“Vatandaşı enflasyona ezdirmeyeceğiz” anlamsız ifadesi

Enflasyonu 2026’da tek haneye indirmek ülkede büyük gerginliklere neden olacaktır. OHAL’siz enflasyonu indirmek mümkün olabilir mi? Bu sorunun cevabı Türkiye’nin önümüzdeki dört sene içinde oluşturacağı uluslararası ilişkiler ağında gizlidir.

Maalesef bu söz de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir sözü ve yine anlamsız, baştan aşağı yanlış bir ifade.

Yönetimlerin işi vatandaşı enflasyona ezdirmemek değildir.

Yönetimlerin temel görevi enflasyon yaratmamaktır.

Enflasyon buralara kadar çıktıktan sonra artık ne yapsanız faydası yok, vatandaş bu enflasyon altında ezilmektedir, daha da ezilecektir.

Enflasyon öyle gökten düşen elma gibi bir şey de değildir, mağaradan ya da denizin, göllerin diplerinden fırlayan canavar hiç değildir.

Mehmet Altan’ın kulakları çınlasın, Türkiye’de enflasyon canavarı diye kasıtlı olarak yönetimler tarafından uydurulan, benimsenen, benimsetilen, kullanılan ve insanlara inandırılan bir laf vardır.

Enflasyon evet bir canavardır ama öyle Van gölünden falan fırlayıp gelmez Türkiye’nin ve başka ülkelerin başına.

Enflasyon canavarı bir dizi tercihin, yanlışın, cehaletin, siyasi açgözlülüğün ürünüdür.

Yönetimlerin tercihi ise enflasyonun ve hatta başka toplumsal belaların kendi eserleri olduğunu gizlemektir, tam da bu nedenle işte böyle enflasyon canavarı gibi sisteme dışarıdan girmiş gibi bir faktörü hep sorumlu göstermek isterler.

Kendilerinin hiç kabahati yoktur

Enflasyon iktisatçılar için öyle nedeni bilinmeyen bir konu değildir, nedeni de çözümü de çok nettir.

Türkiye bugün çok yüksek bir enflasyon girdabının içindedir ve bu enflasyonu Erdoğan yönetimi bilerek, isteyerek, Mayıs 2023 seçimlerine daha düşük, en azından yükselmeyen bir işsizlikle girmek için yaratmıştır.

Enflasyon canavarını kimin ürettiğini çok iyi biliyoruz yani.

Erdoğan ve atadığı Merkez Bankası yöneticileri de Erdoğan’ın bizzat ürettiği, yaptığı enflasyonla mücadele etmektedirler.

Mevcut Merkez Bankası yönetici ekibinin enflasyonla nasıl mücadele edileceğini çok muhtemelen çok iyi bilmektedirler ama önlerindeki temel engel 31 Mart’a kadar yani daha yaklaşık dört ay Erdoğan’ın gerekli adımların atılmasına şimdilik izin vermemesidir.

Dört ay sonra başlayacak olan enflasyonla etkin mücadele bugün başlayabilecek bir mücadeleden daha meşakkatli olacaktır.

Türkiye çok düşük enflasyon oranlarına gelemeden sürdürülebilir büyümeyi yakalaması imkansızdır. Bu enflasyon ortamında ücret ayarlamalarının da çalışanların satın alma gücü üzerinde pek bir pozitif etki yapması çok zordur.

İLGİNÇ BİR DÖNEM TÜRKİYE’Yİ BEKLİYOR

Siyaset dünyasının önünde olağandışı bir şeyler olmaz ise 2028’e kadar başka bir seçim yoktur, Erdoğan’ın eli rahatlayacak gibi durmaktadır ama enflasyonu 2026’da tek haneli bir büyüklüğe indirgemek ülkede çok büyük, bugüne dek eşi görülmemiş sosyal gerginliklere, homurdanmalara neden olacaktır.

Erdoğan şimdilik bu homurdanmalara karşı siyaseten kayıtsız kalabilmiştir ama bu kez küresel dengesizlikler ortamında memnun olmayanların homurdanmalarına ne ölçüde kayıtsız kalınabilecektir.

Acaba Türkiye yerel seçimler sonrası enflasyonla mücadele ortamında yeni bir OHAL rejimi deneyimi mi yaşayacaktır?

OHAL’siz enflasyonu 2026’da tek haneye indirmek mümkün olabilir mi?

Bu soruların cevabı muhtemelen Türkiye’nin önümüzdeki dört sene içinde oluşturacağı uluslararası ilişkiler ağında gizlidir.

İlginç bir dönem Türkiye’yi bekliyor.


Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi