'Sağlık Bakanlığı'nın en büyük yanlışı, aşıyı sadece tek bir firmadan almak'

'Sağlık Bakanlığı'nın en büyük yanlışı, aşıyı sadece tek bir firmadan almak'
Prof. Dr. Gaye Usluer, salgının tamamında olduğu gibi aşı sürecinde de Sağlık Bakanlığı'nın şeffaf olmadığını ve en büyük yanlışın tek bir firmadan aşı getirtilmesi olduğunu söyledi.

ARTI GERÇEK- Coronavirus aşılarının Türkiye'ye bir türlü ilan edildiği tarhite ve şekilde gelmemesi soru işaretlerini çoğaltıyor. CHP PM üyesi Prof. Dr. Gaye Usluer, aşı ile ilgili yaşanan gelişmeler hakkında öneli açıklamalarda bulundu.

'AYNI FİRMA AZERBAYCAN'A DA 4 MİLYON DOZ SAĞLAYACAK, ACABA BU 50 MİLYON DOZUN İÇİNDE Mİ?'

Artı TV canlı yayınına bağlanan Usluer, "Aslında şu ana kadarki gecikmeler, olacaklar, olmayanlar, hep -cek'li, -cak'lı planlar ve bu planların bahsedilği şekidle işlemeyişi, giderek güven duysunu yitirtti ülkede. Başından beri salgını şeffaf şekilde yönetmeyen, şeffaf yönetim çağrılarına kulak tıkayan ve şeffaf yönetim olmaması nedeniyle güvenin giderek dibe vurduğu bir süreç yaşıyoruz. Aşı sürecinde de benzer bir durumu yaşıyoruz. Nitekim dün aşı ile ilgili söylenen şeylerin doğru çıktığını gürdük. Halbuki devletin aşıyı aracısız olarak getirmesi, araya giren ikinci kişilerin cebine bir kazanç sağlamaması gerekirdi. Burada Sağlık Bakanlığı'nın izlediği yolun doğru olmadığını gördük. Son Coronavirus aşılarını getiren firma, Sağlık Bakanlığı için diğer tüm ilaçları da getiren firma aynı zamanda. Bir kere, birinci yanlış bu. İkincisi, dün Azerbaycan medyasında 4 milyon doz Sinovac aşısının Keymen firması aracılığıyla getirileceği yazıyordu. Bu doğruysa bu miktar Keymen firmasının yaptığı anlaşma sonucu Türkiye'ye getirilen 50 milyon doz aşıdan mı sağlanacak?" diye konuştu.

Usluer, bakanlığın aşı için bir aracı firmayla çalıması hakkında, "Kesinlikle burada bir zorunluluk yoktur, burada bir firmanın bu işi üzerine alması için bir alan açılmıştır. Şu anda dünya bir salgından geçtiğine göre, aslında burada devletin kendisine ait bir rol olduğunun altını çizmek istiyorum. Bu doğru bir yaklaşım değil. Eğer bu yapılıyorsa da bunun açıkça paylaşılması gerekirdi. Ancak önce Sağlık Bakanlığı'nın bunu inkar etmesi, dün de bunun inkar ettiği biçimde olmadığı, iddia edildiği biçimde olduğunun ortaya çıkması çok da doğru bir yol izlenmediğini gösteriyor. Ayrıca, yine Murat Emir'in bürokratlara yönelik 'VIP aşılama' iddiası da vardı. Böyle önemli bir konuda dağıtım yetkisinin bir aracı firmaya verilmesinin nasıl bir sakıncaya yol açtığını geçtiğimiz bir ay içerisinde yaşamış olduk." dedi.

'SINOVAC AŞISININ AVANTAJI, BUZDOLABI KOŞULLARINDA SAKLANABİLİYOR OLMASI'

Aşının getirilmesinin gecikmesi, soğuk zinciri bozacak mı endişesi için Usluer, şu bilgileri verdi:

"Sinovac aşısının korunması için eksi 75 derece gerekmiyor. Normal buzdolabı koşullarında artı 2 ila 8 derece arasında muhafaza edilebiliyor. Bu aşının bir avantajı. Ben soğuk zincirin bozulduğunu düşünmüyorum, düşünmek istemiyorum. Gerekli tedbirlerin sağlandığını düşünüyorum çünkü ülkeler arası aşı taşınması yeni bir konu değil. Çin'deki Covid-19 vakası nedeniyle gecikme yaşanması iddiasına gelirsek, insanlar için kısıtlama olması normal ama aşı gibi kritik bir ürün için bir seyahat kısıtlaması olmaması gerekir. Açıkçası bu kısım bana çok anlaşılır ya da benim anlamamı sağlayacak kapsamda bir açıklama gelmedi."

'ŞU ANDA ONAY VERİLEN 5 AŞI DA OLMASI GEREKN SÜRECİ TAMAMLAMADI'

Çin aşısı hakkında oluşan güvensizlik için de konuşan Usluer, "Bunları kötü yönetim olarak değerlendiriyorum. Nasıl ki salgın süreci iyi yönetilemediyse şu anda yaşamsal değeri olan ve salgını kontrol edebilmenin en önemli silahı olan aşılama konusunda doğru ve açık bilgilendirmenin yapılmamış olması insanları bu tartışmanın içine itmiş durumda. Aşıların tamamı, teknolojisi eski ya da yeni olsun, hepsi yeni aşılar ve Faz-3 çalışmaları bitti dediğimiz noktada nihai değerlendirmeler için en az bir yıl, ideali iki yıl sonraki tanımlamaların değerli olduğu bilinirken tüm dünyada acil kullanım onayı denilen bir süreç başladı. Bugün ABD'de ve Avrupa'da verilen onaylar da böyledir, gerçek bir kullanım ruhsatı değillerdir. Burada Sağlık Bakanlığı yine açıklama yapmadı ve kaçamak yollara gitti. Mesela Brezilya'daki çalışmanın sonuölarının bakanlığın elinde olduğunu düşünüyorum. Çünkü Brezilya ve Endonezya ile birlikte ortak çalışma içinde olan ülkeleriz. Kurumlar arası bilgi paylaşımı eksikliği olduğunu düşünmüuyorum. Esas olan toplumla paylaşım eksikliği." ifadelerini kullandı. 

'BU AŞILAR 'HALKLARIN AŞISI' İLAN EDİLMELİ'

Usluer, son olarak "Bu aşıların etkili olabilmesi için dünya nüfusunun yüzde 60-70'ine uygulanması gerekir. Mesela ABD'deki tüm insanların aşılanmasının bir önemi yoktur. Dünyanın en yoksul ülkerini de aşılama kapsamına almak ve bu aşıları halkların aşısı ilan etmek gerekir. Türkiye'nin ihtiyacı, en az 140 milyon doz aşı. Ancak sadece tek bir firmayla 25 milyon doz için anlaşma yapıldı. Bu en büyük yanlıştır. Diğer ülkeler bütün firmalardan sipariş almıştır. Örneğin Kanada nüfusunun 9 kez, İngiltere 6 kez aşılayacak kadar ve farklı firmalardan her olası duruma göre planlama yaptılar." şeklinde konuştu. 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar