'Mithat Sancar'ın dile getirdiği 1. Meclis'e geri dönülmezse cumhuriyet yürürlükten kaldırılır'

'Mithat Sancar'ın dile getirdiği 1. Meclis'e geri dönülmezse cumhuriyet yürürlükten kaldırılır'
'Meclis'in bugün düştüğü durum daha ileride aynı zamanda cumhuriyetin de belki de yürürlükten kalktığı, fiilen yürürlükten kalktığı bir duruma gebedir.'

ARTI GERÇEK- Akademisyen Ahmet İnsel, Meclis'te 23 Nisan dolayısıyla yapılan oturumda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar'ın dile getirdiği 1920-23 Meclisi'nin kurucu ve demokratik özelliklerine dönülmesi gerektiği yönündeki görüşlerine destek verdi.

İnsel, aksi taktirde cumhuriyetin bile tek adam rejimi tarafından yürürlükten kaldırılma tehlikesi altında bulunduğunu söyledi.

Artı TV'de yayınlanan "Söz Sırası" programında konuşan İnsel, demokratik hedefler için yan yana gelebilecek herkesi yan yana gelmeye ve bir mücadele başlatmaya çağırarak şunları söyledi:

"Geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 23 Nisan'da yapılan konuşmalardan biri dikkat çekiciydi. Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Mithat Sancar 23 Nisan'da Meclis Genel Kurulu'nda 23 Nisan'ın anlamını dile getirdiği konuşmasında, 1920 Meclisi'nin kuruluşunu, 1921'de Teşkilatı Esasiye kanununun getiriliğini, millet hakimiyeti kavramının halk egemenliği kavramına evrildiğini, 1921 Teşkilatı Esasiye yani o zamanların Anayasası çerçevesinden Meclis'te genel idarelere özerklik tanıyan demokratik tartışmaların yapıldığını, halkın temsilcilerinin bütün kararlarda etkili bir şekilde yetkiyi kendilerinde tuttukları bir Meclis olduğunu, kurucu Meclis konumunda olan 1920-23 yılları arasındaki birinci Meclis'in özelliklerini (anlattı). Zannediyorum bugün tamamen tersi bir durumdayız. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak bize tanıtılan ve tartışmalı referandumla uygulamaya geçen bu yeni sistem, yeni rejim Mithat Sancar'ın özlemle dile getirdiği 1920-23 Meclisi'nin 1921 Teşkilatı Esasiye kanununun demokratik ruhunun çok çok uzağında, tamamen tersi bir başkanlık sistemi, Meclis'in hemen hemen hiçbir yetkisinin-etkisinin olmadığı bir yönetim tarzı, tek adam rejimi altında yaşamaya mahkum edilmiş durumdayız.

Cumhurbaşkanlığı kararlarının Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin, kanunların yerine geçtiği ve bu kanun ve kararnamelerin eskiden çıkmış olan kanunları bile uygulamada değiştirebildiği Meclisteki muhalefet partilerinin artık hemen hiç yetkisinin kalmadığı, yazılı soru önergelerinin artık birçoğunun cevaplanmadığı, kayda geçmediği dolayısıyla hesap vermek zorunda bile kendisini hissetmeyen bir otokratik rejim var artık.

Mithat Sancar'ın hatırlattığı bu son derece önemli Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki o büyük gücü o büyük enerjiyi, demokratik enerjiyi, kurucu enerji yeniden kazanmaya ihtiyacımız var. Bir Ulusal Egemenlik tanımının yeniden yapılmasına ihtiyacımız var. Halk egemenliği kavramı ve aynı zamanda yerel yönetimlerin özerkliklerinin tanınmasına ihtiyacımız var. Bu tanımlama ihtiyacının en somut örneği içinde yaşadığımız günlerde belediyelerin sokağa çıkma yastıkları sırasında halka ekmek dağıttıkları İçin haklarında soruşturma açılabileceği bir aşırı merkeziyetçi, merkeziyetçiliğin de ötesinde tamamen tahakkümcü yönetime son vermeye ihtiyacımız var. Ama bunu nasıl son vereceğiz, buna nasıl son verebiliriz? Tabii ki buna demokratik yollarla son vermeye ihtiyacımız var.

Demokratik ve sosyal bir cumhuriyet için, bir zümrenin bir kişinin hakimiyetinden kurtulmamız için bütün demokratik güçler, geçmiş siyasal kavgalarını, kıskançlıklarını, çatışmalarını bir an için bir kenara bırakarak kuruluş için; bir yeniden kuruluş ve kurtuluş hamlesi için yan yana gelmesi gerekiyor. Birleşmekten bir olmaktan bahsetmiyorum yan yana gelmekten bahsediyorum. Demokratik ve sosyal bir cumhuriyet için yeni bir hamle için yan yana gelinmesi gerekiyor. Aksi takdirde Meclis'in bugün düştüğü durum daha ileride aynı zamanda cumhuriyetin de belki de yürürlükten kalktığı, fiilen yürürlükten kalktığı bir duruma gebedir. Bu çerçevede bütün demokrasi güçlerinin, her çevreden demokrasi güçlerinin yan yana gelerek buna bir son vermesi 'hayır' demesi, yeni bir kuruluş ve kurtuluş hamlesinde yan yana gelmesi elzem bir ihtiyaçtır.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar