İşxan Miroyev
Zorunlu evlilik
Suriye’deki durumdan dolayı şimdi herkesin dikkati Türk-ABD ilişkileri üzerine ama şu anda ana oyuncu konumunda olan Rusya’yı da unutmamak gerekir. Özelikle 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden ve Türkiye-Amerikan ilişkilerinin inişli-çıkışlı seyrinden sonra herkes, Türkiye ve Rusya arasında stratejik ortaklık gelişebilir mi sorusunu sormaya başladı. Ama tarih böyle bir ortaklığın ihtimali olmadığını gösteriyor. Temel sebebi ise her iki ülkenin farklı görüş ve hedeflerinin olması ve aynı zamanda bölgede rakip durumda olmaları.
Tarihte Rusya ve Türkiye’nin işbirliği yaptığı zamanlar olmuştur ama bu hiçbir zaman stratejik bir boyut kazanmamış, hep taktik seviyede kalmıştır. Yani ancak koşulların oluşturduğu geçici işbirliği sürdüğü müddetçe bir cephede kalabilmişler ve bu biter bitmez hemen ayırılmışlar. Bunun en son örneği Suriye’dir.
Şu anda her iki ülkenin çıkarları bazı konularda ortak hareket etmeyi zorunlu kılıyor. Türkiye, Rusya’nın Suriye’de en büyük güç olduğunu görüyor ve onun onayı olmadan hiçbir adım atılamayacağını biliyor. Rusya da biliyor ki, Türkiye ile anlaşmadan Suriye’de istikrar sağlanamaz. İşte bundan dolayı Türkiye’nin ‘Barış Pınarı’ dediği operasyon gibi bazı taleplerini kabul etmek mecburiyetinde. Ama bu çıkarlar biter bitmez hiç zaman kaybetmeden tekrar karşı karşıya gelecekler.
Diyelim ki Türkiye Batıdan uzaklaştı, o zaman Rusya ne yapacak? Bazılarımız Rusya’nın buna sevineceğini ve Türkiye’yi kucaklayacağını düşünebilir ama böyle bir şey olmayacak. Rusya, Türkiye-Batı işbirliğinin bozulmasını istemiyor, sadece aralarında sorunlar oluşmasını istiyor.
Peki, bu nasıl olur, hangi mantıkla? Rusya, Batının bölgeden çıkmasını istemiyor mu?
Kâğıt üstünde belki istiyor gibi gözükebilir ama gerçekte istemiyor.
Rusya her ne kadar kendini farklı göstermeye çalışsa ve büyük hedefleri olsa da gerçekte var olan dünya düzeninin korunmasından yana. Çünkü Moskova, yeni dünya düzenini kurabilecek politik, ekonomik, askeri ve teknolojik bir gücünün olmadığını biliyor. Tek isteği var olan statükoyu korumak ve daha da güçlenmek ki ABD’yle pazarlık yapabilsin. Rusya sadece dünyayı yöneten büyük iki ülkeden birisi olmak istiyor. Aynı zamanda iç politikada iktidarını korumak için iyi bir propaganda malzemesi olarak kullanıyor.
Bundan dolayı şu anda Rusya’nın öncelikleri arasında Türkiye’nin Batıdan koparılması gibi dengelerin radikal değişimi yoktur. Yani Batıdan uzaklaşmakta olan Türkiye’ye Rusya’nın kucak açtığını sananlar yanılıyorlar.
Ve Rusya’nın "düşürülen uçak olayını" unuttuğunu sananlar ise daha çok yanılıyorlar. Tüm bunların nedeni basit; Rusya hiçbir zaman Türkiye’yi ortak değerlere sahip bir ülke olarak görmedi. Mesela Ukrayna, Beyaz Rusya, Ermenistan, Kazakistan ve hatta Azerbaycan’ı bile kendinden sayıyor. Bu ülkeler uzun süre Rus kültürünün etkisinde kaldılar, Rusya’yla ortak geçmişleri, ortak dil ve hatta ortak refleksleri var. Türkiye ise Ruslar için hep "yabancı" idi ve hep "yabancı" olarak kalacak. Rusya ve Türkiye ilişkilerini anlatan çok iyi bir deyim var "zorunlu evlilik."
Tabi ki Türkiye’nin Rusya’yla ilişkileri hemen keseceğini söylemiyoruz. Tam tersi birçok alanda işbirliği devam edecek, özelikle ekonomi alanında. Son 30 yıl içerisinde her iki ülkenin ticari ilişkileri gelişti.
Rusya düşman değil sadece herhangi bir ülke gibi kendi çıkarları çerçevesinde bir politika izliyor. Ama hep akılımızda olsun ki Moskova Ankara’yı kendine rakip olarak görüyor ve her fırsatta Türkiye’yi zayıflatmak için onun sorunlarını kullanıyor. Ankara da aynı yaklaşımla Rusya’ya yaklaşıyor.