Celal Başlangıç
Kahrolsun Reza emperyalizmi ve yerli işbirlikçileri!
AKP iktidarına darbe üzerine darbe yapılıyor.
Bu darbeleri "bana kaderimin bir oyunu bu" sanma, bütün bu darbeler emperyalizmin oyunu!
Bu emperyalizmin giremeyeceği kılık yoktur.
Bir Panama Belgeleri olurlar, bir bakmışsınız Vergi Cennetleri kılığında üzerinize gelirler.
O da yetmez Reza Zarrab emperyalizmi olarak yakanıza yapışırlar.
Haçlılar halt etmiş yanlarında.
Önce Panama belgelerinde ortaya çıktı, sonradan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan Azeri kökenli iş insanı Mansimov’un neredeyse üzerine de para ödeyerek Erdoğan ailesine 25 milyon dolar değerinde bir "gemicik" hediye ettiği...
Ardından ikinci darbe Man Adası’ndan geldi.
Bu darbe de emperyalizmin bir oyunuydu elbette!
Daha kısa bir süre önce "Dolarlarınızı TL’ye çevirin" diyen Erdoğan’ın oğlu, kardeşi, eniştesi, dünürü maaile vergi kaçırma ve kara para aklama cenneti olan Man Adası’nda kurulu bir şirkete milyonlarca dolar göndermişlerdi.
AKP henüz bu "darbe"nin şaşkınlığını üzerinden atamadan, ABD’de Zarrab davası başladı.
Erdoğan’ın bakanlarının, banka genel müdürlerinin aldığı rüşvetler, eşi Emine’nin başında olduğu dernekle, oğlu Bilal’in kurduğu vakfa yapılan milyonlarca dolarlık bağışlar ortaya saçıldı.
İşin ilginci Zarrab da aynen Erdoğan ailesine milyonlarca dolar değerinde gemi hediye eden Mansimov gibi "sonradan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan" bir kişiydi.
Demek ki emperyalizm dünyada yeni bir oyun geliştirmişti.
Önce T.C. yurttaşı oluyorlar sonra Erdoğan’ın bakanlarına, genel müdürlerine rüşvet veriyorlar, eşinin, oğlunun kurduğu vakıflara, derneklere, şirketlere bağış yapıyorlar, milyonlarca dolar değerinde "gemicik" hediye ediyorlar.
Ya da rüşvet verecek, aile yakınlarının kuruluşlarına bağış yapacak, şirketlerine "gemicik" hediye edecek emperyalizmin maşası yabancı iş insanları önce T.C. yurttaşı oluyor, sonra da rüşvetleri, bağışları, hediyeleri zorla kabul ettiriyorlar.
Aslında bu AKP iktidarının emperyalizme karşı aldığı en büyük tedbirdi; T.C. yurttaşı olmayandan rüşvet, bağış, "hediye gemicik" kabul edilmiyor. Önce T.C. yurttaşı yapılır sonra rüşvet ve bağış alınıyordu.
Ama yeterli olmadı.
Elbette alınacak başka tedbirler de var. Erdoğan geçenlerde açıkladı:
"Bazı haberler, sinyaller alıyorum. Bazı işadamlarının varlıklarını yurt dışına kaçırma gibi gayretlerin olduğunu duyuyorum. Buradan sesleniyorum, önce kabinemize sesleniyorum, bunların hiçbirine çıkış için asla izin vermemelisiniz. Çünkü bu adımlar ihanet-i vataniyedir. Bu ülkede kazanıp bu kazançları yurt dışına kaçırmak isteyenlere biz iyi gözle bakmayız."
İşte emperyalizmin bu oyununa karşı alınacak başka önlemler de var.
AKP, saraydan bir OHAL kararnamesi çıkartır, "Yurt dışına varlıkların çıkarılması yasaklanmıştır" der, altına da ekler:
"Burak, Mustafa, Ziya, bacanak ve bazı ahbap çavuşlar hariç..."
Gördüğünüz gibi emperyalizme karşı her türlü tedbir alınıyor.
