Bindiğimiz ‘alamet’le gittiğimiz ‘kıyamet’, ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle üçüncü sınıf bir Ortadoğu diktatörlüğüne doğru çıkılan yolculuktur.
İçişleri Bakanı Soylu tek başına değil, bir devlet olma anlayışını temsil ediyor. Tek kurtuluş demokratik ve örgütlü bir direnişi hayatın her alanına yaymak.
Suruç’ta yaşananlar Türkiye’deki adaletsizliği, hukuksuzluğu gözler önüne serdi. Eğer seçimleri kazanırsa ‘Erdoğan adaleti’ bütün ülkeyi teslim alacak.
Erdoğan ‘seçim oyunu’nu Kürtler üzerinden oynuyor. Kandil, Menbiç, derken ‘Beyaz Toros’ların sürücüsü de, kahyası da AKP saflarında boy gösteriyor.
24 Haziran seçimlerinde Erdoğan Türkiye’yi üç ana eksende bölüp hepsinde yüzde 65-70’i bulan en büyük parçayı arkasına almayı planladı. Ama tabiri caizse bu kez toplum bu planı ‘yemedi’.
Seçime 12 gün kala Cumhur İttifakı dağılmış durumda. Millet İttifakı’nın adayları atakta. Seçimin kilit partisi HDP ise çok yaratıcı bir kampanyaya imza atıyor.
Miting meydanlarında buzdolabı satışıyla övünmek refah getirmez. Hele o buzdolaplarından biri 10 yaşındaki çocuğun kanlı tabutu oluyorsa…
Yandaş medya iktidar sahiplerinin her söylediği söze doğru mu, yanlış mı, demeden sadece ayna tutuyor, hem de dev aynası. Böylece söylenen her yalana ortak oluyor.
Bu sadece İslamcı gazeteciliğin değil, İslamcı Cumhurbaşkanlığının, politikacılığın, diplomatlığın, bürokratlığın da çöküşünün öyküsüdür.
İçişleri Bakanı ‘Huzur battı mı size’ diye soruyor ancak YSK yeteri kadar ‘huzurlu’ bulmamış olacak ki HDP oylarının çoğunlukta olduğu sandıkları taşıma kararı verdi.
Erken seçim kararı aldıktan sonra Erdoğan’da büyük bir düşüş başladı. Muhaliflerine kurduğu bütün tuzaklara kendi düştü. Son olarak dolar karşısında ağır kaybetti.
Aslında şimdi önemli olan kritik bir seçeneğe karşılık bulmak; ya diktatörlük ya demokrasi! Yoksa arkası 'yaylalar, yaylalar'.
Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP attığı her adımla Erdoğan’ı zora sokuyor. ‘Anahtar parti’ konumu kazanan HDP’nin önünde ise çok geniş bir siyaset alanı var.
Erdoğan, erken seçim kararını açıkladığı 18 Nisan’dan bugüne gündem belirleme inisiyatifini ve psikolojik üstünlüğü tümüyle yitirdi, ‘TAMAM’ ağır darbe vurdu.
Açlıkla cezalandırılan ve sonunda kendisini yiyerek öldüren Erysikhton, günümüz Türkiye’sinde ülkeyi yönetmeye heveslenseydi ne ‘milat’a doyardı ne de seçime.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Artı TV'de Fehim Işık'ın sunduğu Gündem Özel'de Celal Başlangıç, Ragıp Duran, Armağan Kargılı, Ergun Babahan ve Koray Düzgören'in sorularını yanıtladı.
Referandumdan bu yana Erdoğan ne dediyse tam tersini yaptı. 24 Haziran’da ‘seçimli diktatörlük’le, demokratik parlamenter sistem arasında bir tercih yapılacak.
Süper erken seçim sürecine girildiğinden bu yana Erdoğan muhalefetten gol yiyor. Hele CHP’nin yaptığı müthiş hamle Erdoğan’ı en az 24 saatlik suskunluğa gömdü.
Leros’a yılda 50 bine yakın turist geliyor. Bunun en az yarısı Türkiye’den. Ancak bu yıl ada turizmcileri TL’nin Euro karşısında kar gibi erimesinden çok endişeli.
Ege’de gerilim arttıkça umudunu turizme bağlamış adalıların kaygıları da artıyor. Tam dört tane savaş müzesi olan Leros Adası’nda da aynı kaygı egemen.
Televizyonlar, gazeteler kafadan ve göbekten Saray’a bağlanmış, gerçek sahibinin gizlendiği ‘emanetçi medya patronu’ düzeni kurulmuştur.
Ama sonunda ana muhalefet partisi lideri ‘FETÖ’nün bir numaralı siyasi ayağı’nın kim olduğunu buldu. Bir de seçimlerde patlatacak tahta sandık bulursa mesele kalmaz!
İktidar sahipleri; o kadar gözaltına, tutuklamaya, verilen ağır hapis cezalarına karşın HDP’nin hala ayakta durmasının nedenlerini bir türlü bulamıyorlar ve bu yüzden çok kızıyorlar.
Celal Başlangıç'ın sunduğu Artı Gerçek programında Artı Gerçek yazarları 2018 Newrozu'nu, Afrin harekatının iç politikaya etkilerini ve Türkiye, ABD, Rusya ilişkilerini değerlendiriyorlar.
Kenan Evren’den Recep Tayyip Erdoğan’a değişen çok şey var! Eskiden Evren’i alkışlama genelgesi çıkartılırdı, artık Erdoğan’ı alkışlama genelgesine bile ihtiyaç yok.
Bugünlerde İslam’da ‘güncelleme’ tartışmalarına takılırken 12 Eylül’ün ‘güncellenmiş hali’ni gözden kaçırmayalım.
16 Nisan Referandumunu dolandırıcılara kaptırdığını itiraf eden Kılıçdaroğlu şimdi de gelecek seçimleri kurtarmak için yine dolandırıcılarla işbirliği yapıyor.
AKP iktidarındaki Türkiye’nin; içine yüzlerce küçük kapalı cezaevi kurulmuş koskocaman bir 'yarı açık' cezaevine çevrildiği artık dünyadan gizlenemiyor.
Çözüm sürecini bitiren, bugün de yaşadığımız bu kanlı sürecin başlangıç noktası olan Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi olayı 'faili meçhul' kaldı.
Bütün hamleleri boşa çıkan Erdoğan sansasyonel bir ‘başarı’ öyküsüyle kısa yoldan seçim kazanmanın yöntemlerini deniyor. Aynen Öcalan olayındaki Ecevit gibi…
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.