Adı Moris ama Türk vatandaşı olmakla övünen enternasyonalist, insan hakları savunucusu bir hümanistti.
Sol özeleştiri yaptı sanıldı ama görünen o ki yerinde saydı. Cumhurbaşkanlığı tercihinde, alışkanlıkları nüksetti, ittifak, payda aramadan, 'yetmez ama İnce', dedi.
Bir oy İnce, bir oy HDP demeden, aritmetik devlet sapması/kuyrukçuluğu etmeden, diyalektik/matematik bir muhakemeyle devleti demokrasiye yöneltmek için bütün oylar HDP'ye!
Türkiyeli devrimciler ve komünistler, 21. yüzyılda bile 1860'lı yıllardaki Marx'ın düzelttiği görüşünü hala savunuyor ve Kürt sorununun çözümünü devrimden sonraya bırakıyor.
'Vay be, İNCE'nin performansı Erdoğan'ınkini alaşağı ediyor' vb yağcı ajitasyonlar doğru olup olmaması bir yana üste vazife olmayan uğraşı ve kiralık bir elbise gibi duruyor.
Gazeteci Cevheri Güven, 'Aileye önce 'intihar', darp izleri ortaya çıkınca 'kendini darp ederek öldürdü', buna itiraz edince de 'koğuş arkadaşları döverek öldürdü denildi' dedi.
HDP meseleye hakimse, hakim olduğu konuda neden kendisi muhatap değildir? Neden seçenek önüne geldiğinde muhatap değerlendirmesi yapmamaktadır? Veya HDP neden muhatap ataması yapmaktadır?
Ey Ahmet Hakan; güçleri yanına alıp var mı bize yan bakan demek için lütfen kimseye had bildirme, ama ondan da öte, kimse kimseye had bildirmesin!
Birkaçı hariç egemen sisteme karşı siyasal muhalif duruşu olmadığından, muhalif kaleme uzanan elin sadece kelepçesi önemsendi, halkın haber, erişim hakkından az söz edildi.
Haziran hareketi, bağımsız tutum konusunda eleştiriye maruz kaldığı için titiz. Hareket, öncelikle bağımsız bir güç olsun, yol haritası içinde özne olsun, kendi iradesiyle yürüsün istiyor.
Şimdi Denizler için anmalar düzenleyen, pazarlamasını yapan CHP'ye sormalı, 97 vekil neden oylamaya gelmedi? Dünü sormaya ne gerek, dokunulmazlık oylamasına CHP 'evet' dedi.
Devlet partileri, HDP Kürd partisi, alerjik, cüzzamlı vs diye değil, kimlik hakkını tüm öğeleriyle savunan ve sermayenin/devletin egemenliğine karşı niteliğinden ötürü dışlıyor.
Bunalıma bak, Akşener mi, Gül mü, Erdoğan'ı yener? Bir sol, muhalif birini desteklemek için böyle bir gerekçe mi arar? Böyle bir gerekçede solculuk, demokratlık ne arar?
İttihat ve Terakki 24 Nisan 1915'de ülkedeki Ermeni halkının ileri gelenlerini evlerinden toplar, Çankırı ve Ayaş'taki kamplara atar ve 27 mayıs 1915'de de toplu ölüm yolculuğu başlatır.
TC'nin bu seçimle düzlüğe çıkışı tercihine bağlıdır. Bu seçim halkın bir sosyal kurtuluşu değil, TC'nin demokrasiye veya otokrasiye karar günüdür.
Hangi mini muhakeme 'FETÖ' ile takas için insan harcıyor, havsala almıyor! Göz göre göre Türkiye dünyayla 'papaz' oluyor.
Yüzyıllardır Ortadoğu halklarının kanına doymayan emperyalist kapitalist sistem, barışçı bir diyalogla çözülecek sorunu, birbirlerine gözdağı vermek için bahane olarak kullandı.
Sosyal demokratlar, hareket için CHP derin merkezinin, Ak Parti'ye, ilan günü 19 mayıs 2019, rejimin adı 'Kemalist İslam Cumhuriyeti' olsun önermesini mi beklemekteler?
Dünyada enternasyonalist olan Türk 'sol'u, Türkiye'de, sınıfın asla şart konulamaz dediği hakkı, Kürd hakkını devrimden sonraya şartladı.
Kongre başladığı günlerde Boğaziçi Üniversitesi'nde işgalin lokumu olmaz diyen öğrencileri Reis, okuma haklarına varana kadar tehdit etti, o kadar panelist, yönetici konuştu, tek söz etmedi.
Uluslararası Af Örgütü/Amnesty, dünya halklarının demokratik bir denetim örgütü olarak ortaya çıkıyor. Amnesty kurucusu Benenson'un ilhamı, yapılanın tam yürek işi olduğunu gösteriyor.
Efrin artık Suriye devletinin değil, fiilen Türkiye'nin. Bu şu anda devlet kararı. Efrin bundan sonra bölgedeki paylaşım denkleminde kullanılacak bir mevzi.
Hükümet kanadını desteklemedi diye fikren ve zihnen, devlete yan bakışı bile devlet için olan sayın Alpay'ı bir kaza kurşunu sıyırdı, tam 20 ay cezaevinden çıkamadı.
İnsan yeter diye haykırmak istiyor. Ama devlet duyulmaması için her önlemi alıyor. Ölüm, öldürmek, savaş korunuyor. Yüreklerden süzülen içten ağıtlar Efrin'e varıyor. Efrin kaç dağ içinde?
Bu muamma TİM ve açıklaması, bir taşeron işi mi, puan alma çabası mıydı bilinmez ama şüphelilere karakoldaki devlet tutumu ile katliamı sahiplenmenin fiilen buluşması gerçekti.
Şehit kavramı devletin ve sosyal ampirizmin şekillendirdiği anlamıyla biçimlenip algılanıyor. Devletin kurumları, medya ve tetikçileri algı pompalıyor, temiz yürekler algının fedaisi oluyor.
Devlet hukukla yönetiliyorsa, ölüleri hukuka göre tanımlamak zorunlu. Hukuken tüm ölüler eşittir. Ama bu ülkede halk hukuku yaşayamıyor.
Halkın Oya ablası, 'Doğma çocuk, ortam kötü' diyor. Çocuklar doğmasa da doğa doğuruyor; doğanın canları da ölüyor. Başka yolu yok, barış içinde büyüyecek çocukların doğması gerekiyor.
Devlet/Ak Parti, solun hazırladığı anti emperyalist mücadele kültürü potansiyelini pazarlayarak, sermaye sınıfına Ortadoğu'daki paylaşım denkleminde yer ve söz arıyor.
Oysa Murat Belge hiçbir zaman militan olmadı, neden ondan militanlık bekleniyor? Neylersin, volontarizm kitaptaki gibi durmuyor, dünya üniversite yönetimleri yönetilip hesap bile soruluyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.