Murad Mıhçı
Yerel seçimlere çeyrek kala
‘’Her ne şekilde olursa olsun politik toplum, hakikat yaratmaya muktedir olan bir ruha, vicdana teslim olmalıdır. Müzakereleri, mantıklı ve rasyonel bir kavrayışa göre politik bir hakikatin tesisine götürmelidir onları. Yalnızca böylesi bir hakikat, sadece kendi çıkarını düşünen bencil bir grubun diktesine karşı durabilir.’’
Sokrates
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (yeni kısa adıyla DEM’in) yerel seçimlerde izleyeceği yöntem, her partili arkadaşımız gibi bana da sıkça soruluyor. Ulusal medyada kendimizi ifade edecek mecra zaten bulamıyoruz. Kendimizi ifade edebileceğimiz özgür medya mecraları ise gittikçe azaldı. Üstelik partimize yönelik algı operasyonları hepimizin malumu. Elimizden geldiğince her mecrada kendimizi ifade etmeye çaba gösteriyoruz. Bu nedenle siz demokratların çabası, sözlerimizin duyulabilir olması açısından büyük önem taşıyor.
Algılarla oluşturulmak istenen seçme saçmalıkların bazılarına göz atalım. DEM Parti’nin iktidarla anlaştığı ve kazandığı belediyelere kayyum atanmayacağı iddia ediliyor. Bir başka iddia ise DEM’in, CHP ile anlaştığı. Bazı haberleri görünce, Parti Meclisi ve Merkez Yürütme Kurulu üyesi olmama rağmen “Acaba ben mi kaçırdım?” diye kendimden şüphe ediyorum. Buna iddiaların tamamına safsatadır demeyi bile zül addediyorum. DEM Parti’nin geçmişine bakan taraflı ya da tarafsız herkes, bu hareketin hiçbir zaman bu tarz bir pazarlık içinde olmayacağını ve mücadeleci yapısının ne kadar güçlü olduğunu bilir.
Özellikle siyaset tarzımızı bilenler, seçmen kitlemizin bu durumlar karşısında nasıl bir siyasi reaksiyon alacağını bilir. Fakat bu yalan rüzgarı bizleri merak eden, tanımak isteyen seçmen kitlesine yönelik ve bu algı operasyonları için büyük çaba harcandığı gün gibi ortada.
DEM PARTİ SEÇİMLERDE NE YAPACAK?
“Murad, lafı uzatma da DEM Parti’nin nasıl bir yol izleyeceğini anlat” dediğinizi duyar gibiyim. O zaman bir de ben anlatayım. DEM, bugüne kadar HDP ve bileşenlerinin savunduğu siyaseti, yani yerinden yönetim siyasi kavramını ve 3. Yol siyasetini bu seçimde de sürdürecek. 3. Yol siyasetine kararlılıkla devam edecek.
Son genel seçimlerin ardından, HDP – YEŞİL SOL PARTİ olarak yapılan halk toplantılarından çıkan kararlar neticesinde, yerel seçimde izlenecek yol haritasını belirlendi. ‘Belirlendi’ demek çok doğru değil galiba. “Halklarımız ve gönül veren dostlarımız belirledi” demek daha doğru olacak. Amacımız, kayyum politikalarına karşı halkın iradesini sandığa yansıtarak kazanılan her alanı seçmenle birlikte korumak. Bu yol haritası, coğrafyanın geleceği için vazgeçilmez bir reçete olacak.
BÖLGEDE SEÇİM STRATEJİSİ
Kürt seçmenin ağırlıkta olduğu il, ilçe ve beldelerde adaylar ön seçimle belirlenecek. Aday adaylarına özgürce ve eşit koşullarda kendilerini tanıtabilecekleri bir ortam sağlanacak. Sonrasında parti üyeleri, parti bileşenlerimiz, kentin özgürlük ve emek eksenlerinin temsilcileri bir demokrasi şöleniyle oy kullanacak. Halklara en uygun isimlerin kendi kentinde aday olması, demokratik bir yöntemle mümkün kılınacak. Ülke genelinde il örgütlerimize aday adayı başvuruları sürmekte.
KENT UZLAŞI MODELİ
Kent Uzlaşı yöntemi ile kentleri yönetmeye tüm dinamiklerle talip olunuyor. Kentleri var edenlerin, yani kadınların, gençlerin, emekçilerin, öğrencilerin, engellilerin; kent hakkı için bir arada olmak isteyen herkesin birlikte var olup yöneteceği bir yöntem benimsenecek. Kent uzlaşı aslında bir çağrı modeli. Bu model, sivil toplum örgütlerine, odalara, barolara, demokratik kitle örgütlerine, yani bir kenti var eden tüm sosyal ve siyasal dinamiklere.
Belediyeciliği kolektif bir yönetimle yeniden şekillendirme hedefinin ilk adımı da, adayların demokratik şekilde belirlenmesiyle atılacak. Özetlemem gerekirse; seçimde her demokratik fikriyatın yan yana gelerek güç birliği yapmasını sağlamak, DEM Parti’nin yol haritasıdır.
