Pelin Cengiz
Bankaları, şirketlerin 'enerji sevdası' çarptı
Hatırlarsınız, 24 Haziran seçimleri öncesinde geçen mart ayında dönemin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Çatıyı güneşli havada onarmak gerekir" diyerek, reel sektörün borçlarına dikkat çekmiş, sonra da Erdoğan'dan azarı işitmişti.
Gelecek günlerde güneş çatıların üzerinden yavaş yavaş çekiliyor mu hep birlikte göreceğiz.
Türkiye'de bankaların sıkıntılı kredilerinde artış var, bu kredilerin büyük bölümünün de inşaat ve enerji sektörlerinden kaynaklandığı aşikar. Bu yazıda, Türkiye'nin başta kömür olmak üzere kontrolsüz, plansız ve programsız şekilde yaptığı ve özel sektöre de özendirdiği enerji yatırımlarının geldiği noktaya özellikle dikkat çekmek istiyorum.
Türkiye'nin Mart 2018 tarihi itibariyle 325 milyar dolara ulaşan özel sektör dış borç stoku içinde önemli paya sahip olan enerji sektörü, TL'nin hızla değer kaybetmesiyle birlikte bankacılık sektöründe de riskleri artırıyor.
Son birkaç haftada finans piyasalarından bu konuyla ilgili gelen önemli mesajları önce alt alta koyalım, sonra genel resime bakalım.
Bloomberg, birkaç hafta önce önemli bir habere yer vererek, 51 milyar dolarlık enerji borcu olan Türkiye'yi 'patlamaya hazır bir saatli bomba'ya benzetti.
Haberde, Türkiye'de enerji üreticilerinin bankalar açısından en büyük risklerden birini teşkil ettiği belirtilirken, enerji sektörüne 2003'ten bu yana yapılan 95 milyar dolarlık yatırımın 51 milyar dolarının hala ödenmesi gereken borçlardan oluştuğuna dikkat çekildi.
Bu, Türkiye'deki enerji şirketlerinin yatırım amacıyla bankalardan kullandığı kredi miktarı 95 milyar dolar, ödenmesi gereken kredi miktarı 51 milyar dolar demek. Bu da Merkez Bankası'nın açıkladığı finansal olmayan şirketlerin dış borç tutarının yüzde 15'i demek...
Enerji üreticileri son 15 yılda milyarlarca dolarlık yatırım yaparken, liranın hızla değer kaybetmesi ve yaşanan kayıpların elektriğin fiyatı yükseltilerek telafi edilememesiyle, bazı enerji firmaları haliyle dolar üzerinden borç ödemelerinden daha az gelir sağladı.
TL'deki değer kaybını argüman olarak sunan enerji şirketlerinin bazıları da yapılandırma talebinde bulundu.
Tam bu noktada sahneye Bereket Enerji çıktı.
(Daha evvel de Ünal Aysal'ın sahibi olduğu Yeni Elektrik Üretim A.Ş.'nin bankalarla kredi yapılandırmasına gitmeye hazırlandığı haberleri medyaya yansımıştı.)
Temmuz ayının ilk haftasında Bereket Enerji Grubu'nun 4 milyar dolarlık borcunun yeniden yapılandırılması için bankalarla görüştüğü, borçlarını azaltmak için varlık satışı planladığı belirtildi.
Bereket Enerji'nin durumunu şu yazıda irdelemiştik.
Bloomberg'e göre, enerji firmalarının aldığı kredilerin en az 6,1 milyar dolarlık kısmı yeniden yapılandırma içinde. Bunun 4 milyar dolarını, enerji santrallarını elden çıkarmak isteyen Bereket Enerji'nin borçları oluşturuyor. Bereket Enerji Grubu, şu anda bilebildiğimiz kadarıyla Türkiye'de yeniden yapılandırma kapsamına giren üçüncü büyük grup.
Burada, Bereket Enerji ile ilgili önemli bir parantez açmak gerekiyor.
