Ragıp Zarakolu

Ragıp Zarakolu

1980 sonrası bir direniş odağı olan Belge Yayınları'nın 40 yıllık öyküsü (I)

Belge, Marksist düşünceye yapılan katkıları ayrımsız önemsedi ve geniş bir düşünce ailesinin parçası olarak kabul etti, en zor dönemlerde bunun örneklerini iletmeye çalıştı...

Belge Yayınları ilk kitabını tam 40 yıl önce Ocak ayında yayınladı. Belge Yayınları'nın kurulma kararı ise 1977 sonbaharında alındı, 2. Milliyetçi Cephe Hükümetinin kurulmasından sonra... İlk kitap, Marx-Engels Enstitüsü ve Arşivinin kurucusu, ünlü MEGA’nın, yani Marx-Engels Toplu Yapıtlarının editörü olan David Riazanov’un "K.Marx/F. Engels Hayat ve Eserlerine Giriş" olacaktı. 1919 yılında Berlin’de Kautsky’nin Kapital’in orijinalinin editörlüğünü emanet ettiği Riazanov, Stalin dönemi temizliklerinden nasibini alacak, 1938 yılında sürgünde ölecekti. Bu kitap basit bir yaşam öyküsü ve yapıtların incelemenin ötesinde, bunu hazırlayan zamanın ruhunun anlaşılmasına da olanak sağladığı için Paul M. Sweezy dahil bir çok akademisyen tarafından on yıllarca temel bir kurs başlangıç kitabı olarak kullanıldı.

Kitabın bir yıldır, biraz da ekonomik kriz nedeniyle Gözlem Yayınları'nın üretim tezgahında bekliyor olması da Belge’nin kuruluşunu tetikleyen nedenlerden biri oldu. İkinci neden ise, Türkiye’de her darbe sonrası, ya da sağ hükümetler sonrası ilk saldırı alanının üniversiteler olmasıydı.

O sırada Ayşe Nur Zarakolu, İÜ İktisat Fakültesi Maliye Enstitüsünün Kütüphane yöneticisiydi. Menderes ve Demirel hükümetlerinin, Hürriyet gazetesinin mali danışmanı, Memduh Yaşa’nin Maliye Enstitüsüne 1977 sonbaharında başkan olması, daha ilk andaki terbiyesiz tavrı, ANZ’nin ayrılışını tetikledi. MC hükümetlerinin temel saldırı alanı zaten üniversiteler olmuştu.

ANZ Maliye Enstitüsündeki görevine 1970 yılında İÜ Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünden mezun olduktan sonra başladı. Sosyoloji bölümünde Prof. Dr. Kösemihal’nin isteği ile master çalışmasını yürütüyordu bir yandan da. Ben de o sırada İF’de masterimi bitirip doktora derslerine başlamıştım. Kösemihal, ANZ için Londra’da bir doktora olanağı da ayarladı. Ama o arada 71 darbesi gerçekleşmişti, ANZ "arkadaşlarımız katledilirken ülke dışına gidemem" dedi. Bu arada Kösemihal de ölünce, sosyoloji bölümüne asistan olarak ANZ yerine, Cahit Tanyol’un desteği ile Cemil Meriç’in kızı Ümit Meriç alındı.

ANZ üniversiteye İÜ Hukuk Fakültesinde başlamış, ancak daha birinci sınıfta, 20 yıl sonra 82 Anayasasının mimarı olacak olan Orhan Aldıkaçtı ile, amfide 141 ve 142’nin anayasaya aykırılığına ilişkin bir soru üzerine takışmış, HF’sinde 2. Yıl okumaya devam etmeme kararı alıp, yeniden üniversite imtihanına girip sosyoloji bölümünde okumaya başlamıştı.

ANZ kardeşi Veysi Sarısözen ile TİP gençlik kollarında çalışırken, bir yandan da Yol-İş Sendikasında çalışmaya başlamış, bir işçi semti olan Zeytinburnu’nda bir işçi ailesinin yanında yaşamıştı. Sosyoloji bölümünde okurken, bir yandan Varlık Yayınları'nda çalışmaya başlamıştı. Titiz bir düzeltmendi, Aziz Nesin’in eşi Meral Çelen ve şair Sennur Sezer ile birlikte düzelti yapıyorlardı. Varlık yayınları yöneticisi Yaşar Nabi Nayır ANZ’ye Varlık’ta çalışmaya devam etmesini istedi ama ANZ üniversitede çalışmayı tercih etti.

Bir yandan profesyonel olarak anket işinde çalışıyordu, bu onun sınıfsal olarak toplumun farklı kesimlerini tanıma olanağı sağlamıştı. Zaten mezuniyet tezinin konusu da, o dönemde işçi sınıfı içinde dinselliğin güçlü oluşunun nedenleri olacaktı.

