KHK ile ihraç edilen Ulaş Bayraktar ve arkadaşlarının hikâyesi: ‘Ufka Bakma Durağı’
KHK ile ihraç edilen akademisyen Ulaş Bayraktar ve arkadaşlarının kurduğu yeni dünyanın hikayesini anlatan "Ufka Bakma Durağı" belgeselinin fragmanı yayımlandı. Yapımcılığını Zeynep Ünal’ın, yönetmenliğini Çiğdem Mazlum ve Sertaç Yıldız’ın üstlendiği "Ufka Bakma Durağı" belgeseli, KHK ile ihraç edilen Ulaş Bayraktar ve arkadaşlarının hikâyesine yer veriyor.
bianet‘ten Sakine Orman’ın haberine göre, AB Sivil Düşün Kampanya Desteği ve Fongogo Kitlesel Fonlama Kampanyası’yla hazırlanan belgeselin sinopsisinde şu ifadelere yer veriliyor: "Bir imza, bir insanın hayatını nasıl değiştirir? Bir insanın bireysel iradesi ile attığı imza, kaç kişinin hayatını etkiler? Hayata yeniden başlamak için ne kadar geriye gitmek gerekir? Okuduğun okullar; liseler, üniversiteler… Hepsini geride bırakıp yeni bir hayata başlamak mümkün müdür?
UMUT ADASI: KÜLTÜRHANE
"29 Nisan 2017 günü 689 sayılı KHK ile Mersin Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilen Ulaş Bayraktar; beş yaşındayken orduda yüzbaşı olan babasını bir çatışmada kaybettiği günden bu yana, 40 yıla yakın bir zamandır devam eden çatışmalı sürecin ancak barış sağlanarak çözülebileceğine inandığı için imzacı akademisyenlerden biri oldu. Yaşamında sarsıcı değişiklik yaratan bir ‘imza’nın ardından kitaplarla, insanlarla ve gençlerle bir arada olmanın yöntemlerini aradı.
"Sonunda, kendisi gibi barış imzacısı olan Ayşe Gül Yılgör ve Galip Deniz Altınay’la birlikte akademinin, binaların ve unvanların çok ötesinde anlamlara karşılık geldiğini gösteren, Mersin’in alternatif akademisini, Kültürhane’yi inşa ettiler. ‘Ufka Bakma durağı’, neşenin bir direnme biçimi olduğunu gösteren Ulaş Bayraktar’ın hikayesinden yola çıkıyor ve her köşesi farklı öyküler barındıran, dayanışmayla örülü bir mekanın, koca bir umut adasına dönüşmesine tanıklık ediyor."
YENİ UMUT ADALARINA TANIKLIK EDİYORUZ
‘KHK’nin çoğunlukla dramatik bir karakterde, işsizleştiren, vasıfsızlaştıran, yersizleştiren, yoksullaştıran, nefretle doldurulmuş olarak karşılarına çıktığını söyleyen film ekibi, "Başlayanlar da olmuştu, karanlığa rağmen yeniden başlayanlar. Mesleği son bulan bir akademisyen örneğin. Ceketini çıkarıp asan, saat alarmını ezberlerinin dışına çıkaran, akademinin duvarların arasına hapsedilemeyeceğini, sokağa, yaşamın içine taşınabileceğini gösteren. Başka yerden bakmayı sağlayan" diyor ve ‘Ufka Bakma Durağı’’nın tam da bu noktada ortaya çıktığını ifade ediyorlar:
"KHK ile ihraç edildiğinden bu yana hep bu yerin en doğru yer olduğuna inanan Ulaş Bayraktar’ın hikayesinden yola çıkıyor. Bir dramın kudretli kahramanı değil, yaşamı dayanışmayla yeniden kuran, kara mizah bir hikayenin anti-kahramanı olarak."
Belgesel, film ekibinin ‘Yaşamı ve barışı savunmak kadar mı aslında var olmak?’ sorusunun yörüngelerinde belirmesi sonucu, bu sorudan yola çıkmalarıyla ve Ulaş Bayraktar’ın hayatındaki en büyük mağduriyetlerden sayılabilecek bir durumun yeni bir başlangıca dönüşmesini merkezine almalarıyla ortaya çıktı. Film ekibi, "Yeni Umut Adaları’nın yükselişine tanıklık ediyoruz" diyor ve şöyle devam ediyor:
"Belgeselimiz, Ulaş Bayraktar’ın KHK’li olması sonrası kurduğu yeni yaşamı birçok yönüyle kapsayacak bir kronolojiyle kurmaya çalışıyor. Yaşanan onca büyük ve sarsıcı duruma rağmen kuvvetle devam eden yaşama tutunma çabasının Ulaş’ın hayatındaki gerçek karşılıklarına bakıyor. Dayanışmanın en güzel örneklerinden biri olan Kültürhane’deki her objenin, her kitabın ve de tüm süreçlerin sahip olduğu hikayelerle yaşamın nasıl yeniden inşa edildiğini gösteriyor."
Kendi anlatımıyla Ulaş, Bolu-Göynük’te ilkokulu, Mersin’de liseyi, İzmir’de hovardalığı, İstanbul’da üniversiteyi, Paris’te doktorayı bitirdi. Şimdi Mersin’de bir Umut Ada’sında anaokulu ve ilkokulu tekrar bitiriyor.
29 Nisan 2017 günü 689 sayılı KHK ile Mersin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ndeki görevi sona erdi. Beş yaşındayken orduda yüzbaşı olan babasını bir çatışmada kaybettiği günden bu yana, 40 yıla yakın bir zamandır devam eden çatışmalı sürecin ancak barış sağlanarak çözülebileceğine inandığı için imzacı akademisyenlerden biri oldu. ‘İhraç’ın hemen ardından kitaplarla, insanlarla ve gençlerle bir arada olmanın yöntemlerini aradı.
KAMUDAN KAMUYA İHRAÇ EDİLMEK
Kendisi gibi KHK ile kamu görevine son verilen Ayşe Gül Yılgör, Galip Deniz Altınay ve Nalan Turgutlu Bilgin ile Kültürhane’yi inşa ettiler. Bir başlangıç oldu, yepyeni bir sosyal alan. Kendileri gibi imzacı olup görevlerine son verilen diğer akademisyen arkadaşlarının kişisel kütüphanelerini tek kitaplıkta bir araya getirdiler. Her şeyden önemlisi bu mekan kent ve sakinleri için, akademinin özel güvenlikli turnikelerine karşın ulaşılabilir bir alan yarattı.
Öğrencilerle tez çalışmalarının devam ettirildiği Kültürhane, kütüphanesindeki 10 binden fazla kitapla, müzik dinletilerinden ekoloji, tarım, gıda sohbetlerine dek birçok kültürel etkinlikle kısa sürede Mersin’in alternatif akademisi konumuna ulaştı. Bu bağlamda Kültürhane, bir kamusal alan olarak akademinin her yerde yaratılabileceğine güçlü bir örnek teşkil ediyor.
Ulaş çok güzel özetliyor bu süreci: "Ben kamudan kamuya ihraç edilmek diye tarif ediyorum bu süreci. Kamu yönetimi alanında çalışan bir kamu personeliyken ihraç edildim, ama yine kamunun içindeyim. Hatta 10 yıllık akademik kariyerimde tanımadığım, temas etmediğim hemşehrilerimle Kültürhane’de tanıştım. Burası umudun hala hükmü olduğunun kanıtı, öfkeyle, nefretle değil, inadına umutla bağırmaya çalışan bir mekân."
*Fotoğraf: Kültürhane'nin açılış günü.