'Sansür yürüyüşünde sinema emekçileri tek vücut olmuştu'
Geçen yıl sinemayı bıraktığını açıklayan Yeşilçam'ın unutulmaz oyuncularından Türkan Şoray, kararının hâlâ geçerli olduğunu ancak Şener Şen ile birlikte bir proje sunulursa kabul edebileceğini söyledi. Şoray, "Şöyle bir açıklama yapayım: Şener Bey’le birlikte oynamam yönünde bir teklif gelirse tekrar varım" diye konuştu.
Şener Şen ile birlikte Hürriyet'ten Uğur Vardar'a konuşan Şoray, İkinci Bahar dizisi boyunca yaklaşık 10 kilo aldığını ve dizinin bir bölümünde Şener Şen'in kendisini taşıyamadığını söyledi. Dublör kullandıklarını anlatan Şoray, "Buradan açıklıyorum, dizideki bir tek hile odur. Beni Şener Bey’in yerine başkası taşıdı" ifadesini kullandı.
Röportajın bir bölümü şöyle:
‘İkinci Bahar’ın yemekle ilişkisi malum. Bu aralar yemek konusu toplumun öncelikli meselelerinden. "Menemen soğanlı mı olmalı soğansız mı?" başta olmak üzere birçok tartışma başlığı var. Galiba ‘Yabancı Damat’ta da yemek öncelikli duraklardan biriydi. Latife yapayım, ‘İkinci Bahar’ bugünü o zamanlardan görmüş mü acaba?
Ş. Şen: Evet, ileriyi görmüş ama dizinin yapısı zaten yemek üzerine kurulmuştu. Fonu böyleydi.
T. Şoray: Sorular geldikçe benim de anılarım canlanıyor. Öyle bir ortamdaydık ki sürekli kebap yiyoruz, etraf zaten hep kebapçı dolu. Çekimler bitiyor, soluğu gene kebapçıda alıyoruz. Bol bol künefe de yiyoruz. Her şey o kadar güzel ki, ben tabii bu arada farkında olmadan bir hayli kilo almışım. Bir sahne var; Hanım, Ali Haydar’a kızıyor ve inat için rakip kebapçıya gidiyor, orada çalışacak. Ali Haydar da bu duruma kızıyor, onu sırtına yükleyip geri getirecek. Yani beni kaldırması gerek. Ama o kadar kilodan dolayı kaldıramadı.
Ş. Şen: Valla bunu ben söylemedim. Bakın, siz söylediniz!
T. Şoray: Tamam ben söylüyorum, 10 kilo falan almışım.
Ş. Şen: Ben kaldırmayı denedim ama olmadı.
T. Şoray: Ondan sonra nerden buldularsa Şener Bey’e benzeyen birini buldular.
Ş. Şen: Evet, dublör geldi.
T. Şoray: Buradan açıklıyorum, dizideki bir tek hile odur. Beni Şener Bey’in yerine başkası taşıdı.
Ş. Şen: Benim kostümlerimi giydi. Sırttan çekildi, o da kabak kafalı.
T. Şoray: Adam pehlivan mıydı neydi?
Ş. Şen: Valla bilmiyorum ama sınavı geçti ki sizi taşıdı.
"SANSÜR YÜRÜYÜŞÜNDE SİNEMA EMEKÇİLERİ TEK VÜCUT OLMUŞTU"
Son ‘mısır tartışması’ dolayısıyla popüler sinema yapanlarla bağımsızlar arasındaki haksız salon dağıtımı sık sık gündeme geldi ve eski zamanlara dönülerek, sizin de katıldığınız 1977’eki ünlü sansür yürüyüşü hatırlatıldı. O zamanki birlikteliğin artık olmadığı vurgulandı.
T. Şoray: Evet, eskiden ne güzeldi, hep birlikte hareket ederdik... Yıllar önce bahsettiğiniz o ünlü yürüyüşte bütün sinema emekçileri tek vücut oldu. Şimdi artık dağınıklık hâkim herhalde, başka ne diyebilirim ki?
Ş. Şen: Bu kavga sadece sinema sektörüne ait bir çatışma değil. Sistem insanları o kadar farklı şekilde davranmaya yönlendiriyor ki; ortada çıkarlar var, başkalarını ez, yok et noktasına geliyor insanlar. Yani acımasız sistem sadece sinemaya değil, hayatın her alanına hâkim. İnsan ilişkilerine bakın, o kadar değişti ki davranış biçimleri.
"YAŞANAN MUHTEMELEN ÇIKAR KAVGASIDIR"
Gelelim güncel meselelere... Son olarak sinemacılarla dağıtımcı firma arasında yaşanan ve tarihe ‘mısır tartışması’ olarak geçen krize ne diyorsunuz?
T. Şoray: Bu soruya ikimiz adına Şener Bey cevap versin..
Ş. Şen: Biz yıllarca kameranın önündeydik, arkasında değil. Hele hele o zamanki ticari işlerin nasıl döndüğünü hiç bilmiyoruz. Fakat şunu biliyoruz, kariyerimiz boyunca hiç böyle bir gürültü patırtıya rastlamadık. Nasıl bir düzen kurulmuşsa sinemacılarla işverenler büyük bir uyum içinde işleri yürütüyorlardı. Bu yeni sistemde her şey bambaşka sanırım. Sonuçta ne oldu tam bilmiyorum açıkçası ama büyük ihtimalle yaşanan çıkar kavgasıdır... Ne diyelim, Allah yollarını açık etsin... (KÜLTÜR-SANAT SERVİSİ)