Yaratıcı sürgünümüz Ergün Sönmez'i kaybettik...

Göçmen İşçi/Akademisyen dostumuz "Gönüllü Sürgün" adlı kitabında ve tüm yapıtlarında sürgünün nasıl yaratıcı yaşanacağının da örneklerini veriyordu

Gidici olan 2025'in son günlerinde endişe verici ve acı haberlerin sonu gelmiyor... Sürgünümüzün başından beri en yakın yoldaşlarımızdan biri olan, hattâ ondan da önce Türkiye'de Ant'ı yayınlarken Almanya'dan bize destek vermiş bulunan değerli akademisyen dostumuz Ergün Sönmez, yıllardır yeni eserler üretmesini engelleyen amansız hastalığının kurbanı olarak İsviçre'de yaşama veda etmiş bulunuyor.

Onun gibi sürgünümüzün başından beri Demokratik Direniş ve Info-Türk örgütlenmelerinde bizimle birlikte olmuş bulunan eşi Dr. Monique Sansonnens acılı haberi verdikten sonra Ergün'ün cenazesinin, ailesinin isteği üzerine Kürdistan toprağında sonsuzluğa uğurlanması için Türkiye'ye göndermeye çalıştıklarını bildirdi.

1936'da doğmuş olan yaşıtım Ergün Sönmez, tıpkı dört yıl önce kaybettiğimiz Soykırım Karşıtları Derneği kurucusu Ali Ertem dostumuz gibi, Almanya'ya "göçmen işçi" olarak gelip, yıllarca fabrika tezgahlarında işçi olarak çalışırken düşünsel planda kendini geliştirerek hem çıkıp geldiği ülkenin, hem de yaşadığı ülkenin sosyal ve siyasal mücadelelerinde aktif yer alan yoldaşlarımızdandı...

Ergün'le şahsen ilk kez, 1968'de, göçmenliğinin ikinci yılında, DİSK yöneticileriyle birlikte başlattığımız sosyalist bir günlük gazete çıkartma kampanyasına destek vermek için Ant Dergisi'ni ziyarete geldiğinde tanışmıştık. Almanya'dan gelir gelmez bu konuda önce İktisat Fakültesi'nden hocası olan Ant yazarı İdris Küçükömer'le görüşmüş, o da kendisini bizimle temasa koymuştu.

Ne yazık ki, o önemli sosyalist günlük gazete projesi, aynı zamanda parti kurucusu olan DİSK yöneticilerinin ısrarına rağmen, Çekoslovakya Olayları'ndan sonra TİP üst yönetiminde başlayan bölünmeden dolayı gerçekleşememişti.

Ergün'le ikinci kez, Türkiye'de değil, 12 Mart 1971 darbesinden sonra sürgüne çıktığımız ve illegal yaşadığımız bir dönemde Berlin'de bir araya gelecektik.

Demokratik Direniş Hareketi'ni örgütlemek için Belçika, Fransa ve İsveç'te ilk temasları kurduktan sonra 1971 yazında Batı Berlin'e geçmiştik. Hür Üniversite (FU)’de, önceki yıllarda Türk vatandaşlığından atılmasına karşı kampanya yürüttüğümüz Almanya Türk Öğrenciler Birliği (ATÖB) Başkanı Hakkı Keskin'i ziyarete gittiğimizde, bizleri şahsen tanımadığı ve benim Türkiye'de hapiste olduğuma dair söylentiler bulunduğu için, derhal görüşmekte tereddüt etmişti. Emin olmak için aynı öğrenci yurdunda kalan ve bizi şahsen tanıyan doktora öğrencisi Ergün Sönmez’i de odasına çağırmıştı. Ergün bizi gördüğünde heyecanla boynumuza sarılınca Hakkı da kimliğimizden emin olarak bizi sıcak şekilde ağırlamıştı.

Berlin'de kaldığımız dört ay boyunca Ergün, eşi Monique Sansonnens ve Türkiyeli arkadaşları mücadelemizle hep dayanışma içinde oldular. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idama mahkum edilmesi üzerine Batı'da daha etkin bir protesto kampanyası yürütmek için Paris'e geçmemizden sonra da Ergün ve Monique ile ilişkimiz hiç kesilmedi.

1974 yılında Brüksel'de İnfo-Türk'ün yayınını gerçekleştirecek bir kooperatif kurduğumuzda onun kurucuları arasında yer aldılar. Berlin'e tekrar yolumuz düştüğünde mutlaka görüştüğümüz gibi, kendileri de hem Paris'te, hem de Brüksel'de defalarca konuğumuz oldular.

Yarım yüzyılı aşkın bir süredir faşizme ve emperyalizme karşı mücadele, sosyalist örgütlenme, Kürt sorunu başta olmak üzere çeşitli sosyal ve siyasal konularda Almanca ve Türkçe 16 eser vermiş olan Ergün Sönmez'in kendi yaşam öyküsünü paylaştığı kitabı, Göçmen İşçi/Akademisyen: Gönüllü Sürgün adını taşıyor.

Kitabı yayınlayan Belge Yayınları'nın kurucusu Ragıp Zarakolu, 15 Ocak 2020'de Artı Gerçek'teki yazısında Ergün Sönmez'i şöyle tanıtıyordu:

"Dr. Ergün Sönmez, 1936 Diyarbakır/Ergani doğumlu. İlk ve ortaokulu Ergani’de, liseyi Diyarbakır’da okudu. 1957’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne girdi, aynı zamanda Yüksek Gazetecilik Enstitüsü’nde okudu. 1962-1964 yıllarında yedek subaylık görevinin bir buçuk yılını Kasımpaşa Piyalepaşa İlköğretim Okulu’nda yaptı. Burada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 4. ve 5. sınıflarda öğretmenlik yaptı. 1965’de İş Bankası’nda çalışmaya başladı. 1966’da Almanya’ya gitti, 4 yıl düz işçiliğin ardından Berlin’de 26 yıl öğretmenlik yaptı. Aynı dönemde Berlin Hür Üniversitesi’nde sosyoloji ve iktisat bilimi doktorasını 1979 yılında tamamladı. Sendikal faaliyetler yanında, sosyalist partilerde çalışma yürüttü. Aynı zamanda bir neyzen olan Ergün Sönmez halen eşi ve kızıyla birlikte İsviçre’de yaşıyor. Almanca ve Türkçe yayınlanmış birçok yapıtı var. Kolektif Emperyalizm ve Kolektif Emperyalizm ve Türkiye’nin Konumu adlı kitapları, yaşadığımız dünya durumunu ve Türkiye’nin bunun içindeki konumunu yorumlamaktadır."

Zarakolu, 13 Nisan 2021'de yine Artı Gerçek'te yayınlanan "Postam'da buluşmak" başlıklı yazısında da Ergün için şöyle diyor:

"En ağır koşullarda okuma derdiyle yollara düştü Ergün Sönmez. Lise için Diyarbakır’a, üniversite için İstanbul’a vardı. Çocukluğundan itibaren ayrımı, ayrımcılığı gördü. Öylece öğrendi Kürtlüğünü, sosyalist olduğunu. Türkçü bir akademisyen olma olanağını elinin tersi ile geri itti.

"Almanya’da işçi olmayı kabullendi, göçtü oralara. Hem çalıştı hem de doktorasını tamamladı. Hep sınıf mücadelesinin bir parçası oldu, kariyerizmden uzak bir görev insanı olarak. İşçi sınıfının, göçmenlerin çocukları için 28 yıl öğretmenlik yaptı, sendikal faaliyet yürüttü. Kaleme aldığı kitaplarıyla daha insancıl ve eşitlikçi bir dünya için çaba harcadı Ergün Sönmez. Kollektif Emperyalizmi, Türkiye’nin bunun içindeki konumunu, Kürt sorununu, göçmenliği irdeleyerek anlattı kitaplarında. Almanca yayınladığı bazı kitapları ise Türkçeye çevrilmeyi bekliyor."

Ergün kitabında anlatıyor:

"Türkiye'de ilk defa legal olarak kurulup çalışan Türkiye İşçi Partisi'ne 1965 yılında üye oldum. Partililerle kontağım, Prof. Dr. İdris Küçükömer, Doğan Özgüden, İnci Tuğsavul ve Hamburg'taki bazı TİP'li arkadaşlardı. İdris ile Doğan'ın her ikisi de hem partide hem de mesleki çalışmalarında Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin övüneceği şahsiyetlerdir."

