Prof. Mehmet Özdoğan Göbekli Tepe'yi anlattı: Ciddi bir ‘baba tanrı’ kültü var
İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Mimarlık Fakültesi tarafından düzenlenen "Güneydoğu Anadolu'nun Göbeklitepe Kültürü" başlıklı konferansa katılan Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, yeni kazı sonuçları ışığında UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Göbeklitepe hakkındaki deneyimlerini paylaştı.
'GÖBEKLİTEPE'NİN KUTSAL BİR MEKAN OLDUĞUNA DAİR BİLGİLER YANLIŞ'
Göbeklitepe'nin dünyanın en eski tapınağı olduğu ve tarihin burada başladığı yönündeki bilgilerin doğru olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, "Bu söylemler Göbeklitepe'nin gerçekten neden önemli olduğunu ortadan kaldırdı. Göbeklitepe ve Göbeklitepe kültürü uygarlık tarihindeki en önemli dönüşüm, kırılma noktalarından birisidir. Göbeklitepe, tapınaklarla özdeşleştirildi, dinin doğduğu yer olarak bilindi, dünyanın en eski tapınağı olarak söylendi. Ancak bu bilgiler doğru değil. İnsanlar çok daha evvelde tapmaya, soyutlamaya başlamışlar. İnsanların soyutlama yetisi dediğimiz olmayanı düşleyebilmek, göz önünde olmayanı tasarlayabilmekle başlıyor. Göbeklitepe en eski tapınak değil, en eski inanç yeri değil. Göbeklitepe'nin o bölgenin kült merkezi olduğu yönünde haberler yer aldı. Oranın kutsal bir mekan olduğuna dair bilgiler vardı ancak bunlar da doğru değil. Sadece Göbeklitepe'nin etrafındaki 50 kilometrekarelik alanda Göbeklitepe gibi 15 merkez var. Bu Göbeklitepe'yi küçük düşürmez o merkezin ne kadar dinamik olduğunu bize gösterir" diye konuştu.
'İLK YILLARDAN İTİBAREN HER ŞEYİ BİLİYORDUK'
Göbeklitepe'deki ilk kazıların 1995 yılında başladığını hatırlatan Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, "Göbeklitepe bizim neolotik dediğimiz yani insanların ilk defa üretime geçtiği, yerleşik yaşamın başladığı, köyden kente, kentten devlete, devletten imparatorluğa giden sistemin temellerinin atıldığı, insanın doğal çevresi ile ilişkisinin farklılaştığı ve mekan anlayışının değiştiği süreci temsil ediyor. Göbeklitepe'de kazılar 1995 yılında başladı. Daha ilk yılından Göbeklitepe'deki her şeyi biliyorduk. İlk yıldan itibaren bugün heyecan yaratan sonuçların hepsi vardı. Göbeklitepe üzerine birçok toplantı, çalışma yapıldı. Bilim dünyası heyecanlandı. Türkiye heyecanlanmadı hele bürokrasimiz hiç ilgilenmedi. Şanlıurfa'da da önemsenmedi. 2011 yılında National Geographic adlı dergide Göbeklitepe hakkında yazı çıkınca herkes heyecanlandı" dedi.
'GÖBEKLİ TEPE EN ESKİ TAPINAK DEĞİL'
Göbekli Tepe’ye ‘en eski tapınak dersek’ çok daha önceye tarihlenen mağara resimlerine, M.Ö. 16 binde yani Göbekli Tepe’den 6 bin yıl öncesinde görülenlere, yine aynı şekilde Asya steplerindeki Göbekli Tepe’den eski kült yapılara ne diyeceğiz? Bunları unutup Göbekli Tepe’ye ‘en eski tapınak’ ya da ‘insanlığın başladığı yer’ diyemeyiz.
'CİDDİ BİR BABA TANRI KÜLTÜ VAR'
Mezraa Teleilat yerleşimini kazarken sex shop kazıyoruz gibi geldi. 600 tane fallus heykeli çıkarıldı burada. Göbekli Tepe Kültür Bölgesi’nde ciddi bir ‘baba tanrı’ kültü vardır. Biz hep ana tanrıçayı bulacağımızı düşünerek kazdık ancak karşımıza baba tanrı çıktı. Zaten bir döneme kadar yapılan hayvan tasvirleri de sadece erkektir. Tapınaklarda erkek figürleri veya kadın olmayan figürler ve falluslar, konut alanlarında ise kadın heykelcikleri görüyoruz. Bu, ruhban sınıfla halk arasındaki farkı gösteriyor. Mezarlar arasında da farklılaşmalar var. Ancak bu konuda net bir fikir ortaya çıkmadı. Bazı ölülerin boyanmış kemiklerinin yerlerinden çıkarılıp törenlerde kullanılması çok ciddi bir inanış sistemine işaret ediyor. Bezemede de büyük bir zenginlik söz konusu. Körtiktepe’de taş kapların üzerindeki betimlerin hepsi farklı farklı. Göbekli Tepe Kültür Bölgesi’ndeki 27 yerleşimin 27’sinde de farklı işçiliklerle karşılaşıyoruz. Göbekli Tepe’de 30, bütün bölgede 300’ün üzerinde hayvanları temsil eden batonlar (asalar) bulundu.