Bu çerçevede, özellikle geçmişte yüksek oy alınmış ve kazanma ihtimali olan yerlerde tüm kent bileşenleriyle ortak bir görüşme trafiği başlatıldı. Söz konusu 27 ilçe şunlar: Adana’da Ceyhan, Seyhan ve Yüreğir; Antalya’da Kepez; Mersin'de Akdeniz, Toroslar ve Tarsus; İstanbul’da Esenyurt, Sancaktepe, Adalar ve Sultanbeyli; Aydın'da Didim, Efeler, Germencik ve Söke; Konya'da Cihanbeyli ve Kulu; Kocaeli'nde Dilovası; İzmir’de Torbalı, Bayraklı ve Menemen; Manisa'da Gölmarmara, Turgutlu ve Yunus Emre; Çanakkale'de Gökçeada; Tekirdağ'da Çorlu ve Çerkezköy. Ayrıca bu yerler dışında aday adayı olan herkesin, partinin ilgili kurumlarına başvuruları sürüyor.
Tüm bu strateji haritasına bakıldığında, DEM Parti’nin adayları merkezi atamayla, kapalı kapılar arkasında belirlemediği görülür. Partinin, halkların kendi iradesiyle bir örgütlenme modeli yaratarak güçlenmesi istendi ve seçimlerde güç birliği ve ortaklaşma ruhunu güçlendirme hedefi seçildi.
Ek bir bilgi de vermek istiyorum. Kadın temsiliyetinin yanı sıra dezavantajlı az bırakılan halklar ve engellilerin temsiliyetlerine özel alanlar yaratma amacı da ısrarla benimsenecek.
3. YOL SİYASETİNİN ÖNEMİ
Hatırlayacağınız gibi genel seçimlerde, masa başı birlikteliklerle bir sonuca varılamayacağı bir kez daha görüldü. Seçim öncesi sağ yapılarla birlikte yol alma denemeleri sonuç vermediği gibi kalıcı hasarlara da sebep oldu. Bugünlerde özellikle İyi Parti lideri Meral Akşener’in siyasi duruşunun nasıl bir kaos yarattığına şahitlik ediyoruz.
Tabanda kurulan bir yakınlaşma olmadan sadece masa başındaki anlaşmaların gerçekçi ve hedefe götüren bir yöntem olmadığı ortada. Kerhen verilen oylar küskünlüklere yol açtı. Tam da bu noktada 3. Yol siyaset hattını oluşturmak ve her bireyin aday olabileceğini hissetmesi son derece önemli. Kim seçilirse seçilsin, güç paylaşımının olması umut verici bir durum. Gerçek demokrasinin bu coğrafyada yeşermesi açısından çok kritik bir adım.
HALKLARIN EŞİTLİK ve DEMOKRASİ Partisi (DEM Parti) halklara umut olma yolunda şimdiden ciddi bir rol üstlenmiş durumda. Ancak bu kolay olmayacak. DEM Parti sadece kendine demokrat olmayanların, herkes için demokrasi ve eşitlik düsturunu benimseyenlerin ütopyasına hizmet edecek bu mücadele hattı kuruyor. Halklara, sınıflara, emekçilere, yani sistemin öteki olarak gördüğü herkese bir fırsat sunuyor.
Hadi el birliğiyle KENT UZLAŞISINA omuz verelim. Kazanan bizler olalım. Kazanan coğrafyamız olsun.
***
MARAŞ KIRIMI
Hepinizin bildiği gibi, 19 -26 Aralık 1978’de paramiliter faşist gruplar, derin güçlerin planlarına uygun şekilde Maraş katliamını gerçekleştirdi. Maraş geçmişte Ermeni, sonrasında Alevi nüfusun yoğun olduğu bir şehirdi. 1915 yılında Ermenilerin ve daha sonrasında Alevilerin yaşadığı kırımlar unutulmayacak.
Artık Ermeni nüfusun olmadığı Maraş, Alevi nüfusun da iyice azaldığı bir şehre dönüştürüldü. Farklılıkların zenginlik, tekçiliğin kuraklaşma olduğunu ısrarla dile getirmek ve tarihle yüzleşme çağrısı için ısrarla mücadele vermek geleceğimiz için son derece önemli.
1915’ten bu yana Maraş’ta katledilen canları saygıyla anıyorum. Maraş kırımı hafızamızda. HEPİMİZ ALEVİYİZ.
Murad Mıhçı: Ermeni yazar, siyasetçi, aktivist. 1975’te İstanbul'da doğdu. 2010’da Eşitlik ve Demokrasi Partisi Parti Meclis üyesi oldu. 2014’te İstanbul Halkların Demokratik Partisi İl yönetiminde görev alıp basın sözcüsü görevini yürüttü. 2015 yılında yapılan 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde HDP İstanbul 1. Bölge Vekil adayı oldu. 2016 ve 2017 'de Halkların Demokratik Partisi 2 Kongresi’nde Parti Meclis ve Merkez Yürütme Kurul üyesi görevlerini üstlendi. Halklar İnançlar ve Genişleme Komisyonlarında çalışma yürüttü. Turnusol, Agos Gazetesi (misafir yazar), Demokrat Haber'de yazarlık yaptı. ''Yeniden İnşa Et '' kitap yazarlarından.