Belge’nin ikinci kurucusu RZ ise, bir yandan Vedat Günyol’un Çan Yayınları'na takılıp, Masis Kürkçigil ile birlikte Yeni Ufuklar dergisinin 1968 özel sayısını hazırlarken, öte yandan da ANT dergisi "Üniversite İşgal Günlüğü"ne yer veriyordu. 1969 yılı sonunda da ANT’ın yazı kuruluna giriyordu. 1970 yılı Mayısında mastırını bitirmek için buradan çekiliyor, onu tamamlarken bir yandan da 1970 15-16 Haziran İşçi Başkaldırısından dolayı aranmaya başlanıyordu. Fabrika gazeteleri çıkarmaya başlayan Partizan dergisinin yayın kuruluna giriyordu.

1971 yılında RZ, "Şadi Alkılıç Aydınlar Davası" kapsamında tutuklandı, ancak Ekim ayında bütün sanıklarla birlikte serbest bırakıldı. 1972 Martında bir süre İktisat Fakültesi Fikir Klübü başkanı olduğu için Dev-Genç davası kapsamında tutuklandı, Mayıs ayında yeniden bırakıldı.

RZ, 1971 yılında başladığı Tütengil, Nuri Karacan, Halil Sahiliioğlu ve Gülten Kazdan’dan aldığı doktora kurlarını 1972 yılında tamamladı. Gülten Kazgan’ın nezaretinde "İktisadi Kriz Teorileri" olacaktı doktora konusu. Ancak 1972 Aralığında ANT ve Partizan dergilerindeki yazılarından dolayı mahkum olup, hapse girince bu yarım kaldı. 1979 yılında Tütengil’in isteği üzerine doktoraya devam kararı aldı, İF yönetim kurulu da buna olanak sağladı, ancak Tütengil’in öldürülmesi üzerine RZ, Demokrat gazetesi üzerinde yoğunlaşmaya karar verdi ve 36 aydın ve yazar ile birlikte bu projenin kurucu ortaklarından biri oldu. Demokrat gazetesi 12 Eylül’de kapanana dek, ANZ, Belge Yayınlarını tek başına götürme durumunda kaldı.

RZ, 1972 yılı yazı Yunanistan da işkence ve insan haklarına ilişkin 2 kitabı tercüme etti. Bu kitaplar 1973 yılında RZ hapiste iken ANT yayınlarının devamı olarak kurulan Yöntem Yayınları'nın ilk kitapları olarak çıktı. RZ 1974 affı ile hapisten çıktıktan sonra hapiste tercüme ettiği Babel’in öykülerini ve Ehrenburg’un savaş sonrası Avrupa röportajlarını yayınlattı. 1975 yılında ANZ ile birlikte Devrimler ve Karşı Devrimler Ansiklopedisinin 2 cildinin tüm fasiküllerini kaleme aldı. O dönemin, alternatif çocuk ve pedagoji kitaplarının yayınını başlatan, en kaliteli yayınevlerinden biri olan Gözlem Yayınları için tercümeler yaptı. Yöntem Yayınları için tercüme yapmaya devam etti. Lenin’in "1905 Devrimi"ni Yöntem için yaptı, ayrıca ulusal kurtuluş hareketleri üzerine çevirileri oldu. İktisatçı Oskar Lange’nin makalelerini derleyerek tercüme etti.

Gerek ANZ gerek RZ, Türkiye’deki darbeler zinciri içinde asıl hedefleri olan akademik çalışmalarını yarım bırakma durumunda kaldılar. Ama yayıncılık alanına akademik kaygı ile eğildiler, baskı dönemlerinde bir çeşit alternatif üniversitenin oluma listesinin oluşturmayı hedef aldılar. Birçok araştırılmayan, ya da tabu olan konuyu Türkiye’nin gündemine taşımaya çalıştılar. Resmi tarihe karşı, resmi ideolojiye karşı, bir alternatif tarih, bir karşı-tarih yaklaşımının yükselişine karınca kararınca katkı sunmaya çalıştılar.

Bir çeşit sivil itaatsizlik tavrı ile, bedeller pahasına da olsa tabular karşısında ülkenin katı dar düşünce özgürlüğü sınırlarını genişletmeye çalıştılar. İkinci bir kaygı ise insan haklarını savunma ve cezaevlerindeki yazar ve akademisyenlerle dayanışma oldu.

Aradan geçen 30 yıl sonra tekrar buluşma olanağımız olduğunda, sevgili Korkut Boratav’ın bunu hatırlaması, o günlerdeki dayanışma için teşekkür etmesi, benim açımdan en büyük armağan olacaktı.

Belge temel çizgisi Marksizm olan bir yayınevi oldu, ancak Marksist düşünceye ortodoks değil plüralist bir biçimde yaklaştı. Marksist düşünceye yapılan katkıları ayrımsız önemsedi ve geniş bir düşünce ailesinin parçası olarak kabul etti, en zor dönemlerde bunun örneklerini iletmeye çalıştı. En başından itibaren de konseyler/şuralar deneyiminin katkı ve öneminin hatırlatmak gerektiğini düşündü. Sosyalizmin yumuşak zayıf karnının demokrasi olduğuna, bunun güçlenmesi için çaba harcanması gerektiğine inandı. 12 darbesinin erken gelişi, ne yazık ki buna ilişkin programımızın tam olarak hayata geçirilmesine olanak sağlamadı. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Zarakolu Arşivi