A Takımı B Takımı

İktidar hep aynı TC’de. Biat eden parsayı kaptı. Şimdi Reis devleti ele geçirdi diyorlar ama inanmayın, devlet reisi ele geçirdi.

Hamidiye kahramanı, yeni Türkiye’nin ilk başbakanı Rauf Orbay


TC’nin her döneminde farklı olan bir tarih vardır. Atatürk’ün ölümünden sonra erki ele alan ikinci adam, milli şef İsmet İnönü, başa geçer geçmez Atatürk ile takışmış olanlarla barışmayı, onları meclise alıp, bir anlamda da kontrol altında tutmayı tercih etti.

İnönü ebedi şefin a takımı ise, Bayar oluşturmaya çalıştı b takımıydı. Ömrü vefa etmedi. Oldukça genç bir yaşta öldüğü söylenebilir.

Ama İnönü, maşallah 89’u bulacaktı. Ecevit’in yükselişine kadar da partiyi kontrolü altında tutacaktı.

Zaten Atatürk başta ama parti kontrolü onun elindeydi. Lenin’in ölümünden sonra, zaten partiyi kontrolü altında tutan Stalin’in durumu gibi biraz.

Atatürk giderayak onu azledip Bayar’ı onun yerine atamıştı ama parti ve meclis onun kontrolü altında kalmıştı.

Mareşal Fevzi Çakmak’ın yerini alması da söz konusu olmuştu, ama Çakmak İnönü’nün meclise hakimiyetini bildiği için şansını denemeye kalkmamıştı.

İnönü’nün onu azletmesinden sonra parti kurmaya kalkanlardan biri de Mareşal olacaktı. Milli şefe o kadar kızgındı ki insan hakları derneği bile kuracaktı.

Elimde şu aralar yeniden 1. Dünya Savaşının ve Mütareke döneminin parlayan yıldızlarından biri olan Rauf Orbay’ın Cehennem Değirmeni başlıklı Siyasal Hatıraları var. (Emre Yayınları, 1993)

   

   Churchill, TC Büyülelçisi Rauf Orbay ile teftişte 1942

   

Aslında, Meşrutiyet’ten bu yana Türkiye siyasetin ana damarlarından biri ITF/CHP olmuşsa, ikinci ana kanat da Hürriyet İtilaf Fırkası ile başlayan gelenek olmuştur.

Bu gelenek, Şeyh Sait başkaldırısından sonra ağır bir darbe yedi.

İsmet Paşa’nın Takriri Sükun Kanunu ile TC’nin bugüne kadar devam eden otoriter bel kemiği oluştu.

Rauf Orbay o günlerin devlet terörüne çok iyi tanıklık ediyor. Paşalar arası erk kavgası Yunanistan karşısında kazanılan 1922 askeri zaferi sonrası yaşanan bir olgu idi.

Mustafa Kemal, İnönü’ye muhtaçtı erki kontrol altında tutmak için.

Rauf Orbay, Kazım Karabekir gibi paşalar, komünistler gibi sıkı polis takibi altındaydı.

Rauf Orbay yeniden kurulan İstiklal Mahkemelerini "mahkeme değil, eşkıya yatağı" diye tanımlıyor.

Hey gidi DGM’lerin atası!

Atatürk, ikinci kanadı kendi denetimi altında tutarak şekillendirmeye çalıştı 1930 yılında. Ama öylesine kitlesel bir tepki vardı ki, bunun kontrol altında tutulamayacağı anlaşıldığı için, proje iptal oldu.

İnönü Milli Şef olduktan sonra, af kanunu çıkararak Atatürk muhalifleri ile barışma yoluna girdi.

Çerkes Ethem gelmeyi reddedecekti. MİT kurucusu Kuşçuoğlu Eşref de.

Rauf Orbay ise siyasi sürgündü 1925 sonrası Avrupalarda, Mısır’da.  Sağlık nedeniyle Viyana’da olmasa, belki de suikast iddiası ile sallandırılanlardan biri olacaktı.

İlginç bir soy ağacı var Orbay’ın, baba tarafı Kafkasya Çerkesliği iken, ana tarafı Bedirhanlardandı.

İki şüpheli unsur!

İnönü oldu bitti ile 1939 seçimlerinde Orbay’ı Kastamonu bağımsız mebusu yaptı, ama Orbay CHP’ye dühul olmadı. Daha sonra onu Londra’ya elçi yolladı, kritik 2. Dünya Savaşı yıllarındayken, bir yandan Nazilerle flört sürerken Churchill ile hatlar kopmadı bu sayede. 1944 yılında istifa etti ve bir daha da resmi görev almadı. 1949 ara seçimlerine İstanbul’dan bağımsız aday olarak girdiyse de, unutulmuş bir "kahraman" olarak çok düşük oy aldı. 

1945 Eylül’ünde İnönü, Orbay’ı Dolmabahçe Sarayına davet edip, Kazım Karabekir Paşa ile birlikte Terakkiperver Partiyi yeniden kurmasını teklif etmez mi?

Orbay’ın yanıtı şöyle olur: "Siz gene Halk Fırkası reisi ve tabii cumhurreisi, biz de karşınızda muhalif biz de karşınızda muhalif…Aşk olsun, çok güzel.. Bu samimi sözlerim üzerine, o da ben de tatlı tatlı güldük".

DP de, B takımından 4 CHP’li tarafından kurulmadı mı? En azından B takımının kazandığı 1950 yılına kadar senaryo gerçekleşti.

27 Mayısla cezalandırılmıştı B takımı.

27 Mayıstan sonra icazeti YTP kurulup, DP oylarının parçalanması sağlanmış bizim İsmet Paşa yine hükümet kurmamış mıydı?

12 Eylülden sonra da bütün partiler kapatılıp, icazetli partiler kurulmamış mıydı? Al baştan!

Birden aklıma Yenikapı mutabakatı geldi.

Roller değişti elbette yarım asır sonra. CHP "muhalif", AKP "İktidar"!

Aslında iktidar değişmedi. İktidar hep aynı TC’de.

Özallar, Eco’lar, Demirellerle falan ne yaşandıysa, tekrarlandı. Biat eden parsayı kaptı.

Şimdi Reis devleti ele geçirdi diyorlar ama inanmayın, devlet reisi ele geçirdi!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi