'Türkiye'de 28 gazeteci-yazar hapiste'

'Türkiye'de 28 gazeteci-yazar hapiste'
15 Kasım Dünya Hapisteki Yazarlar Günü’nde PEN Türkiye, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Türkiye Yayıncılar Birliği ortak basın toplantısı düzenledi.

Uluslararası PEN’in Dünya Hapisteki Yazarlar Günü ilan ettiği 15 Kasım’da bu yıl da yazıları nedeniyle hapsedilen yazarlara kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla PEN Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Türkiye Yayıncılar Birliği’nin katılımıyla ortak bir basın toplantısı düzenlendi. PEN Yazarlar Birliği’nin 37 yıl önce başlattığı 15 Kasım Uluslararası Hapisteki Yazarlar günü için mahpus üç gazeteci yazara dikkat çekiyor. PEN bu yıl Hapisteki Yazarlar günü dolayısıyla yaptığı açıklamada dünyada gazetecilerin baskı altında tutulmasının her geçen gün artması gerçeğinden yola çıkarak Bangladeş. Eritre, Mısır ve Ukrayna’dan dört gazeteciye dikkat çekti.

Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celâl, beş yıldır Dünya Hapisteki Yazarlar Günü’nde basın toplantısı düzenlediklerini hatırlatarak, bu yıl durumlarına dikkat çekilen yazarlar olan Honduraslı Juan Carlos Argeñal Medina, Taylandlı Patiwat Saraiyaem ile Pornthip Munkong, Azerbaycanlı Khadija Ismayilova, Suudi Arabistanlı Raif Badawi ve Eritreli Amanuel Asrat’ın hapsedilme gerekçeleriyle ilgili bilgi verdi. Celâl, Türkiye’de son alınan tutuklama kararlarıyla birlikte 28 gazeteci ve yazarın hapis yatmakta olduğunu, kimilerinin uzun süredir tutuklu veya hükümlü olduğunu, kimilerinin neyle suçlandıklarını hala bilmediklerini söyledi. Hapisteki gazeteci ve yazarlar: Ali Konar, Erdal Süsem, Erol Zavar, Ferhat Çiftçi, Gurbet Çakar, Hamit Dılbahar, Hatice Duman, Hidayet Karaca, Kamuran Sunbat, Kenan Karavil, Mikail Barut, Mikdat Algül, Mustafa Gök, Tahsin Sağaltıcı, Nuri Yeşil, Sami Tunca, Sevcan Atak, Seyithan Akyüz, Şahabattin Demir, Yılmaz Kahraman, Mehmet Baransu, Özgür Amed, Gültekin Avcı, Muhammed İsmael Rosool, Cevheri Güven, Murat Çapan, İdris Yılmaz, Vildan Atmaca.

'DEVLETİN BASINI VE BİZLERİ BU ŞEKİLDE SEVMESİNİ İSTEMİYORUZ'

Gazeteci ve yazarların hapsedilmesinin çoğunlukla "gazeteci olmadıkları" iddiasıyla, "terörist", "kaçakçı", "casus" vb. suçlamalarla meşrulaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Celâl, kendilerinin bu kişilerin mesleklerinden dolayı hapsedildiklerine inandıklarını belirtti.

Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Mustafa Köz, dışarda da ifade özgürlüğü üzerinde baskının arttığını, kendisinin 3 soruşturmadan döndüğünü, PEN’in de 301 soruşturması bulunduğunu dile getirerek, "Hiçbir dönemde bu şekilde basın topyekun susturulmamıştı" dedi. İpek Medya’nın kayyuma devri, Bianet muhabirinin tartaklanması sırasında polisin sözleri ve Jitem-Je t'aime benzetmesine değinen Köz, "Devletin basını ve bizleri bu şekilde sevmesini istemiyoruz" dedi.

PEN Türkiye Merkezi İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan, tek bir tweet’in çok ağır cezalar aldığını, basının, televizyonun, sosyal medyanın ve sokakların topyekun kapatıldığını, insanlara kendilerini ifade edecek hiçbir alan bırakılmadığını dile getirdi. Özcan, "Hukuk göstermelik hale geldi. Devlet şiddetini artık kendisi dışındaki bütün gruplara gösteriyor" diye konuştu.

'YAZAR KUŞKUSUZ İÇİNDE BULUNDUĞU COĞRAFYADAN ETKİLENENDİR'

"PEN yazarlar derneği olarak yazarların yazarlık durumuyla ilgileneceğimiz yerde, ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı çabamız, emeğimiz düşünce ve ifade özgürlükleri üstüne yoğunlaşıyor" diyen Özcan, "Biz Düşünce ve İfade Özgürlüğü temelindeki bütün davalara ayrım yapmadan izliyor ve düşüncelerimizi de basında paylaşıyoruz. Özgür yaratım sürecinde hiç de iç açıcı bir yılı ardımızda bırakmadık. Yazar kuşkusuz içinde bulunduğu coğrafyadan etkilenendir. Yaşadığı dünyanın içinden yeniden üretime katılırken çevresinde olup bitenleri zihninde yeniden şekillendirirken özgür alana ihtiyaç duymaktadır. Kuşkusuz ki yazmak ya da herhangi bir sanat dalıyla uğraşmak özgür düşünceyi gerektirmektedir. Ülkemizde yaşanılanlardan yola çıkılarak ne yazık ki yazarların, yaratıcıların özgür olmadığı görülüyor" dedi.

'YURT DIŞINDAKİ YAZARLAR ÜZERİNDE BASKILAR SÜRÜYOR'

Baskıların sadece cezaevindeki gazeteci ve yazarlar üzerinde olmadığına değinen Özcan, "Yurtdışına giden yazar Ragıp Zarakolu gittiği yerde kırmızı bültenle arandı. Kırmızı bültenle Ragıp Zarakolu’nun aranması hukuk adına da şaşırtıcı bir şey. Nöbetçi yayın yönetmenliği yaptığı için bir yazarın kırmızı bültenle aranmasına anlam veremiyoruz. Yurt dışına gidenler yazar ve gazeteciler üzerinde baskı sürdürülüyor" değerlendirmesinde bulundu. (KÜLTÜR-SANAT SERVİSİ)

Öne Çıkanlar