Eser Karakaş
2019 inşallah daha iyi olur ama…
2018 senesi Türkiye için çok kötü bir sene oldu.
Yaşananları özetlemek bile istemiyorum, parmaklarım gitmiyor, zaten yaşananlar herkesin malumu.
Bizlere düşen görev ise muhtemelen söz konusu yaşananları biraz daha analitik, biraz daha sayısal bir kılıfa sokup tekrar sunmak.
Kur, faiz, enflasyon, bütçe problemleri gibi konuları bir kenara bırakalım.
İktisat demek en nihai analizde sadece sürdürülebilir büyüme demek.
Sürdürülebilir büyüme kavramı ise hem çevre meselesini hem de gelirin daha kabul edilebilir bir çerçevede bölüşümünü kapsıyor.
Elimizde dünyada ABD doları bazında kişi başına gelir rakamları var; buradan dünya ortalamasını çıkarıyor istatistikçiler.
Türkiye’nin de seneler içinde kişi başına gelir düzeyleri elimizde.
2004 senesine kadar dünya kişi başına gelir ortalaması Türkiye’nin kişi başına gelirinin biraz üzerinde seyrediyor.
Mesela, 2000’li yıllara dünya kişi başına gelir ortalaması 5.578 dolar, Türkiye’nin ise 4.219 dolar olarak giriyoruz.
2005 senesinde bu denge tersine dönmeye başlıyor ve dünya kişi başına gelir ortalaması 7.267 dolar iken Türkiye’nin kişi başına geliri 7.278 dolar ile dünya ortalamasını biraz aşıyor.
2005’i izleyen senelerde de Türkiye hep dünya ortalamasının üzerinde bir kişi başına gelir üretiyor, 2012’de bile (işler demokrasi ve hukuk devleti anlamında yavaş yavaş kötüleşiyor) dünya ortalaması 10.468 iken Türkiye kişi başına geliri 11.553 oluyor.
Ancak, 2017 senesinde dünya kişi başına gelir ortalaması tekrar Türkiye’nin üzerine çıkıyor.
Elimde Ekim 2018 yıllıklandırılmış veriler var, durum daha da kötüleşiyor, dünya ortalaması 11.114 bin dolar iken Türkiye 8.715 dolarda.
Gelelim 2019 senesinde bu dengenin ne olabileceğine.
IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşlar dünya büyüme ortalaması olarak yüzde 3,5 gibi bir büyüme öngörüyorlar.
Türkiye için ise büyüme oranı dünya ortalamasının altında, yüzde 2 dahi iyimser bulunuyor.
Tüm bunlar birer öngörü, değişebilir ama 2018’in son çeyreğinde önemli bir negatif büyüme Türkiye’yi bekliyor, bu durumun 2019’a da kısmen sarkacağı tahmin ediliyor.
Tüm bu mantıklı öngörüler dünya kişi başına gelir ortalaması ile Türkiye’nin kişi başına gelir farkının 2019’da Türkiye aleyhine biraz daha açılabileceğini bize söylüyor.
Yazımın başlığına koyduğum "ama" nın da anlamı biraz bu.
Ancak, yine de iyi temennilerimizi eksik etmeyelim, daha iyisi için elimizden geleni yapmaya çalışalım.
Doğru işler yapılırsa olumlu sonuçlar mutlaka ortaya çıkıyor.
Analizlerimizde de dünya mukayesesini eksik etmemek lazım, dünya büyüme ortalamalarından bağımsız büyüme analizleri tamamen saçmalamak olabiliyor, bunu da unutmamak lazım.
Şimdilerde çok daha iyi andığımız rahmetli Demirel’in bir sözü vardı, çok eleştirmiştik, haksız da sayılmazdık, Demirel "İğne bile üretemezken şimdi araba üretiyoruz" derdi ama bu arada dünyanın nereden nereye geldiği meselesi pek konuşulmazdı.
Bundan sonra lütfen kendimize çok daha iddialı hedefler koyalım, AB ülkeleri ile yarışmak isteyelim, rakiplerimiz Sudan, Mısır falan olmasın artık.