İnci ve ben, Ergün Sönmez'in 2012'de yayımlanan Yakın Doğu'da Kadın ve 2015'te yayınlanan Kollektif Emperyalizm adlı kitaplarına sunuş yazmış olmaktan onur duyuyoruz.

Ergün'ün fırtınalı yaşamının en ilginç sayfalarından biri, 1962-1964 yıllarında yedek subay öğretmen olarak ders verdiği İstanbul Kasımpaşa Piyale Paşa İlköğretim Okulu'ndaki öğrencileri arasında, o sırada 10 yaşındaki Recep Tayyip Erdoğan'ın da bulunması... Bu yazının görselindeki fotoğraflardan birinde öğretmen Ergün ve öğrencisi Recep Tayyip birlikte görülüyor.

Ergün, anı kitabının sonundaki 10 sayfada, 2009 ve 2015 tarihlerinde Erdoğan'a yazdığı iki uzun mektuba da yer veriyordu.

2015 tarihli ikinci mektubunu şöyle bitiriyordu:

"Sıkça adlandırdığınız Yeni Bir Türkiye, ancak Osmanlı mirasından kalan tarihi ve coğrafyasında yaşayan tüm halkların Türkiyeli eşitliğinde, Türkiye’nin demokratik ve evrensel hukuk devletliğinde Türkiye tüm potansiyelini kullanarak halkının refahını sağlayan bir Türkiye oluşturulmasıyla mümkündür. Ne yazık ki, Türkiye’nin bu yakıcı gerçekleri görülmeyerek seçim sonrası gene alışılmış anlamsız savaş başlatıldı. Şimdi ister yeni seçimle tekrar tek başına iktidara gelmiş olun veya tek parti iktidarsızlığıyla koalisyona gidilsin, vurgulanan bu tarihsel sorunlar çözülmedikçe yalnız siz ve kurduğunuz parti kaybetmeyecek, Türkiye devamlı kaybedecektir."

Anılarının sonunda da şöyle diyordu:

"Öğretmeye çalışmaktan hiç vaz geçmedim. Öyle ki, ta ilkokulda 1,5 yıl öğrencim olan bugünkü Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı iki kez uyarmaya çalıştım. Türkiye'nin temel problemlerinin, özellikle Kürt probleminin çözümü için kendisine 2009'da ve 2015'te iki kez mektup yazdım. İki tane araştırma kitabımı bu mektuplarla beraber ilettim.

"Bugün Erdoğan, seçim kaybı korkusuyla tamamen derin devlete sarılmış durumdadır, hem de partisinin dağılmasına sebep olmuştur. Türkiye'nin problemleri ise maalesef daha da arttı ve 12 Eylül neo-faşizanlığı daha bir üst seviyeye ulaştı. Bu durum üzücü, ancak umutsuz değilim. Türkiye halkları, antifaşist birlik ve mücadelesiyle bu neofaşizmi yıkabilir. Mühim olan yaşamlarımızın hiçbir evresinde vazgeçmemektir."

Bunun üzerine sevgili Ergün'e şunu yazmıştım:

"Sürgünü yaratıcı ve kavgacı yaşayan sevgili dostum Ergün Sönmez, öğretmeye çalışmaktan hiç vaz geçme... Devletin zirvesine oturmuş eski öğrencin dinlememiş olsa da, özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde senin yazdıklarından alınacak çok dersler var..."

Yaratıcı sürgünümüz Ergün Sönmez'i kaybettik... - Resim : 1
2017: Ergün Sönmez ve Monique Sansonnens Brüksel’de İnci Tuğsavul, Doğan Özgüden ve Güneş Atölyeleri başkanı Iuccia Saponara ile…

Bugün aldığımız acı haber üzerine İnci de, ben de, sevgili eşi ve yoldaşı Monique'e ve her daim mensubu olmakla iftihar ettiği Kürt ulusuna başsağlığı dileklerimizi iletirken dostumuz ve yoldaşımız Ergün'e de "Yıldızlarla yarışmak için başladığın yeni uzun yolculuğunda şundan emin ol ki, tüm yaşamını hasrettiğin özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin tarihinde senin mücadelelerin ve eserlerin her daim kalıcı olacaktır... Güle güle sevgili dost..." diyoruz.