'Ortadoğu'daki gelişmeler Türkiye'yi müdahaleye zorladı'
Besteci ve yorumcu Bülent Ortaçgil, Türkiye’de farklı fikirlerin uzlaşmak zorunda olduğunu belirterek, "Eskiden şu anda muhalefette olan yüzde 48, yüzde 52’yi yok saymıştı. Bu bir hataydı. Yüzde 52 oy alanlar, bu hataya düşmez ve yüzde 48’i yok saymayarak hareket ederse sorunlarımızı çözeriz" dedi. Sabah gazetesinden Tuba Kalçık’a röportaj veren Ortaçgil’in bazı sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
- ‘Şarkılarımı empati duygusuyla yapıyorum’ demiştiniz. Kalıcı olmanızın sırrı bu galiba…
Tek doğrultunun insanı olmadım hiçbir zaman. Bu yüzden bestelerim değişik yanlardan veya gözlerden bakıldığında da keyif veriyor. Stilim böyle. Kendini başkasının yerine koyarak da bakıyorum bestelerime ama burada asıl önemli olan nokta, tek boyutlu bir ideolojinin temsilcisi olmamak.
- Dünyanın içinde bulunduğu zor süreçte sanatın birleştirici gücüne daha çok ihtiyaç var, öyle değil mi?
Tabii ki. Popüler müzik dünyasına dikkat ederseniz, ekonomiden ya da gelişmişlikten bağımsız olarak yeni müzik türlerine de sempati artıyor. Eskiden hangi ülke güçlüyse onun müziği baskındı, şimdi durum değişiyor. Müzik, toplumlar için iyi bir yapıştırıcı. Eskiden Almanya’da birçok festivale katılmıştım. Beni dinlemeye gelenler arasında çok Alman vardı. O yıllarda Almanya’da oluşan Türk imajından tamamen farklı bir profildim çünkü. Bu örnek bile müziğin önyargıları yıkmasında önemli olduğunu gösteriyor bence.
- Ortadoğu’daki kaosa tanıklık ediyoruz. Siz bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok üzücü. Türkiye yaşanan gelişmelerden dolayı bölgeye müdahale etmek zorunda kaldı. Ortadoğu’nun dünyadaki süper güçlerin bulunduğu bir alan haline gelmesi bizi bu müdahaleye zorladı. Bölgedeki bu gelişmeler, Türkiye’nin geleneksel dış politikasından farklı bir çizgide ilerlemesine de sebep oldu. Arap dünyasında yaşananlara baktığımızda, Türkiye’nin çok özel bir ülke olduğunu düşünüyorum. Türkiye, her şeyden önce devlet ve demokrasi geleneği olan bir ülke. Büyük çoğunluğu Müslüman. Bu açıdan baktığımız zaman, Türkiye’nin diğer Müslüman ülkelere model olacak bir ülke olduğunu düşünüyorum.
- Geçtiğimiz günlerde 15 Temmuz’un ikinci yıldönümüydü. Bu konuyla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyim?
15 Temmuz’da yaşananlar çok korkunçtu. Ben hayatım boyunca darbelerin her türlüsüne karşı olmuş biriyim. 15 Temmuz’da darbe girişimini durdurmak için yüzlerce insanımız öldü. Çok büyük bir felaketti o gece yaşananlar. Darbenin iyisi kötüsü olmaz.
- Siz yıllar önce yazdığınız şarkı sözlerinizde bile insanların kategorize edilmesine karşı çıkmış birisiniz. Günümüz Türkiye toplumunda da en çok ihtiyacımız olan şey, tüm renklerimizle birlik ve beraberlik içinde olmak. Katılıyor musunuz?
Türkiye’de geçmişten itibaren toplumsal kesimler çok fazla birbirine rakip oldu. Farklı görüşteyiz diye senin müziğin ayrı, benimki ayrı, senin sineman ayrı, benimki ayrı. Ama böyle olmaz, bunu kırmamız gerekiyor, uzlaşmak zorundayız. Muhalefetiyle iktidarıyla uzlaşmamız gerekiyor. Sandıktan çıkan sonuca saygı duyulmalı öncelikle. Oy olarak da baktığımız zaman yüzde 52’yi yok mu sayacaksınız? Ya da muhalefette kalan yüzde 48’i? Başkan yüzde 52 civarında oy alarak seçilmiş. Muhalefet bunu kabul etmeli. İktidar da muhalefetin istek ve taleplerini göz önünde bulundurursa bu sorun çözülür bence. Eskiden şu anda muhalefette olan yüzde 48, yüzde 52’yi yok saymıştı. Bu bir hataydı. Yüzde 52 oy alanlar, bu hataya düşmez ve yüzde 48’i yok saymayarak hareket ederse sorunlarımızı çözeriz. Siyasette diyaloğun artmasını bu anlamda çok önemli buluyorum.