Haftanın filmleri
ARTI GERÇEK-Sinemaseverler için önümüzdeki hafta gösterimde olacak filmlerden bazılarını derledik. Derlememizde İstanbul Film Festivali ve İstanbul Tasarım Bienali kapsamında online olarak gösterimde olacak filmler yeralıyor.
İSTANBUL FİLM FESTİVALİ
2021’e merhaba diyen İstanbul Film Festivali, Cannes, Berlin, Sundance, Venedik film festivallerinden özenle seçilen ve aralarında 3 Oscar adayının da yer aldığı 15 filmlik yeni seçkisini ocak ayı boyunca erişime açıyor.
1 Ocak’tan itibaren her hafta sonu cuma, cumartesi ve pazar günleri birer film saat 21.00'de filmonline.iksv.org’da çevrimiçi gösterime açılacak. Bilet fiyatları ise; tekil alımlarda 11.-TL, 15 filmlik kombine paket 130.- TL, 12 filmlik kombine paket 100.- TL, 9 filmlik kombine paket 75.- TL, 6 filmlik kombine paket 50.- TL olarak belirlenmiş durumda.
Bu haftanın filmlerini sizler için sıraladık:
22 OCAK CUMA 'MALMKROG'
Romanya Yeni Dalgası’nın en önemli temsilcilerinden Cristi Puiu, Bay Lazarescu’nun Ölümü (2005) ve Sieranevada (2016) gibi 2000’lere damga vurmuş filmlerle ustalığını kanıtlamış bir isim. Her filminde kendini yenileyen yönetmenin dördüncü uzun metrajı, sofistike diyaloglara sahip bir dönem filmi. Bir romanın derinliğini yakalayan film esinini 19. yüzyıl Rusya’sında yaşamış şair ve düşünür Vladimir Solovyov’un metinlerinden, adını da Transilvanya’daki bir köyden alıyor. Bir aristokratın karlar altındaki malikânesinde geçen filmde bir kontes, bir siyasetçi, bir toprak sahibi ve bir generalin de aralarında yer aldığı seçkin bir grubun din, savaş, aşk, ölüm, ahlak gibi meselelere dair giderek hararetlenen tartışmalarına şahit oluyoruz. "Tarihsel hafızanın öznel ve duygusal bir mesele olduğunu düşünüyorum" diyor Puiu.
23 OCAK CUMARTESİ 'PORT AUTHORİTY'
Danielle Lessovitz’in hem yazıp hem yönettiği bu çok özel ilk film, New York trans balo kültürünün şaşaalı gecelerinde geçen kalp acıtıcı bir aşk hikâyesi anlatıyor. Yirmili yaşlarındaki kasabalı toy genç Paul, New York’a gelir gelmez Wye’a tutuluyor ve onun hayatının bir parçası oluyor. Wye, Paul’ü New York ve kuir altkültürle tanıştırırken, Paul’ün de Wye’ın kimliğiyle yüzleşerek aşkın ne olduğunu keşfetmesi gerekiyor. Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde ilk gösterimini yapan Port Authority bu yılın en dikkat çeken aşk filmlerinden biri. Paul rolünü üstlenen Fionn Whitehead’i Dunkirk ’ten hatırlıyoruz.
24 OCAK PAZAR 'THE BLİND SİDE'
Süper kahraman filmlerinin aynı tornadan çıkmış gibi tektip olduğundan şikâyet ediyorsanız, Patrick Mario Bernard ve Pierre Trividic ikilisinin yeni filmi tam size göre. Kendini görünmez kılma maharetine sahip, banliyöde yaşayan siyah bir Fransızın giderek yalnızlaşıp toplumdan izole olduğu Kör Nokta , süper kahraman kalıplarını alt üst ediyor. Siyahların toplumdaki "görünürlüğü"ne dair pek çok farklı katmanda okunabilecek bu melez türdeki film, bir yandan da kara filmleri hatırlatan cazibeli melankolisiyle ana karakterine izleyiciyi hayran bırakıyor. Elly Hakkında ve Paterson ’la yıldızı daha da parlayan Golshifteh Farahani’nin de kilit bir role sahip olduğu bu tuhaf öykü, sinefiller için yılın keşiflerinden biri olabilir. Kör Nokta , Cannes Film Festivali’nin bağımsız ACID bölümünde ilk kez gösterildi.
İSTANBUL TASARIM BİENALİ
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 5. İstanbul Tasarım Bienali'nin empati kavramına farklı açılardan yaklaşan filmleri bir araya getirdiği Empati Seansları seçkisinden her hafta bir film, ücretsiz olarak erişime açıldı.
Bienalin "felsefe ayağı" olarak adlandırılabilecek Empati Seansları kapsamında sanatçı ve tasarımcıların ürettiği bir film, 25 Şubat'a kadar her perşembe saat 19.00'da bir defaya mahsus olmak üzere İKSV YouTube kanalında gösterilecek.
Gösterimlerin ardından bienal küratörü Mariana Pestana, filmin yaratıcısıyla canlı bir sohbet gerçekleştirecek. Bu hafta izleyiciyle buluşacak film ise Cura. 21 Ocak Perşembe, 19.00'da İKSV YouTube kanalında ücretsiz olarak gösterilecek.
21 OCAK PERŞEMBE 'CURA'
Richard ve Dion Neutra’nın Los Angeles’ta Silver Lake baraj gölündeki 2. VDL Araştırma Evi’nde çekilen Cura, mimariyi bir tedavi aracı olarak gören Avusturyalı-Amerikalı mimar tarafından geliştirilen ilkeleri hayata geçiriyor. Her bir çevresel öğenin insanlarda algısal ve duygusal tepkiler yaratmak üzere dikkatlice hesaplandığı projeler bu mimar tarafından tasarlandı. Filmin başkahramanı ise bir kaplumbağa, seslendirmesini ABD’li vokalist Joan La Barbara’nın yaptığı ilgi tanrıçası Cura’yı ete kemiğe büründüren kadim sürüngen. Kaplumbağa, bizi mitoloji ile Neutra’nın temel felsefi metni Survival by Design’dan (Tasarım Yoluyla Hayatta Kalma,1954) pasajları harmanlayan bir monolog eşliğinde evin içinde gezdiriyor.
Bu film, çağımız için kurgusal bir sağlık merkezi ve empati yeteneğini geri kazanması gereken bir dünya için idman sahası olan Arcadia Center’ın bir parçası olarak üretildi.