Bu grup, 2014 yılında Yatağan Termik Santrali'ni özelleştirmeden 1,4 milyar dolara, İzmir-Manisa Elektrik Dağıtımı'nı da 2013'te 1,23 milyar dolara aldığı belirtiliyor. Aynı şekilde Çatalağzı Termik Santrali'ni de yine 2014 yılında özelleştirmeden devraldı.
Daha geçen hafta, Yatağan Termik Santrali'nde iki kişinin iş cinayetine kurban gittiği, dokuz kişinin de yaralandığı kömür kazanlarını besleyen taşıma bandının çökmesi hadisesi meydana geldi. Çökmeyle ilgili gözaltına alınan beş şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Bunlar yeni yeni Soma felaketleri yaratmanın ötesinde değildir, Soma'da göz göre göre gelen cinayetlerden hiç ders alınmadığının göstergesidir, ancak bu başka bir yazının konusu...
Fakat bölgeden gelen bilgiler, Bereket Enerji Grubu'nun finansal güçlük içindeyken hem kapasite artırmak istediği hem de bu termik santralde hiçbir onarım/yenileme yatırımına gitmediği yönünde. Buraya yıllardır tek çivi çakılmamış, ama bankalara milyar dolarlarca borcu var.
Gündem Türkiye'de baş döndürücü şekilde değişiyor, ölen öldüğüyle kalıyor, ihmallerle bu kazanın da göz göre göre geldiği aşikar.
Bu arada, Bereket Enerji'nin sahibi olduğu Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş'nin yakında yeraltı kömür işletmesine başlayacağını hatırlatalım.
Bereket Enerji, Turgut, Kırıkköy ve Hacıbayramlar köylerinin ortasına yeraltı kömür işletmesi için "ÇED Gerekli Değildir" aldı. Açık ocak madenleriyle bölgenin ekosisteminde büyük tahribatlar yaratan şirket yerin üstünü bitirdi, şimdi yeraltı kömür işletmeciliği için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan onay aldı. Akıl alır gibi değil...
Şirketin özelleştirme faaliyetlerine geri dönecek olursak, grup, bu satın almalar için Garanti Bankası, İş Bankası, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Yapı Kredi Bankası ve Vakıfbank'tan 12 yıl vadeli 1,54 milyar dolar kredi kullandı.
Tabi, bunlar kimsenin radarından kaçmıyor.
Dünyanın önde gelen yatırım bankalarından JP Morgan, Türkiye'deki banka hisseleri için 'ağırlık azalt' tavsiyesinde bulundu.
Varlık kalitesinin daha da kötüleşeceği ve risklerin artacağına dikkat çeken JP Morgan, döviz cinsinden kredi riski açısından en riskli görünen inşaat ve enerjideki ağırlıklarıyla Yapı Kredi Bankası ve İş Bankası'nın en çok risk taşıyan bankalar olduğunu vurguladı.
JP Morgan, döviz cinsinden kredi riski açıklamalarına bakıldığında, büyük bankalar arasında riskli sektörler olan inşaat ve enerjide en çok riskin Yapı Kredi Bankası ve İş Bankası'nda olduğunu görüldüğünü belirtti. JP Morgan, her iki bankanın da, kreditörleri ile yeniden yapılandırma görüşmeleri yaptığı haberleri çıkan Bereket Enerji'de riskleri bulunduğuna işaret etti.
Sorgulanması gereken daha pek çok nokta var, ancak bunlar münferit gelişmeler denilerek görmezden gelinecek gelişmeler değil. Belli ki, buna benzer yeni borç yapılandırma talepleri, başta enerji dağıtım şirketleri olmak üzere, gelecek günlerde devam edecek.
Enerji talebinin yıllık bazda beklendiği şekilde artmaması, Türkiye'nin enerjide toplam kurulu güç kapasitesinde fazlalığın olması, yatırımların belli bir projeksiyon çerçevesinde değil de yandaş semirtme şeklinde ilerlemesi hem şirketleri hem bankaları elektrik çarpmışa çevirdi.
Çatıyı onarmak belli ki çok zaman alacak...