150 yıllık ‘Altındağ’ belgeseli Youtube'da
Belgeselin yönetmeni Bayram Balcı, "Bu belgeselle Altındağ'ı ve kültürünü yok eden devletten intikam almak istedik" dedi.
Belgesel Ankara’nın en eski gecekondu semti olan Altındağ’ın yaklaşık 150 yıl önce nasıl kurulduğunu, yaşadığı sosyal-toplumsal dönüşümleri ve günümüzde toplu konut projesi adı altında nasıl ve neden yok edildiğini sahici ve gerçek karakterlerle anlatıyor.
Yoksul, emekçi Türk, Kürt, Ermeni, Yahudi, Çingene, Alevi ve Sünni insanların, etnik ve inançsal kimliklerini ön plana çıkarmadan kendilerine özgü bir "Altındağlılık" kültürü oluşturarak, yıllardır yaşadıkları gecekondu evleri, 2005 yılında başlayan "kentsel dönüşüm" projeleri adı altında tek tek yıkıldı.
Neşet Ertaş ve Aşık Mahsuni Şerif gibi birçok sanatçıya ev sahipliği yapan, Yılmaz Güney gibi sanatçı ve yazarların kitaplarına konu olan Altındağ’ın Yenidoğan, Atıf Bey ve Çinçin Bağları'ndaki bütün gecekondu evleri yıkıldı, 150 yıllık kültür yok edildi.
Kuruluşundan itibaren namlı kabadayılarından kumarbazına, pavyon çalışanından sazını omzuna asıp gelen âşıklarına, sabahın köründe ekmeği için yollara düşen emekçisine varıncaya değin her etnik kimlikten insanın barınağı haline gelen Altındağ’ın yıkımı 2020 yılına kadar devam etti.
‘KURTARILMIŞ BÖLGE’
Altındağ’da doğup büyüyen belgeselin yönetmen ve senaristi Bayram Balcı, Altındağ’ı şöyle tarif etti: "Birçok insana göre; suç-suçlu ve lümpenliği çağrıştıran mahalle, 1970'den 1980'in sona kadar, gayri meşru ilişkilerinden arınarak; kendi içinde devrimci bir dönüşüm geçirdi. Kurtarılmış özgür bir bölge haline geldi."
150 YILLIK TARİH
Doğup büyüdüğü Altındağ’ın 150 yıllık tarihinin ve devrimci geçmişinin "Arazi rantçıları daha fazla para kazansın" diye yok edildiğini aktaran Balcı, "Biz bu belgeseli yaparak, Altındağ'ı ve kültürünü yok eden devletten intikam almak istedik. Bunu ne kadar başarabildik bilemiyorum. Çünkü Altındağ gibi 150 yıllık bir tarihi ve devrimci bir geçmişi olan bir mahalleyi 45 dakikada anlatmak pek de mümkün değildi" ifadelerini kullandı.
ALTINDAĞ’DA ÇEKİM
Belgeselin çekimleri sırasında zorluklar da yaşadıklarını belirten Balcı, yaşadıkları bir anıyı şöyle anlattı: "Belgeselin çekimlerine başladığımız zamanlar bizi sokaklarda görenler 'Belgesel mi çekiyorsunuz' diye sorup ters ters bakıyorlardı. Sonradan öğrendik ki, meğerse birkaç hafta polisler belgesel çekiyoruz diye Altındağ'ın her sokağında çekimler yapmışlar, sonra da helikopterlerle ve yüzlerce polisle mahalledeki evlere tek tek baskınlar yapmışlar. Bizi de ilk başlarda polis sandıkları için çekim yaparken çok zorlandık, Altındağ'da kamerayla çalışmak çok zor oldu."
BİR YIL SÜRDÜ
Belgesel çekimlerinin 2014 yılında başladığını dile getiren Balcı, "O zamanlar İstanbul'da yaşadığım için sadece hafta sonu çekimlerinde Ankara'ya gidebiliyordum ve bu nedenle çekimler bir yıla yakın sürdü. Ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle montaj ve kurgusunu 2020 yılında tamamlayabildik. Bu süre içinde de belgeselimizde rol alan bazı arkadaşlarımızı kaybettik. Onları da anmak için belgeseli Youtube kanalında yayınlamaya karar verdik. Belgesel Türkiye'de ilk kez gösterilecek ama daha önce 9’uncu Berlin Kürt Filmleri Festivali ve Paris'te özel bir festivalde gösterildi" şeklinde konuştu.
ÖLMEYECEK BİR ESER
Yönetmen Asistanı Melek Çelik Balkaya da belgesel çekim sürecini ve tanık oldukları olayları anlattı. Kendisinin de doğup büyüdüğü Altındağ’da "Henüz gecekondular ayaktayken belgeseli çektik" diyen Balkaya, "Sonuçta o yılları mekânın kalbinde belgeleyen eskimeyecek, ölmeyecek bir eser çıktı ortaya. 1970'li yıllarda Yenidoğan, Çinçin, Telsizler semtlerinde yaşanan toplumsal muhalefetle iç içe olan ve doğal olarak birbirini tanıyan arkadaşlar bir araya geldik. O yıllarda en küçük ayrıntıda bile tartışmaya girebilen arkadaşlar, Hıdırlıktepe ve Atıfbey sokaklarında yürürken tek vücut oldu. O yıllarda yaşanan organik komşuluk ilişkilerine, insan sıcağına, dayanışmacı günü birlik hayata duyulan özlem çekimlere doğrudan yansıdı" diye belirtti.
Rol dağıtımının spontane geliştiğini kaydeden Balkaya, belgeselde rol alan kişilere dair şunları anlattı: "Battal Amca ile Atıfbey Sokağı’nda fotoğraf çekerken karşılaştık ve bizi evine davet etti. Sato Dayı'yla beraber bize Altındağ'ın kuruluş yıllarını ve tarihini anlattılar. Çekimler çok renkli geçti. Yine spontane olarak çekimler yaparken, Hıdırlıktepe'de bir sokak düğününe rast geldik. Bazı arkadaşlarımız kendilerini Roman havalarına kaptırarak, dans etmeye başladı. Kamera çalışmaya başlayınca bir hareketlenme oldu. Meğerse gelinin yaşı küçükmüş. Ortaya makinalar çıkınca mekândan zor kaçtık. Kendi semtimiz de olsa komşuluklar artık nöbet değiştirmişti. Bizi eski dönemlerden tanıyanların yardımıyla başımıza tatsız bir olay gelmedi."
Balkaya, belgeselin, Ankara ve Altındağ'ın yıkılan toplumsal tarihine "hem bir güzelleme hem de bir ağıt" olduğunu ifade etti.
Belgeseli buradan izleyebilirsiniz. (MA)