Emperyalizmin oyununa karşı alınacak her tedbirin mutlaka bir açıklaması var.
AKP’nin üzerine Haçlı orduları gibi gelen emperyalizme karşı örneğin Erdoğan sadece kendinin değil, oğlunun, kardeşinin, bacanağının, eniştesinin de bedenini siper edip tarihi bir nutuk atabilir:
"Ben size niye ‘dolar bozdurun’ diyordum. Şimdi anladığınız değil mi? Çünkü Burak’ın, Mustafa’nın, Ziya’nın elinde çok Türk parası birikmişti. Emperyalizmin dolarını elinden alıp bunu serhat boylarına gönderecektik. Ayrıca Türk lirası olarak gönderseydik Türkiye’nin itibarı sarsılmaz mıydı? Elbette sarsılırdı. Biz Türkiye’nin itibarını korumak için bin yüz odalı saraylar yaptırmış bir ırkın ahvadıyız. Yani emperyalizmin cennetlerinden biri Man Adası’na 15 milyon doları TL olarak gönderip itibarımızı yerle bir edecektik? Gördüğünüz gibi her şey dünyanın parlayan yıldızı Türkiye için."
AKP kulislerinden gelen bilgilere göre emperyalizme karşı parti kurmayları başka bir savunma hattı geliştiriyorlarmış. Önümüzdeki günlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan şöyle bir demeç gelirse hiç şaşırmayın:
"Neymiş, Erdoğan’ın oğlu, eniştesi, kardeşi, bacanağı Man Adası’nda şirket kurmuşlar vergi kaçırmak, kara para aklamak için... Külliyen yalan. Liderimiz Erdoğan’ın yakınları Türkiye’de üniversiteye türbanla girmek yasak olduğu için yurtdışına gidip şirket kurmak zorunda bırakılmışlardı. Ama onlar Allah’ın ne sevgili kullarıdır ki... Şirket kurdukları yer meğer bir cennetmiş. Gerçi vergi cennetiymiş ama cennet cennettir. Allah’ın cennetine sıfat biçilmez."
Elbette Erdoğan’ın bakanlarının, genel müdürlerinin Reza’dan aldığı rüşvete karşı yapılacak başka savunmalar da geliştiriliyor AKP iktidarı tarafından.
Yani yarın öbür gün AKP iktidarı sözcüsü Bekir Bozdağ şöyle bir demeç patlasırsa pek de yakışır:
"Sonunda Reza’nın bütün malları gibi yarış atı Dayım’a da el koyduk. Bu at var ya bu at, ananasla, kiviyle besleniyormuş. Bu atın aylık masrafı 30 bin Türk lirasıymış. Onu da AKP iktidarı olarak biz üstlendik. Yani buradan bakacak olursak, Reza’nın bir atının ayda 30 bin lira yediği memlekette, iktidarımızın koskoca bakanlarının Reza’nın önüne yatmak için birkaç milyon dolar alması gözünüze mi battı!"
Ama bu "emperyalizm" işinin finalini yapmak "beyefendi"ye yakışır:
"Sonunda Perinçek kardeşim de, Bahçeli kardeşim de gerçekleri gördü. Doğu Bey kaç gündür ‘Bu Reza emperyalizmin bir oyunudur, aslında bu Reza Emperyalizmi’dir. Ama biz sadece buna Reza Emperyalizmi demeyelim. Aynı zamanda Reza Sosyal Emperyalizmi de diyelim’ diye bastırıyor. Kendisini zor engelliyorum valla. Hatta Devlet Bey, partimin ampul olan amblemini dişi kurt Asena olarak değiştirmemi öneriyor. Hatta Asena amblemini seçmemiz aynı zamanda Meral Hanım’ın partisinin de önünü keser, Devlet Bey’in de yüzde 10 barajını aşma ihtimali artarmış."
O zaman AKP devletini emperyalizme karşı bu savaşta tek başına bırakmayalım, haydi "anti emperyalist" arkadaşlar hep beraber haykıralım:
"Kahrolsun Reza Emperyalizmi ve Sosyal Emparyalizmi, kahrolsun yerli işbirlikçileri."