Birlikte son mesaimizin üzerinden neredeyse on yıl geçti.
Ama dostluğumuz aralıksız sürdü.
İki televizyon kanalında amirim pozisyonunda bulunmasına rağmen, yaşça büyük olduğumu hiç unutmadı.
Asla "Şunu şöyle yap" demedi; "Mustafa abi, şöyle yapsak güzel olur, ne dersin" tarzı zarif üslubu tercih etti...
Tanıştığımız ilk işyerinde, patron katının aleyhimdeki haksız girişimine verdiği karşılık, dünyada örneği görülmemiş bir davranıştı. Ne olduğunu sormayın, çünkü yazmakta olduğum bir kitabın şah paragraflarında söz edeceğim bu olaydan...
***
Yılmaz Özdil, atv Haber'in genel yayın yönetmeniyken, ellili yaşlarımın başında başıma öyle bir iş açtı ki, reyting canavarı olup çıktım. O güne kadar hep mutfakta çalışmıştım. Kameranın objektifine bakmayı bile bilmezken, onun zoruyla sunuculuğunu yaptığım "Şehir Efsaneleri"ne imza attık. Bir yandan eğlenirken bir yandan da çeşitli konularda bilgi edinmeyi seyirci pek sevmişti...
***
Ardından, Doğan Grubu'nun yerlerde sürünen Star Tv'sinde de aynı iştahla çalıştık. Her biri ayrı bir değer olan arkadaşlarımızla, aylar ve yıllar değil, sadece günler içinde zirveyi yakaladık...
Pazartesi günü, İzmir'deki bir hastanede operasyon geçiren ablamın refakatçisiyken telefonum çaldı. Arayan, Özdil'le ortak arkadaşımız Nuray Sınanmış'tı. "Hemen Tele 1'i aç" deyip kapattı. Hastane odasındaki alıcıda bu kanal ayarlı olmadığından telefonumdan buldum. Ve o anda başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Önce Uğur Dündar'ın kriz geçirdiğini sandım. Özdil hakkında söyledikleri inanılır gibi değildi...
İlerleyen dakikalarda, kızgınlığının nedeninin, Özdil'in bir tweet'i olduğunu anladım.
Program bitiminde Artı TV'den mesaj geldi. Tarafların ikisiyle de ve olaya neden olan kanalda çalışmış bir kişi olarak sabah erken saatte canlı bağlanmayı önerdiler. Ben de sadece tanık gösterebileceğim konuları dile getirebileceğimi, buna karşılık kanaat açıklamamın mümkün olmadığını söyledim. Ve öyle de yaptım...
***
Ancak hiç kuşkum yok ki, Yılmaz Özdil, kendisiyle ilgili kanaatte bulunmamı hoşgörüyle karşılayacaktır:
Benim bildiğim Yılmaz Özdil, bu kadar ağır sözleri unutmak için açık bir özür bekler...