Suçu sadece Trump'a veya İsrail'e atarak kurtulamazsınız. Barış diyenin işinden atıldığı, mahkemelerde süründürüldüğü bir Türkiye'de mi Kudüs adımı lanetlenecek? Kendinize bakmanız gerekir.
Dün uğruna ABD'ye nota verdiği Zarrab için bugün Burhan Kuzu'nun ağzından döküldüğü gibi 'zaten başından beri ajandı' vb, demeye başladılar ve bunları tasdik eden bir kitle var maalesef.
Ali Osman Karahan için verilen 11 günlük hücre cezası itiraz süresi bile dolmadan uygulamaya kondu.
Zamanında kaybettiğinde onu teselli eden Naim Süleymanoğlu'nun tabutunu öpen Yunan haltercinin davranışı bu ölümden çıkarılması gereken en dikkat çekici olayıdır.
Gümüşhane’de yetimhaneden Sevgi’yi alarak büyüten Kılıç ailesi “FETÖ”cükle suçlandığı için Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, Sevgi’yi geri alıp yetimhaneye göndermek istiyor
KHK'lılar için bir sosyal ölüm öngörülüyor. KHK'lılar yalnız ve kimsesiz... Kendileri her türlü hukuksuzluğun, mahrum kılmanın hedefindeyken bu fırtınadan bir de çocukları etkileniyor.
Uzun süredir birçok KHK'lıdan özel sektöre iş başvurularında engellenme hikayeleri dinliyorum. Ancak son günlerde duyduğum bir iddia bir utanç tablosunu gösteriyor.
'Yeter ki Kürt bir yere hakim olmasın' kronik hastalığı, aslında söyleyen için Kürtler arasında tersi yönde çok güçlü bir etki oluşturuyor.
Şu an İslam aleminin ihtiyaç duyduğuna kavuşmak madden daha güçlü olmakla, çok ibadet yapmakla değil, zulme karşı haykırışı sağlayacak bir adalet isteğinin, çığlığının varlığıyla sağlanır.
Hatalı Bylock listeleriyle mağdur olanlardan sık sık mektup alıyorum. Okuduklarım inanılmaz bir mağduriyeti ortaya koyuyor.
Dini, etnik, ideolojik kimliklerimizi bırakıp mağdur olanın yardımına koşmamızdır bizi diriltecek, sınırların farklılığını aşıp insaniyet paydasında buluşturandır bizi kurtaracak olan.
Ahmet Turan Özcerit'in son günlerinde bari bu hak etmediği muamelelerden vazgeçilmesi, gözü yaşlı ailenin tüm fertleri için en büyük istektir.
Diyanet işleri başkan vekili Ekrem Keleş "bu gibi olayların dinen kabul edilemez" olduğunu söylemiş. Böylesi vahşi bir olayda başkan vekili bu kadar mı söz söylemeliydi?
Korktuğum oldu, ensest gibi tüm toplumu ilgilendirmesi gereken bir mesele, daraltan kısır döngü içinde konuşulmaya devam ediyor.
Çok hassas bir konuyu siyasi bir pozisyon alarak açıklamak sakıncalıdır. Araştırmanın usulünu açıklamak bu kadar itham ve tartışma sonrası bir sorumluluk ve zorunluluktur.
Teşkilatlarında metal yorgunluğu olduğunu ifade eden Erdoğan, aslında partisinde artık durduramayacağı önemli bir çürüme yaşandığını görememekte, kabullenememektedir.
Sorun, racon kesenin kimliğinde değil, istişareye, demokrasiye önem vermeyip racon kesmenin sadece bir kişiye ait olacağı iddiasındadır.
Sorunları sürekli kendi cephemizden veya topu taca atarak çözmeye çalışmamız halinde iyice kamplaşmış bir dünya oluşacak.
Adalet konusunda boğucu günlerden geçiyoruz. Adeta bir çöldeyiz ve susuzluğumuz arttıkça artıyor ve ufukta bir vaha umuduysa oldukça zayıf.
Artık hepimizin özeleştiri yaparak harekete geçme zamanımız gelmemişse ve böyle bir karara niyetimiz yoksa, bu dünyadan şikayetçi olmaya hakkımız yoktur.
Mesele anlayışsız idarecilerle, 'kasap Ahmet' lerle çözülmez, mesele adil, insani ve eşitlikçi yaklaşımlarla çözülür.
Geçmişte Avrupa'da yaşayanların ana vatanlarına dönmesi için yoğun çabalar sarf ettiğini, şimdi ise çocuklarını güvenlik ve eğitim için yurt dışına göndermek istediğini söylüyor.
Adalet yürüyüşü ve mitingi en azından bir adalet rüzgarı estirdi, bunu devam ettirmek artık hepimiz için bir vecibedir.
Bu toplumun kurtuluşu artık ' herkes için adalet' diyebilmektir. Yüz yıllık gafletten uyanıp kararımızı vermek zorundayız.
Lütfedilen bayramlar değil, gerçekten hak ettiğimiz, bedel ödediğimiz bayramları kazanabilmek bizim elimizdedir.
Toplumumuzda dini özgürlükler önemli bir kamplaşma ve sinir ucu konusu ki konu gündeme geldiği anda kılıçlar çekilmektedir.
KHK ile 6 Ocak’ta işine son verilen Ömer Faruk Gergerlioğlu, Batman’daki özel bir hastanede göğüs hastalıkları uzmanı olarak işe başladı.
Aslında muktedirlerin adalet talebinden ne denli korktuklarını, tehdit savurduklarını da görüyoruz. Bu ortamda yapilması gereken hepimizin adalete sımsıkı sarılmasıdır.
Müslüman aydınlardan Adalet Yürüyüşü'ne destek açıklaması: Herkes için adalet istenmeli.
Ülkede demokrasi bilinci olmadıkça bu inanılmaz olaylarda toplum yöneticilerden "bizimkiler " diyerek hesap sormamaya devam eder.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.