Birincisi 45'inci dakikada geldi.
"Son of a bitch" dese hakem anlar ve kırmızı kartı alnının çatına yapıştırırdı.
Ama ingilizce yediremeyeceğini bildiğinden, kararını beğenmediği Portekizli'ye "O..... çocuğu" demeyi tercih edince paçayı kurtardı...
İkinci küfürden, ağzından çıkanı hakem "sektör" anladığı için yırttı...
Arada anlayamadığım ve belki kameranın zum yapmadığı zamanlardaki küfürleri yok sayalım.
Ama finaldeki "aq" o kadar barizdi ki, tansiyonum fırladı, kıpkırmızı kesildim.
Böyle seviyesiz bir şahsı ne hakla kaptan yaparsınız yahu...
"Bunca küfür cezasız kalmaz" diye düşünüyorsanız, yanılırsınız.
Kim verecek cezayı?
Sedat Peker'in "Beşli Çete" diye nitelediği suç örgütünün ayaklarından biri olan Nihat beyler yönetimi mi?..
***
Kılavuz diye başlarına kargayı diktiğiniz garibim gurbetçilerden ne beklersiniz?
Asena Özkan'ın deyimiyle "tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ve tek forvet"le başlamadan bitirirsiniz işte böyle...
***
Çocuk kendi dilinde "Beyl" diye telaffuz ediliyor ya.
Maçın genelinde gerçekten Beyl'di.
Ama ilk ve son gollerdeki asistleri nedeniyle yaptığı, adının yazılışı gibi, "Bale"ydi...
Türkiye milli takımının en iyisi de bence Uğurcan'dı.
Kalede vasat biri olsa, fark beşe kadar çıkabilirdi...
Bale'in kaçırdığı penaltı da fıkraya benziyordu.
Kalede Trabzonsporlu Uğurcan.
Dakika, Trabzonspor'un uğurlu 61'i...
***
İlk golden sonra spiker, Ramsey, Ramsey diye bağırınca, rte'nin süper zeka çocuklarına burs veren gömlekçi Remzi de şeref tribününe geldi sandım.
Meğer golü atan Galli'nin adı da Ramsey'miş..
Hadi bunu yanlış anladım, spikerin kabahati yok.
Peki "Azerbaycanlı kardeşlerimiz de bizi destekliyor" ne demek oluyor?
Yani dedemiz Galli Mustafa kanalıyla çeyrek kan Galli'yiz diye biz düşmanın mıyız?
Teessüf ederim Levent Özçelik...