Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı İcra Direktörü Güven Sak ekonomiyi bekleyen tehlikeleri Shakespeare'in Macbeth'ine benzeterek açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na Ağbal atandı. Ağbal, 662 kişilik kadroyla harcama politikalarını belirleyecek.
Financial Times, Merkez Bankası'nın politika faizini sabit bırakmasıyla ilgili haberinde, bu kararın Erdoğan'ın ekonomi üzerindeki kontrolünü gösterdiğini yazdı.
Enerji firmalarının aldığı kredilerin 6,1 milyar dolarlık kısmı yeniden yapılandırma içinde. Bunun 4 milyar doları, enerji santrallarını elden çıkarmak isteyen Bereket Enerji'ye ait.
Türkiye'de faaliyet gösteren Alman firmalarına yönelik hermes kredi ve yatırım garantilerini ise sınırlandırma kararı alındı.
Kuzey Kore'de daha kötü gösterge, ekonominin bir yılda yüzde 6.5 oranda küçüldüğü 1997 yılında olmuştu.
Çimento, kömür, metalürji üretecek ABD Çin piyasalarını da derin bir fakirliğe itiyor, yeniden kitlesel 'boat people' dramları gündeme gelebilir.
Elde edilen gelirin turnuva için yapılan harcamaları karşıladığı ifade edildi.
Türkiye Varlık Fonu ve TMSF, Cumhurbaşkanlığı himayesine verilirken, ekonomiyle ilgili diğer pek çok kuruluş Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilgilendirildi.
Muharrem İnce, 'Piyasalar, damadını ülkenin Hazinesinin ve Maliyesinin başına getiren bir Cumhurbaşkanı'na, kredi vermez' dedi.
İktisatçılar bilir ki, reel faiz büyüme oranını aşıyor ise, bu sevimsiz durumun bir dizi sonucu olur ama en önemlilerinden biri de kamu iç borç stokunun artmaya başlamasıdır.
Hukuk sistemini evrensel standartlara getirelim, eğitimi doğru tartışalım, doğru hedefler koyalım, senede yüzde altı büyüme, düşük faiz ve değerlenen TL aslında hiç de zor bir hedef değil.
Erdoğan'ın ekonomiyi yönetemeyeceğini ve kısa sürede IMF ile masaya oturmak zorunda kalacağını söyleyen HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, Artı Gerçek'e konuştu.
'Birçok firma dövizle borçlandı ve TL’deki değer kaybı ile borç yükleri arttı.'
Türkiye gerçek bir RTE İnşaat Taahhüt Ticaret A.Ş.'ye dönüştü. Erdoğan, yeni Türkiye'yi inşa ederken el yükseltti, hızlı karar alabilme uğruna deneme yanılma yöntemiyle sistemi değiştirdi.
Başkanlık sisteminin savunucularından Burhan Kuzu ekonomiyle ilgili açıklama yaptı, "Türkiye birilerinin parasına el koyacak mafya tipi devlet değil, abartılıyor" dedi.
Morgan Stanley, ekonominin başına piyasa dostu bir isim atanmaması halinde enflasyon ve cari açıktaki yukarı yönlü baskıların fiyatlanacağını öngördü.
İktisatçı Mustafa Sönmez ekonomide kemer sıkmaya ihtiyaç olduğunu ancak bunu uygulamanın kolay olmayacağını belirtti. Sönmez, 'AKP-MHP koalisyonu güven vermiyor' dedi.
Ekonomide sert bir iniş olacağını dile getiren BETAM Direktörü Profesör Gürsel, 'Çok iyimser değilim' dedi.
ABD'li yatırım bankası Morgan Stanley, seçim sonrasına ilişkin dolar/TL ile ilgili ilk tahminlerini açıkladı. Bankaya göre, yılın son çeyreğinde dolar 5 lirayı aşacak.
Habertürk'te Alçı'nın 'Daron Acemoğlu'nun ekonominin başına geleceği' iddiasını aynı gazeteden Altaylı yalanladı: Haberi bile yok. Kendisiyle hiç temas kurulmamış.
Prof. Dr. Daron Acemoğlu dünyanın en çok alıntı yapılan 10 ekonomistinden biri olarak gösteriliyor.
Tek Adam rejimi, iki çareye başvuracak: Bedelli askerlik türünden popülist çabalar ve eli kalem tutan muhalif aydınlara 'terörist!' deyip, gittikçe artan tahammül ötesi baskılar.
TÜSİAD Başkanı Bilecik, seçim sonrası yaptığı ekonomi değerlendirmesinde, "Kendini sağlam bilen bir hastanın tedavisi zor olur" ifadesini kullandı.
Ekonomi yönetimi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile değişecek, Hazine ve Maliye, Sanayi ve Teknoloji ile Ticaret bakanlıkları olarak üç yerde bütünleştirilecek.
Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Seçimi ile siyasette yeni bir dönem başlarken, iktisatçı birçok siyasetçi de milletvekili olmayı başardı.
Erdoğan ve yeni hükümetin öncelikli gündemi ekonomide çözüm bekleyen sorunlar olacak. Çift haneli enflasyon, cari açık, yüksek döviz kuru, mali disiplin sadece birkaçı...
Bu seçim kampanyasında siyasi partiler seçmeni ekonomik vaatlerle yakalamaya çalıştı. Bu yaklaşım 'kamunun yükü artar' eleştirileriyle karşılandı, büyüme söylemi öne çıktı.
IMF ile temasta olan bir kaynak, 'IMF’nin başı ağrımaya başladı. IMF içinde Türkiye’nin hızlı bir sermaye kaçışıyla karşılaşabileceği ihtimali karşısında acil durum grubu oluşturuldu' dedi.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Türkiye 15 Temmuz’dan sonra mecbur kaldı ve OHAL dönemine geçti. Biz bir gün daha istemiyoruz" dedi.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.