Yeşil Sol Parti adayı Hakan Öztürk: Başka bir iklim başlatacağız

Yeşil Sol Parti adayı Hakan Öztürk: Başka bir iklim başlatacağız
Yeşil Sol Parti’den İstanbul 1. Bölge milletvekili adayı Hakan Öztürk muhalefetin ciddi avantaj sahibi olduğunu söyledi. Öztürk, “Bütün önceki zamanlara oranla AKP-MHP iktidarı çok sıkışmış durumda” ifadelerini kullandı.

Esra ÇİFTÇİ


İSTANBUL - 14 Mayıs seçimlerine bir gün kala Yeşil Sol Parti İstanbul 1. Bölge milletvekili adayı Hakan Öztürk, muhalefetin çok ciddi avantajlara sahip olduğunu, bu anlamda iktidarı seçimle göndereceklerini söyledi. Öztürk, başka bir sürecin başlayacağını ifade ederek, "Hiçbir moral bozukluğuna girmememiz gerekir. Kesinlikle oy kullanmaya gitmeliyiz. Özgürlük için, demokrasi için bunu yapmalıyız” dedi.

'HALKIN SESİNİ YANSITABİLİRSEK PARLAMENTO GÜÇLÜ VE ANLAMLI OLUR'

Seçimlere bir gün kaldı. Seçim çalışmalarınız nasıl gidiyor?

Seçim bürolarının açılışı epey bir coşkulu geçti. Çok büyük bir enerji var. Her yere gidiyoruz, demokratik kitle örgütlerinden tutun, yöre derneklerine kadar ziyaret ediyoruz. Esnaftan bir çay ısmarlamak isteyen olursa onlarla oturuyoruz konuşuyoruz. Bize karşı tereddüttü olan insanlarla daha fazla konuşmaya çalışıyoruz. Gidebileceğimiz her yere gidiyoruz. Şunu özellikle eklemek isterim, biz sadece seçimler esnasında yani 5 yılda bir halkı ziyaret etmeyeceğimizi önemle belirtiyoruz. Seçim sonrası, meclise gittiğimizde de bu halkı ziyaret etmekten, onların sorunlarını dinlemekten vazgeçmeyeceğiz. Çünkü parlamentonun güçlü olabilmesi için halkın her seferinde dertlerini, sözlerini dinleyip aktarmak gerek. Bunu yapabilirsek, örneğin işçi sınıfının, Kürt halkının, kadınların, LGBTİ+ların ve her kesimin sorunlarını, isteklerini parlamentoya taşıyabiliriz. Doğrudan halkın sesini yansıtabilirsek parlamento güçlü ve anlamlı olabilir.

'HALKIN SÖZÜNÜ MECLİSE TAŞIMAK İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPACAĞIM'

Peki meclise gittiğinizde ilk yapmak istediğiniz ne?

İlk yapmak istediğim, seçim zamanı ziyaret ettiğimiz, görüştüğümüz kesimlere tekrar gitmek. Çünkü halkın talebi de bu yönde. Her seferinde bize “yine gelecek misiniz” diye sordular. Ben bu sözü yerde bırakmak istemem. Sistem bazı kısıtlamalar getiriyor olabilir ama bir milletvekili “işçi kardeşlerimle toplantı yapacağım” dese kim bunu engelleyebilir? Aynı şekilde kadınlarla toplantı yapsak kim engelleyebilir? Tabi ki farklı kesimlerle de. Oradaki talepleri, sorunları meclise taşımak halkın güncel olarak söylediği sözleri meclise taşımak için elimden geleni yapacağım.

'ÇOK AVANTAJLI BİR DURUMDAYIZ'

Türkiye açısından kritik bir seçim. Muhalefete yönelik saldırılar da arttı. Ne diyeceksiniz?

Bu saldırılar yeni değil. Türkiye’deki muhalifler olarak bunlardan uzak değiliz, hepimiz yaşadık bunları. Biz bu ülkede ne zorlamalar gördük. O açıdan bir miting yaparken, bir toplantı yaparken polisin müdahalesi, etraftan birilerinin sataşması çok sık görülen bir durum. Şu anda da görüyoruz yaşıyoruz. Bizim şu an bunlara bakacak halimiz yok. Biz bunları hiç dikkate almamalıyız. Biz yolumuzdan çok dümdüz yürüyor vaziyette olmalıyız ve bütün önceki zamanlara oranla AKP-MHP iktidarı çok sıkışmış durumda. Yani iktisaden durum ortada, demokrasi açısından durum ortada, kadınlarla ilgili durum ortada, Türkiye’nin nasıl bir borç batağına girmiş olduğu gerçeği ortada. Bunların Türkiye’ye hiçbir olumlu gelecek vadetmedikleri ortada. Bu tablo böyleyken, biz çok ciddi avantajlara bu açıdan sahipken biz bunları bu sandıkta gönderiyor vaziyette olabiliriz. Başka bir iklim başlatabiliriz, başka bir süreç başlatabiliriz. Bu yönüyle bence hiçbir tereddütte girmemek gerekir. Hiçbir moral bozukluğuna girmememiz gerekir. Kesinlikle oy kullanmaya gitmeliyiz. Özgürlük için, demokrasi için bunu yapmalıyız. Çok avantajlı bir durumdayız. Önceki seçimlerde bütün olaylara rağmen, muhalefetin parçalı oluşuna rağmen kazandık. Şimdi önceki zamanlara göre çok daha büyük güç olarak bir araya geldik o yüzden çok moralli olmamız gerek. O nedenle canla başla sandığa gidelim, oyumuzu verelim. Hatırlayın İstanbul belediye seçimlerinde kazanmış olan biziz bunu bilelim. En son kazanmış olan muhalefet.

'KAMU MÜLKİYETİ OLMASI GEREKİR'

Siz Yeşil Sol Parti olarak nasıl bir kapı aralayacaksınız?

Kürt sorunu, kadınların yaşadıkları sorunlar, Alevilerin yaşadıkları sorunlar, LGBTİ+ların yaşadıkları sorunlar, depremlerle ortaya çıkan sorunlar, işçi sınıfının sorunları ve birçok kesimin sorunlarına ilişkin, kapsamlı, derinlemesine bir görüş belirten Yeşil Sol Parti var. İktisadi konularla ilgili diğer partiler ne diyebiliyor? Faiz inerse ekonomi düzelir, faiz inerse enflasyon da iner, merkez bankası bağımsız olursa ülkemiz çok iyi olur, iktisadi olarak söyledikleri tek şey bu.

Oysa çeşitli alanlar var. Eğitim, sağlık, beslenme, barınma, ulaşım, enerji bu alanlarla ilgili olarak biz bir kamu hizmeti ileri sürmeliyiz çünkü bu halkın kamusal hakkı. Kamu hizmeti verilmiyor, halkımız ihtiyaçlarını karşılayamıyor. İnsanlar açlık sınırının altında yaşıyor, sağlık alanında randevu bile alamıyorlar, barınma sorunu devam ediyor, yani temel ihtiyaçlar alanında çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. O nedenle kamu hizmeti verilebilmesi için bir kamu mülkiyeti olması gerekir. Bu yaklaşım içerisinde olmamız gerekir. İstanbul’da ucuz ekmek alabilmek için insanlar halk ekmeğin kapısında bekliyorlar. Halk ekmek önünde kuyruklar oluşturuyorlar. Allahtan hiç değilse kamunun böyle bir hizmeti var. Ekmek konusunda bir düzeyde soluk alabiliyorlar. Toplumun bütün temel ihtiyaçları için bu durum geçerlidir.

'KEYFİ DAVRANAN YÖNETİCİLERİN MANTIĞINA GÖRE HAREKET EDEMEYİZ'

Yine biliyorsunuz kadınlarla ilgili çok ciddi meseleler var. İstanbul sözleşmesinden çekiliyor olmakla kalınmadı, kadınları şiddetten korumaya yönelik 6284 sayılı yasayla ilgili olarak da pazarlık yapılıyor. Bunu asla kabul ediyor olmamalıyız. Yeşil Sol Parti bunu dikkatle ele alıyor ve aynı şekilde işçi sınıfının çalışma süreleriyle ilgili olarak da birçok ciddi problem var. Alevilerin, diğer toplumsal kesimlerin eşit yurttaşlık isteği var. Türkiye de bir anayasa var, biz keyfi davranan yöneticilerin mantığına göre hareket edemeyiz. Anayasa varsa anayasaya göre hareket edeceğiz ve anayasaya göre de bütün yurttaşlar eşittir ve eşit haklara sahiptir. Deprem sorunumuz var. Her deprem olduğunda aynı şeyi yaşıyoruz. Şehirlerimiz yıkılıyor, bütün binalar yıkılıyor. Çünkü o binalar hakikaten yandaş şirketler tarafından hiçbir kanuna uymadan yapılmış oluyor. Şehir hiçbir nizama uymadan tasarlanmış oluyor. Bütün bunları kökten değiştiriyor olmalıyız. Ülkede sanayinin nereye kurulması gerekir. Bu ülkede nüfus nerede yoğunlaşması gerekir, bu ülkede kentler nasıl organize edilmesi gerekir. Bunları en baştan oturup Türkiye çapında planlıyor olmalıyız ancak bilimin, bilim insanlarının söyledikleri ışığında bir planlama yaparsak başarabiliriz. Meksika’da nasıl olabiliyorsa, Almanya’da nasıl olabiliyorsa, Japonya’da nasıl olabiliyorsa burada da yapılmalı. Rantın nasıl dağıtılacağı mantığına göre değil.

HAKAN ÖZTÜRK KİMDİR?

1970 yılı doğumlu. Elazığlı olmakla birlikte İstanbul’da yaşadı ve liseye kadar öğrenim gördü. Üniversiteyi Eskişehir’de, Anadolu Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde tamamladı. Kooperatifçilik alanında yüksek lisans yaptı.

Eskişehir’deki gençlik hareketi içinde aktif bir mücadele yürüttü. O yıllarda ve sonrasında amatör tiyatro topluluklarında çalıştı. Özgürlük ve Dayanışma Partisi ve Sosyalist Demokrasi Partisi’nin kuruluşlarında yer aldı. Başka Kültürevi çalışmalarının İstanbul ve diğer illerde organize edilmesinde emek verdi.

En sonuncusu Yol TV’deki Seyir Defteri olmak üzere televizyon programları yaptı.

Hareket, Emekçi Hareket, Daima, Yarın dergilerinde ve her gün çıkan Günlük ve Biryol gazetelerinde yazıları yayımlandı. Şu an Yeni Yaşam gazetesinde haftalık yazılar yazıyor. 2004 yılında Emekçi Hareket Partisi’nin kuruluşunda yer aldı ve Genel Başkan olarak seçildi. 2022 yılında Parti’de yeniden Genel Başkan olarak görev aldı ve halen devam ediyor.

Öne Çıkanlar