Mustafa Sağlamer

Mustafa Sağlamer

Bu Cumhurbaşkanı'nın vasıfları peygamberden kat kat üstün

En uzun günün akşamında uzun paslar kısa pasların karşısında yetersiz kalınca, damadın ve İBB grup başkanvekilinin takımları avantajlı duruma geçti.

Cumhurbaşkanı aslında sevilmeyecek adam değil. 

Neden mi?

Bir kere seçimle geldi mi?

Geldi.

Seksen bin lira gibi mütevazı bir maaşa talim etti mi?

Etti.

Üstelik bunun yetmişiki bin lirasını hayır kurumlarına bağışladı mı?

Bağışladı.

Nobel Barış Ödülü'nü ona vermeyip de kime vereceksiniz?

Ama durun. Bakalım o kabul edecek mi bu ödülü?

Nitekim etmedi de.

Gerekçesini de şöyle dile getirdi:

"Her yerde savaş varken ne yüzle barış ödülü veriyorlar? İşte bu yüzden şöyle düşünüyorum; bunu ben reddedeyim, başkası alsın. Bence dünyanın bütün halkları bir araya gelmeli ve barış için, umut için ‘savaşa hayır’ demeli. Dünyada askeri harcamalar için dakikada 2 milyon dolar gidiyor. Üstelik bu, fakirlerin sırtından kazanılan para." 

Adam sanki cumhurbaşkanı değil, peygamber...

***

Galatasaray'ın Rizespor maçından sonra Artı Gerçek'teki yazımda, "Keşke Muslera sakatlanacağına Galatasaray küme düşseydi" dememe sarı-kırmızılılar pek içerlemiş. 

Gelen mesajların çoğunda, "Tamam, Muslera canımız-ciğerimiz ama o kadar da uzun boylu değil" eleştirisi yapılmış.

Af buyrunuz, katılmıyorum.

Bakın neden:

Az önce Hazreti İsa'dan da üstün vasıflarının sadece bir kısmını aktardığım ve aşağıdaki fotoğrafta, devletin tepesindeyken bile kalmaya devam ettiği tek göz evinin önünde gördüğünüz Uruguay eski Cumhurbaşkanı Jose Alberto Mujica Cordano, Muslera'nın örnek almaya çalıştığı vatandaşı. Böylesine üstün nitelikli bir kişiyi rol model kabul eden Galatasaray kalecisinin bir anda devredışı kalmasına gönlünüz razı olabilir mi?..

***

Fatih Terim'in Rize'deki hatası, düşme hattındaki rakibinin karşısına hazırlıksız çıkmasıydı. Antep maçında bunu tekrarlamamalıydı. Rakip takım 17'nci dakikadaki ilk korner sonucu öne geçince, baştaki tutukluğunu attı ve "Arkadaş, benim başım kel mi; ben neden üç puan almayayım" diye açıldıkça açıldı. İyi, güzel. Açık futbol elbette göze hoş geliyor ama karşındaki de zurna değil be kardeşim. 

Dakika 36, Falcao: 1-1. Ve dakika 40, Seri'nin fevkalbeşer pasını enfes bir çalımla gole çeviren Belhanda'nın golüyle Galatasaray 2-1 öne geçiyor ve devre böyle sona eriyor...

***

İkinci yarının 10'uncu dakikasında Ahmet'in atılmasıyla 10 kişi kalan Galatasaray'dan ne beklersiniz? Skorun üstüne yatmak. Ama yanıldınız. Meğer Ahmet fazlalıkmış. Feguli 69'da "Ben buradayım" dedi: 3-1...

***

İşte o dediğiniz şimdi oldu. 72'de Belhanda çıktı, Selçuk girdi. Yani Fatih Terim, "Fark 1'e de inse, bu maçı alırız" dedi...

Dakika 78'de durum 3-2 oluyor. Son dakikada konuk takım, Fatih beylerin tuhaf değişiklikleri sonucu beraberliği yakalıyorsa da, var hakemleri, gol ortası öncesinde faul yapıldığı gerekçesiyle hakemi uyarınca gol iptal ediliyor...

Ve dakika 104. Antep kazandığı penaltıyı gole çeviriyor, Galatasaray da şampiyonluktan bir adım daha uzaklaşıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa Sağlamer Arşivi