Yazar Tarık Ali'nin 1980-2024 yılları arasındaki anılarını kapsayan kitabı 'You Can’t Please All', Verso Books etiketiyle yayımlandı. Kitap hakkında Jacobin'in sorularını yanıtlayan Ali, değişen dünyada anti-emperyalist olmanın anlamı üzerine konuşuyor.
Yunanistan'da Syriza iktidarının ilk maliye bakanı olarak 'borç esaretine' isyanıyla tanınan ekonomist, yazar, siyasetçi Varufakis, X'te yayımladığı Suriye makalesinde hem Esad'ı hem de onu deviren ABD destekli cihatçıları kınamak gerektiğini belirtti.
Türk seçkinleri kendi emperyalist hırslarını örtbas etmek için Batı emperyalizmine dikkat çektiler. Emperyalizm kavramı işgal ya da sömürgecilikle yakın bağlantılı olarak gelişti. Peki, bu tanıma göre Türkiye'nin konumu nasıl görülüyor?
Çift kutuplu emperyalizm (1875-1918'de ve günümüzde) sınırsız bir militarizm yarışı demektir. Ulusal sermaye gruplarının askeri sanayi üzerinden muazzam kârlar elde ettikleri, buna karşılık milliyetçi fanatizmi sürekli tırmandırdıkları dönemlerdir.
Bu cinayeti tertipleyen güçlerin kim olduğunu (eğer Japon devleti içinde ciddi bir hesaplaşma yaşanmazsa) muhtemelen hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.
Son günlerde Ukrayna’da Rusya tarafından başlatılan savaş nedeniyle batı medeniyeti ve kurumları emperyalizm kavramı kapsamında çok tartışılıyor.
HDP toplumsal sorunların bütününe dönük, kucaklayıcı, birleştirici, ‘tarihi’ eylem planı açıklamışken, bu projeler ne zaman Türkiye halklarının sorunlarını kucaklayan bir yapıya dönüşecek.
'İnandığımız metinler işçi sınıfının 'devrimci' olduğunu, çünkü devrimci olmak zorunda olduğunu söylüyordu. Fakat işçiler bu metinleri hiç okumamış ya da duymamış gibi yapıyorlardı.'
ABD, Biden’ın Beyaz Saray’a girmesinin ardından, Kolektif Emperyalizm ortaklarını tekrar kendi otoritesi altında toparlamaya çalışıyor.
Her iktidar, nasıl ülke içinde soy, dil, din, cinsiyet gibi ayrımlar yapmamakla yükümlü ise, yurt dışında da aynen böyle hareket etmek zorundadır.
Bugünkü 'muktedir'in HDP'yi kapatmak ve cumhurbaşkanlığı süresini uzatmak için sahnelediği oyuna karşı muhalefet tek siper olmalı, gerekirse sine-i millete dönmelidir.
Hegemon güçler ve bölgesel gericilik, halkların bir arada yaşam zeminini ortadan kaldırarak, birbirine kırdırarak, halklar arası bir düşmanlık yaratmak istemektedirler...
Rusya bölgede son hamlesiyle bir kere daha belirleyici güç olduğunu gösterse de bütün bunlar postmodern karakterli yeniden paylaşım savaşı içinde bir anda tuzla buz olabilecek değerde.
Şu anda kültürel üretim ve söylemde merkezinde ABD'nin olduğu Batı oldukça dominant bir konumdadır. Yeni teknolojik fikir ve uygulamaları açısından da aynı baskın tutum aşılmış değil henüz.
Sosyalist devrim, günümüzde bile sömürgeciliğe, emperyalizme ve faşizme karşı devrim mücadelesi veren; milyonlarca insanı yüreklendirmeye devam ediyor.
Tarihi kazananlar yazar ve kazananlar ya da iktidarlar tarih yazımına ilk toplumun hafızasına müdahale ile başlarlar.
Erdoğan-Macron ya da Ankara-AB anlaşmazlığı gibi siyasi ihtilafların altında tarihi, kültürel, ideolojik bir yapısal uyuşmazlık var. Kriterler farklı, yöntemler değişik, yaklaşımlar bambaşka
İsrail‘le olan ilişkilerini dün kesmedikleri gibi bugün de aynen hiç de kesmeyecekleri; ticari, siyasi, askeri ilişkilerini sürgit devam ettireceklerini düşünebiliriz.
'Adalet yoksa barış da yok' lafı bir slogan ama aslında ona insanlık tarihinin en büyük dersi de diyebiliriz!
o kuşaktan insanların özellikle son on yılda, cesaret hikâyelerinin kahramanlarına indirgenmesi bir dönemin içeriğinin boşaltılması, bir tarihin silinmesi demek.
Kaybettiklerimizi kurtarmak mümkün değildir, ancak gezegenimizi bundan sonra korumak ve daha yaşanabilir kılmak bizim sorumluluğumuzdur.
Savaş zamanında iktidarların yalanlarından ve bombaların gümbürtüsünden yorgun düşen edebiyatçı, masallara sığınmayı seçebilir: Masallar halkların bilgeliğinin yansıması değil midir?
Cahilin trajedisi cahil olduğunu da bilmemesi. Komik için de aynı durum geçerli. Gülünç durumdasın ama kendini gayet ciddi sanıyorsun. İstibdat çare değil ki….
Büyüklerimiz 'Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak!' ve 'Şu kadar rejim unsuru belasını bulmuştur' dedikçe, Türkiye tarihinde emsali görülmemiş şehit haberleri gelmeye devam edecek maalesef.
Toplum için, halklar için en büyük tehlike gerçekleşiyor. İktidarı kurtarmak ve bekâyı garantilemek için, Kürtler hariç “Milli Mutabakat Hükümeti” yolda…
Boratav, 'ABD’nin hegemonik konumu zayıfladı, Türkiye’nin taşeronluğu dahi tutmadı. İktidar bunu beceremiyor. Kurabildiği tek ittifak, bir odak dahi olmayan Trump’tır' dedi.
1973 Şili darbesinde Allende elde silah cuntacılara direnirken,1980 darbesinde bizimkiler ağızlarını dahi açmayıp Hamzaköy’de cuntacıların misafiri olmuşlardı.
Erdoğan ve İslamcıların bugünkü ABD emperyalizmi karşıtlığı takiyyeciliklerinin şanındandır. Hele bir Suriye Kürt halkını Tayyip zulmüyle karşı karşıya bıraksın, Trump’tan büyük dost olmaz!
Venezuela Marksist Leninist Komünist Partisi: Venezuela hükümeti işçi sınıfı ve halk kitlelerini ikinci planda bırakarak kendisini Çin-Rusya blokuna yaklaştırdı.
ABD’nin müdahalesine karşı çıkmak başka, iktidarı bırakmak istemeyen, anti-emperyalist cepheyle de, sosyalist sıfatıyla da ilgisi olmayan sıradan bir diktatöre sarılmak ise bambaşka…
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.