Fehim Işık
Artı Gerçek ve Artı TV’ye veda
Yaklaşık bir aydır Artı Gerçek’teki yazılarım ile Artı TV’deki programlarıma ara vermiştim. Birçok arkadaş haklı olarak nedenini soruyordu.
Özetle belirtmem gerekirse Erdoğan Türkiye’sinde demokrasi, barış ve özgürlük eksenli yayıncılık yapacak alternatif bir medyanın ihtiyaç olduğuna inandım ve önerildiğinde de gönül rahatlığı ile bu girişimin kurucularından, emektarlarından biri oldum. Bu nedenle, 12 Eylül’ün en debdebeli döneminde, 90’ların en zor koşullarında, işsiz güçsüz kalıp çocuklarımla birlikte açlıkla terbiye edilmek istendiğim 2000’lerin başında bile ayrılmayı hiçbir zaman düşünmediğim ülkemden ve Türkiye’den ayrıldım.
Görünen, görünmeyen, gönülü ya da profesyonel birçok arkadaşla birlikte emek verdiğimiz alternatif medya girişimimiz, gazeteciliği siyasetin bir parçası olarak gören benim için reddedilecek bir şey değildi. Tam da bu nedenle Türkiye’deki uğursuz gidişata demokrasi ve barış eksenli mücadelemizin bir parçası olacağına inandığım bu adım ile karşı çıkmanın, kendi açımdan bir görev olduğuna da inanıyordum. Tereddüt etmedim. İnandıklarımın gereğini yerine getirdim. Çünkü benim için gazetecilik, birçok kez yazdığım gibi sadece bir meslek değil, aynı zamanda özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesinin, özcesi siyasal mücadelenin bir parçasıydı.
Elbet Artı Gerçek ve Artı TV, o kadar kolay ortaya çıkmadı. Kuruluşunda yer aldığım ilk kurum değildi ancak tamamen yabancısı olduğum bir ülkede, yurt dışında, göçmenlikte kuruluşuna katıldığım ilk kurumdu. Bu nedenle zorlukları da vardı. Bu zorluğu kolaylaştıran en önemli etken bize gönüllü destek veren dostlarımız, meslektaşlarımız oldu. Onlar olmasaydı bu yükün altından kalkmak o kadar kolay olmayacaktı. İyi ki dostlarımız vardı, iyi ki gazeteciliği mücadelenin bir parçası olarak gören meslektaşlarımız vardı ve iyi ki kapısını çaldığımız her bir dost, her bir meslektaşımız bize sadece destek vermekle kalmadı, yüreğini de açtı. Salt yüreğini değil kesesini de açan çok sayıda insanımız oldu. Bu vesileyle her birine bir kez daha gönülden teşekkür ediyorum.
Hiçbir şey ebedi değil. Nihayetinde ben de iyisiyle kötüsüyle bugüne kadar geldim. Sınırımın bu kadar olacağını görünce de ayrılma kararı aldım. Bu benim tercihim. Bir kırgınlık veya kızgınlığın ürünü değil.
Şu bir gerçek: Ülkeyi faşizan baskılarla yöneten acımasız, hukuksuz, zorba tek adam yönetimine karşın, biliyorum ki ancak bizler birlikte olunca başarırız. Doğrudur, hiçbir zaman egemenlerin gemisinde olmadık, olmayız da. Özgür günlere ise şiarı ‘ya hep beraber ya hiç birimiz’ olan insanlar olarak inanıyorum ki ancak hep birlikte varabiliriz. Bunu da hiç kuşkunuz olmasın başaracağız.
Bu son yazımla birlikte dostluk ilişkilerim baki olmakla birlikte bundan böyle Artı Gerçek ve Artı TV’de olmayacağımı, okura ve izleyiciye saygının bir gereği olarak belirtmek istiyorum.
Gönlüm bir an önce ülkeme dönmekten yana. Koşulları oluşur mu bilmem. Umarım kısa sürede son birkaç yılın binlerce zorunlu sürgününün yanı sıra tüm eski sürgünlerle, tüm mücadele arkadaşlarımızla birlikte ülkemize özgürce dönebilme koşulları oluşur.
Bu umudu yaşama geçirmek elbet o kadar kolay olmayacak. O zaman esas olan şu: Her birimiz daha fazla mücadele edeceğiz. Çünkü kimse bize bir şey bahşetmeyecek. Umudumuzu gerçekleştirecek olan bizzat kendi mücadelemiz olacak.
Şunu da belirterek bitireyim.
Gazeteciliği bırakmıyorum. Başka mecralarda özgür basının bir neferi olarak mücadeleyi sürdürmeye, habercilik yapmaya devam edeceğim. Ancak bu aşamadan sonra gazeteciliğimi de haberciliğimi de yorumculuğumu da olanaklarım ölçüsünde ağırlıkla Kürtçe yaparak sürdürmek niyetindeyim. Elbet Türkçeye de kapalı olmayacağım.
Bir kusurum olduysa, birilerinin gönlünü kırdıysam affola...