendirilebilme şartlarını tartışıyor, biz kayyımları.
Farkındayım, ifade biraz sert gibi duruyor ama açıklamaya gayret edeceğim.
Bu "zavallı" sıfatını Suriye meselesinde içine düştüğümüz acıklı durum için kullanmıyorum.
2008’den günümüze, on bir senedir artmayan, hatta azalan kişi başına ABD doları bazında kişi başına gelir için de kullanmıyorum.
Kayyım meselesinde, yerel demokraside, hukuk devletinde içine itildiğimiz berbat durum için de kullanmıyorum bu sıfatı.
AB tam üyelik müzakerelerimizin fiilen durması, iş kazalarında (?) günde beşe yükselen cinayetler, kamu ihalelerin içinde debelendiği yolsuzluk bataklığı için de.
Belki biraz şaşıracaksanız ama içimi en az bunlar kadar acıtan, içine düştüğümüz zavallı durumu çok iyi anlatan bir yerli ve milli otomotiv projesi için kullanıyorum "zavallı Türkiye" ifadesini.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın "beş, altı babayiğit arıyorum" diye yola çıktığı bir yerli ve milli araba yapma, yaptırma projesi var.
Basından izliyorum, büyük, hamasi söylemlerle ortaya atılan proje aslında Avrupa’da her yerde gördüğünüz sıradan bir elektrikle çalışan araba projesi; Avrupa’da mahalle aralarında bile artık her yerde elektrikle çalışan arabalarınızı şarj edecek paralı park yerleri ve prizler var.
Bu hafta basında bu projenin başın getirilen TOGG (Türkiye Otomobil Girişim Grubu) Başkanı Beyefendinin bir demecini okudum ve bu projede neyin yeni olduğunu, teknolojik dışsallığın nerede olduğunu anlamakta çok zorlandım.
Bu konuda ilk defa yazmıyorum, asla Türkiye’nin, korumacılık ve kamu parası talep etmeden, tamamen yerli bir araba üretmesine karşı çıkmam, hatta elimden gelse desteklerim ama şayet bu araba için kamu parası kullanılacak ise bunun teorik temeli olan teknolojik dışsallığın nerede olduğunu TOGG vergi mükelleflerine açıklamak zorundadır, aksi durumda ortada bir tür meşruiyet dışılık var anlamı çıkar.
Gelelim, "zavallı" kelimesini neden kullandığıma.
Geçtiğimiz ay 2019 itibarıyla toplam borsa değeri olarak dünyanın en büyük on şirketi açıklandı.
Bu sıralama ünlü Pricewaterhousecooper şirketinin bu yaz yayınlanan bir araştırmasına dayalı.
Bu yeni listede seneler sonra Microsoft’un (905 milyar dolar) Apple’ı (896 milyar dolar) tahtından indirmiş olduğu gözüküyor.
Görebileceğiniz gibi bu iki ABD şirketi de kuruluş sermayeleri çok düşük bilgi ekonomisi şirketleri ve her ikisinin de tek tek borsa toplam değeri Türkiye’nin 2018 milli gelirinden yüksek.
Bir şirketin değeri Türkiye’nin (82 milyon nüfus) bir senede ürettiği toplam katma değerden daha yüksek; yavaş yavaş "zavallı" kelimesine geliyoruz ama esas sorun bu da değil.
Üçüncü ve dördüncü sıralarda ise yine iki ABD şirketi var, Amazon (875 milyar dolar) ve Alphabet (817 milyar dolar).
Alphabet şirketi aslında Google demek, geçerken hatırlatalım, Alphabet’yi Google olarak okuyabilirsiniz; görüyorsunuz bir internet arama motoru şirketinin borsa değeri Türkiye’nin milli gelirinden yine yüksek 2018 senesinde.
Beşinci sırada finans şirketi Birkshire Hathaway (496 milyar dolar) ile ünlü Warren Buffet var.
Altıncı sırada da Facebook (476 milyar dolar).
Bu arada, yine geçerken, dünya ekonomisinin Çin’e kaydığını iddia edenlere bir ironik selam daha gönderelim.
Yedinci ve sekizinci sıralarda Çin şirketleri var; Alibaba (472 milyar dolar) ve Tencent (438 milyar dolar).
Alibaba internet üzerinden alışveriş ağırlıklı, Tencent ise iştigal alanı internet olan şirketler.
Dokuzuncu sırada yine iki ABD şirketi, Johnson&Johnson (372 milyar dolar), onuncu sırada ise petrol devi Exxon (342 milyar dolar) var.
Bir Türkiye şirketinin bu büyüklüklere kısa hatta orta vadede ulaşmasını beklemiyorum ama beni üzen Türkiye’nin hâlâ otomotiv, inşaat gibi eski ekonominin çerçevesinden kurtulamaması; zavallı kelimesini kullanmakta esas muradım bu.
Kamu parasının yani vergi mükellefinin gayretinin bilgi ekonomisinin yüksek teknoloji şirketleri dışında mesela otomotiv için, mesela inşaat sektörü için kullanımı yasal dahi olsalar meşruiyet dışı demektir.
En büyük dünya şirketlerinin, Microsoft, Apple, Facebook, Google, Amazon gibi şirketlerinin kuruluş sermayelerinin komik büyüklükler olduğunu da hatırlatalım; bu şirketlerin kuruluşu büyük sermaye değil sadece çizgi dışına çıkarak düşünebilen yani eski köye yeni adet getirebilenlerin işi ve eski köye yeni adet getirilmesine kötü gözle bakmayan ülkelerin.
Dünya, mesela son G7 zirvesi, GAFA’nın (G=Google, A=Amazon, F=Facebook, A=Apple) küresel piyasalarda vergilendirilebilme şartlarını tartışıyor, biz kayyımları.
Bu işin kökeninde de farklı düşünenlerin baş tacı edilebildiği eğitim sistemleri, okullarda öğretmenlerin öğrencilerine bile "sen yanlış düşünüyorsun" demek yerine "senin görüşüne katılmıyorum ama tartışalım" diyebilecek kalitede alışkanlıklar var.
Aynen bizim ülkemiz Türkiye gibi değil mi?
Zavallı Türkiye.