Mustafa Sağlamer

Mustafa Sağlamer

Kongrenin perde arkası

GS mi yoksa FT mi kazandı?

"Avrupa Avrupa duy sesimizi..."

Oy sayım masasını kuşbakışı gören balkondaki Burak Elmas destekçileri, adaylarının sondan üçüncü, yani 28'inci sandıkta ilk kez öne geçmesiyle tezahürata başladı. 

Gerek muhabirlik gerek kaç kez oy verdiğimi hatırlayamadığım 32 yıllık kulüp üyeliğim süresince, böyle bir sahneyle ilk kez karşılaşıyordum. 
Peki, önceki seçimlerde oyları artanın destekçileri, alçak tonda ve kısa süreli alkışlarla memnuniyetlerini ifade ederken, bu kez iş neden tribün amigoluğuna dönüşmüştü? 

Üstelik "Tevfik Fikret" gibi saygın bir şahsiyetin adını taşıyan salonda?.. 

Tamam, sandık numarası arttıkça kulübe daha yakın tarihte üye olan ve haliyle daha genç üyelerin yoğunlaştığı bir gerçekti ve oylarını, yaşlarına yakın olan adaya vermeleri mantıklı görünüyordu. 

İyi ama, bu gençlerin büyük çoğunluğu da Galatasaray Lisesi mezunlarıydı. Yani Fikret'in fikirleriyle, şiirleriyle yoğrulmuşlardı. 

O halde?.

Bu hafifmeşrep eylemin bence tek nedeni vardı:

Fatih Terim... 

Seçim öncesi demeçlere dikkat edin, net olarak "Terim'le çalışacağız" diyen tek kişi İbrahim Özdemir'di. Böyle bir açıklama yapmıştı çünkü başka sermayesi yoktu...

Oysa yeni başkan çok daha kurnaz davranmıştı. Camiada pek de iyi sıfatlarla anılmayan Faruk Süren'in damadı Burak Elmas, yönetim kuruluna Rezan Epözdemir'i alarak, Fatih Terim'i alternatifsiz görenlere kesin mesajı vermişti. 

Epözdemir, adını ilk kez, Cem Gariboğlu tarafından hunharca katledilen Münevver'in ailesi Karabulutlar'ın avukatı olarak duyurmuştu ama "İmparatore"nin de avukatıydı...

* * *

Galatasaray'dan önce çalıştırdığı takımları küme düşürmekle nam salan Fatih Terim, koskoca Galatasaray'da neden bu kadar etkiliydi? 

Dördü üstüste gelen şampiyonluklar ve UEFA Kupası mıydı, kimilerince yıllardır vazgeçilemez oluşunun nedeni?.. 

Gelin, çeyrek asır öncesine dönelim. 

Yani, öncesinde ve sonrasında, Türkiye'de öylesi bir futbolcu izlemediğimiz Hagi'nin transfer edildiği 1996 yılına gidelim. 

1 dolar bugünkü parayla ne kadardı dersiniz? Yüz dokuz kuruş mu? 

Liranın bol sıfırlı dönemi olduğu için, doğrusu içinden çıkamadım. 

Hadi biraz daha yakın tarihe bakalım: mesela 2013'e.

Yani Schneider'li, Drogba'lı yıla. 

Doların kaç kuruş olduğunu hatırlayanınız var mı? 

Ben söyleyeyim: 
Yıl ortalaması yüz yetmiş dokuz kuruş... 

Yani Terim'i uçuran o günler artık hayal olmuş. 

Eee? Avrupa'ya sesinizi nasıl duyuracaksınız? 

Yıllardır menecerlerin elinde oyuncak olmuş, altyapıyı da ihmal etmişsiniz. 

Üstelik çatınız akıyor, çatınız. 

Balçığa saplanıp sakatlanmayan futbolcunuz kalmadı... 

* * *

Lafı uzatmaya gerek yok. 

Gücünüz anca üçüncü sınıf yabancı transferine yeteceğinden, sesinizi en fazla annenizin liginde duyurabilirsiniz. 

Sonuçta Galatasaray kaybeder, İmparatore bir 300 milyon daha kazanır. 

Müflis tüccar kayınpeder desteğindeki Elmas çocuk da ilk kongreye kadar zor dayanır...


Kapak Foto: Soldan sağa: Terim, Süren ve damat Elmas

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa Sağlamer Arşivi