ayşe düzkan
8 mart’ta ali koç olmak
bu sistemin yani patriyarkanın sana bahşettiği hangi haktan, ayrıcalıktan vazgeçtin? hiç olmazsa kadınların ücretsiz emeğini sömürmeden kendi hayatını sürdürmeyi öğrendin mi?
ayşe düzkan
hatırlarsınız, bir buçuk yıl kadar önce ali koç kapitalizmin ortadan kalkması gerektiğini ifade etmişti. o gün sosyal medyada en çok konuşulan konulardan biri bu oldu, sanırım sonraki günlerde hakkında birkaç yazı da yazıldı. ona yöneltilen eleştirilerin neredeyse tamamının temelinde, bir kapitalist olarak çıkarı olan bir sistemi eleştirmeye hakkının olup olmaması yatıyordu. bu eleştiriyi haklı bulmamak mümkün değil. ali koç bir burjuva ailesinde dünyaya geldi, o da tıpkı bizim gibi içine doğduğu aileyi seçme şansına sahip değildi.
böyle bir kaderi değiştirmek mümkün değil midir? bence zor ama bu konuda dikkate değer bir hayat hikâyesini de anlatmak istiyorum.
giangiacomo feltrinelli 1926 yılında italya’nın en zengin ailelerinden birinin çocuğu olarak dünyaya geldi, daha gençken işçi sınıfının ağır yaşam koşulları ilgisini çekti, ikinci dünya savaşı sırasında faşizme karşı direniş hareketine katıldı, İtalyan komünist partisi’ne üye oldu. babasını çok erken yaşta kaybetmişti, reşit olunca işlerin başına geçti, kazandığı parayla uluslararası işçi hareketi ve sosyalist hareketlere dair belgeleri toplayan bir kütüphanenin yanı sıra bir yayınevi ve bir kitapçı zinciri kurdu ve o sırada daha da radikalleşen görüşlerine uygun olarak ho şi min, fidel castro, che guevara gibi devrimcilerin yazılarını yayınladı; bugün dünyanın her yerinde görülen ünlü che fotoğrafını, onun öldürülmesinden sonra afiş olarak basan da feltrinelli’ydi. ama hepsi bu değil, aralarında filistin kurtuluş örgütü’nün de yer aldığı birçok gruba mali destekte bulundu; gerilla eylemlerini savunuyordu, 1970’te, italya’da kızıl tugaylar’dan sonra kurulan ilk silahlı sol örgüt olan partizan eylem grupları’nı kurdu. 1972’de, bir yüksek gerilim hattının yakınında, başka yoldaşlarıyla birlikte elindeki patlayıcıların patlaması sonucu öldü, cenazesine 8 bin kişinin katıldığı söyleniyor.
feltrinelli, servetinin doğal birsonucu olan hayattan vazgeçmiş, bir emekçi gibi değilse de bir devrimci gibi yaşayıp ölmüş. ali koç bütün servetini kaybetse veya bir kenara bıraksa ne olur? eğer kendisi başka bir tercih yapmazsa, eğitimi yüksek ücretli bir beyaz yakalı olarak hayatını sürdürmesini sağlar. servet sadece burjuvalara mahsus değil ve bir burjuva olarak dünyaya gelmek servetin ötesinde avantajlar da sağlar insana. başkalarının emeğini sömürerek değil kendi emeğiyle geçinmek zorunda kalsa bile işine yarayacak avantajlar. burjuva olmaktan vazgeçmek zordur. yeri geldi hatırlatayım, erkek olmaktan vazgeçmek daha da zor.
öyleyse sorayım, ali koç’a vermediğin hakkı kendine nasıl tanıyorsun her 8 mart’ta heyheylenen solcu erkek kardeşim? ali koç, kendisinin de çıkarı olan bir sistemi eleştirdi. sen, kendinin de çıkarının olduğu bir sistemle mücadelenin baş rolüne geçmeyi hakkın olarak görüyorsun. ali koç hiç, "bıktım şu komünistlerden," demedi. sen habire, "bu feministler de sıktı," diyorsun.
bu sistemin yani patriyarkanın sana bahşettiği hangi haktan, ayrıcalıktan vazgeçtin? hiç olmazsa kadınların ücretsiz emeğini sömürmeden kendi hayatını sürdürmeyi öğrendin mi? bir kadınla –annen, eşin, sevgilin- hayatını paylaşmadan yaşayabiliyor musun, sevdiğin yemekleri yapabiliyor musun, çocuğuna, çocuklara bakmak elinden geliyor mu, sevişirken partnerine haz vermeyi öğrendin mi, çekici olmak için çaba gösteriyor musun? erkek olmanın sana sokakta, ıssızda, iş hayatında sağladığı ayrıcalıklardan vazgeçmek zor ama hiç kadın gibi yaşamayı, kadın gibi çalışmayı denedin mi?
ali koç’san sus artık, sadece ayıp değil, gülünç de oluyor. feltrinelli’ysen, zaten susarsın.