AKP iktidarıyla ‘şehit’ ve ‘terörist’ yarıştıran CHP yönetimi her ‘muhalif’ hamlesinde Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürüyor.
AKP, 16 Nisan referandumunda çalınan minarenin kılıfını hazırlıyor. Önümüzdeki seçimlerin sonuçlarını ‘şehitler’, ‘teröristler’ ve yaşıyor görünen ölmüş aile büyükleri belirleyecek.
‘Yerli ve milli medya’ AKP iktidarının ‘beklenti’lerini yerine getirmek için halka yalan söylüyor. Bu yüzden de dünyanın bildiğini Türkiye’nin ‘yerli ve milli ahalisi’ bilmiyor.
Anlaşıldı ki bu ‘Osmanlı tokadı’ da yerli ve milli ahaliyi afyonlamak için kullanılan bir malzemeymiş. Sınır ötesine geçince ‘Osmanlı tokalaşması’na dönüşüveriyor.
Tükenmez dergisinin yayın yönetmeni ve 78’liler Girişimi’nin sözcüsü Celalettin Can’ı gözaltına alarak onu korkutacağını, sindireceğini sananlar fena halde yanılıyor.
HDP yaptığı kurultayla AKP iktidarının saldırılarına tokat gibi yanıt verdi. AKP’nin ‘Kürt sorunu’nun neresinde durduğunu anlamak için Celalettin Can’a bakmak yeterli.
‘Afrin’e büyük yürüyüş’ haberini görünce Reis ve avanesi, savaş seviciler, köşesini Genelkurmay karargahı gibi kullananlar yola çıktı zannetmiştim. Meğer öyle değilmiş...
CHP’nin muhalefet yapmayacağı anlaşıldıktan sonra HDP Türkiye’nin muhalefet partisi olmak zorunda. Resmen seçilmese bile Demirtaş bu hareketin manevi lideri olarak yol gösterici olacaktır.
Son CHP kurultayı da göstermiştir ki, bu partinin AKP iktidarına karşı tek başına bir set çekme gücü yoktur. CHP ana muhalefet işlevini ancak kitleler arkasından iterse yerine getirebilir.
‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ diyen hekimlerin başına gelenler de gösterdi ki, aslında AKP de bir sorun, hem de insanlık sorunu.
Suruç katliamından Afrin’e saldırıya, 2015’ten 2018’e dek yaşanan süreç çok net gösteriyor ki, Erdoğan’ın iktidarda kalabilmek için daha çok kana, gözyaşına ihtiyacı var.
Başbakan, medyadan ‘Afrin operasyonunun DEAŞ’a da yönelik olduğunun ön plana çıkarılmasını’ istedi. Bir beklentisi daha var; ‘PYD’nin moralini yükseltecek haberler yapılmaması...
Sinemalarında ABD basın ve özgürlük tarihinden önemli bir kesiti anlatan The Post filminin oynadığı ülkenin iktidarı 'OHAL’e devam' diyor, Türkiye özgürlüklerde en alt kümeye düşüyor…
Türkiye-Almanya Kültür Forumu, 20 Ocak'ta Hrant Dink anıyor, 21 Ocak'ta ise Selahhattin Demirtaş'ın kitabı 'Seher'i okuyor.
Canan Kaftancıoğlu’nun CHP İstanbul İl Başkanı seçilmesi sadece AKP’lileri değil, CHP’li görünen kripto AKP’lileri de, sahte solcuları da, ‘ulusolcuları’ da telaşa düşürdü
Her türlü yalanı sonuna kadar yazabilme, Reis’e biat etmeyen herkesi karalama, aşağılama, sonuna kadar haysiyet cellatlığı yapma özgürlüğü olan 'Çalışan Saray Tellalları'nı Erdoğan kutladı.
O faşizmin zindanlarında ‘uçurtmalar gibi zulmün göğünde uçuşan, sahibinden başkasının asla giyemeyeceği rengarenk küfürler etmenin’ ustası olmuştur. Boşuna yeltenmeyin.
Erdoğan ile Macron insan hakları konusunda laf cambazlıkları yaparken ekranda Süleyman ile François'i, Erim'le Pompidou'yu görür gibi oldum.
Yeni yılın ilk mesai günü dört haber sitesine erişim engeli konuldu. Ancak yasakları aşmak mümkün. Evler, işyerleri; bir gazete merkezi, bir televizyon stüdyosu olmalı.
Bu ülkede sadece bir gün içerisinde, örneğin dün, yani 28 Aralık 2017’de yaşananlara bakınca insan sormadan edemiyor; bir güne onca zulmü ne ara sığdırdınız?
AKP iktidarı son çıkardığı kararnameyle Hitler’in ‘Uzun Bıçaklar Gecesi’ne de Kürt isyanları/soykırımları sırasında tek parti diktatörlüğünün demir yumruğuna da rahmet okuttu.
‘Yandaş’ da olsa medya denilebilmesi için yayınlarının gazeteyi ve televizyonu andırması gerekiyor. Saray’ın borazanı gazete ve TV’leri yönetenler gazeteci taklidi yapmaktan bile vazgeçmiş.
‘Şüpheli ölüm’lerde cenaze nakil aracı ve taziye yeri verilmemesi 12 Eylül’ün faşist generallerinin bile aklına gelmemişti.
HDP'li Osman Baydemir'in Meclis konuşmasında sarfettiği bir sözcük büyük tartışmalara yol açtı. Kürdistan nedir? Nerededir?
Resmi görüşün ‘Kürt yoktur’ tezi çoktan çöktü, artık Kürde ‘Kürt’ de denilebiliyor. Şimdi yeni tartışma konumuz yasaklı ‘Kürdistan’ sözcüğü.
AKP tedbirini baştan almış. Çıkardığı OHAL kararnameleri hayali ihracatla elde edilen haksız vergi iadelerinin, alınan rüşvetlerin yeniden yargı konusu olmasını engelleyecek.
Emperyalist Reza’nın el konan malları arasında ‘Dayım’ adlı yarış atı da var. Aylık masrafı 30 bin lira. Yani bir at ayda 30 bin lira yiyorsa bir bakanın Reza’nın önüne yatma bedeli nedir?
Erdoğan öyle bir konuşma yaptı ki, herkes ‘kimi kastediyor’ diye birbirine sormaya başladı. Ama aynı gün başka bir konuşmayla bir araya getirince ortaya öyle bir tablo çıktı ki...
Sevgili Ahmet Ümit geçenlerde bir söyleşide 'Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?' demişti. Yazının başlığı Ümit’in o sözünün ülkeye uyarlanmış halidir.
Bütün dünya Kobane’de IŞİD’e karşı Kürtlerin zaferine tanıklık etti. Şimdi Erdoğan bu gerçeği “DEAŞ balonunu ilk biz söndürdük” diyerek kendine mal etmeye çalışıyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.