Doğan Özgüden

Doğan Özgüden

AB kuşatmasına karşı Türki'ler hurucunun dört ası

Macaristan'ın desteğiyle beş yıldan beri ilk kez Hakan Fidan'ın da katılacağı Gymnich toplantısında Türkiye'deki insan hakları ihlalleri de görüşülecek mi?

Belçika başkenti Brüksel, iki gün sonra, 29 Ağustos'ta, inişli çıkışlı Türkiye - Avrupa Birliği ilişkilerinde yeni bir aşamaya, Avrupa Birliği'nin Türkiye kuşatmasına karşı Türki'ler hurucunun dayattığı bir diplomasi şovuna sahne olacak... Beş yıldır Avrupa Birliği'nin bakanlar arası toplantılarından dışlanmış bulunan Türkiye, altı ayda bir yapılan gayri resmi Dışişleri Bakanları toplantısında ilk kez yeniden yer alacak.

Türkiye, Avrupa Birliği'ne (AB) üye ülkelerin dışişleri bakanlarının her altı ayda bir düzenlediği gayri resmi toplantıya beş yıl aradan sonra ilk kez davet edildi. İsmini Almanya'da 1974 yılında ilk kez yapıldığı Gymnich Kalesi'nden alan toplantı, Brüksel'de yapılacak. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, toplantıya katılmak üzere 29 Ağustos'ta Brüksel'e gidecek.

Davet, aynı zamanda Türk Devletleri Teşkilatı üyesi olan dönem başkanı Macaristan'dan geldi.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Ankara'nın bu daveti olumlu karşıladığını belirterek "AB’nin bir diyalog arayışı olarak değerlendiriyoruz. Bu adımın ilişkilerimizi çıkmaza sokan 15 Temmuz 2019 tarihli AB Dış İlişkiler Konseyi kararlarının önümüzdeki dönemde tadil edilmesine zemin hazırlamasını umuyoruz. Bu davet, bölgesel ve küresel sınamalar karşısında Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi gerekliliğinin AB tarafından anlaşıldığına da işarettir" diyor.

Bir ay önce Artı-Gerçek'te yayımlanan "Avrupa Birliği'ne bir Türki başkan" başlıklı yazımda, Türk Devletleri Teşkilatı üyesi Macaristan'ın 1 Temmuz'da Avrupa Birliği'nin dönem başkanlığını üstlenecek olmasının, AKP-MHP diktasına yeni bir umut kapısı açacağını belirtmiştim.

Öyle de oldu...

Avrupa Birliği'nde dönem başkanlığının biri Ocak, diğeri Temmuz'da olmak üzere her altı ayda bir üye devletlerden birine geçmesinin ardından, o devletin davetiyle üyeliğe aday ülkelerin dışişleri bakanlarının da davet edildiği gayri resmi bir toplantı yapılması adettendir... Bu tür toplantıların ilk 1974 yılında Almanya'daki Gymnich Kalesi'nde yapıldığı için de, daha sonraki yıllarda yapılan bu tür tüm toplantılara "Gymnich Toplantısı" adı verilmiştir.

AKP iktidar olduktan sonra Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne aday üyeliğinin 2004 yılında onaylanmasına ve hemen ertesi yıl da üyelik müzakerelerinin başlamış olmasına rağmen, her geçen yıl daha da yoğunlaşan ve 2016 çakma darbesinin ardından tam bir dikta uygulamasına dönüşen insan hakları ihlalleri nedeniyle üyelik müzakereleri durdurulduğu gibi, kurumsal ilişkiler de askıya alınmış bulunuyordu.

GÜNEYDEKİ KIBRIS CUMHURİYETİ'NDEN İLK KEZ GERİ ADIM...

2024 yılının ilk altı ayında dönem başkanlığını üstlenen Belçika, ilişkileri yeniden ısıtmak için Brüksel'de yapılacak olan gayrı resmi Dışişleri Bakanları toplantısına Türkiye'yi davet etmeye kalkıştıysa da, AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti'nin muhalefeti nedeniyle Türkiye Dışişleri Bakanı'nın bu toplantıya katılması mümkün olmamıştı.

Bir yandan Türk Devletleri Teşkilatı üyesi Macaristan'ın 1 Temmuz'dan itibaren AB dönem başkanlığını üstlenmesi, öte yandan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Türk Devleti ile ilişkilerinde taktik değişimlere başvurması sayesinde Avrupa Birliği'nin kapısı Ankara rejimine yeniden açılmış bulunuyor.

Oraya da pek kolay gelinmedi...

Türkiye'nin başını çektiği Türk Devletleri Teşkilatı'nın üyeleri arasında Macaristan'dan başka bir de Türkiye dışında hiçbir devletin tanımadığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de üye olarak bulunuyor.

Azerbaycan'ın Türk Ordusu'nun da desteğiyle ele geçirdiği Yukarı Karabağ'ın Şuşa kentinde 5-6 Temmuz 2024 tarihlerinde yapılan Türk Devletleri Teşkilatı zirve toplantısına Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da katılmış, her ikisi de aynı fotoğraf karesinde yer almıştı.

AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti'nin buna tepki göstermesi üzerine, Macaristan Dışişleri Bakanlığı 23 Temmuz'da Budapeşte'deki Kıbrıs Büyükelçisi Omiros Mavrommatis'e, Macaristan'ın Türk Devletleri Teşkilatı zirvesine Avrupa Birliği adına değil, tamamen ulusal düzeyde katıldığı ve devlet olarak sadece Kıbrıs Rum yönetimini tanıdığı güvencesini vermek zorunda kalmıştı.

Türk Ordusu'nun Kıbrıs Adası'nın kuzeyini tamamen işgal etmesinin 50. yıldönümü dolayısıyla 20 Temmuz'da Türk Devleti'nin iktidar partileri ve ana muhalefet partisi liderlerinin katılımıyla Lefkoşa'da yapılan görkemli kutlama, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin güneydeki Kıbrıs Cumhuriyeti ile birleşmesinin asla gerçekleşemeyeceğini gösteriyordu.

Buna rağmen Kıbrıs Cumhuriyeti yöneticileri büyük bir esneklik göstererek AB-Türkiye ilişkileri konusunda daha uzlaşıcı bir tavrı benimsemiş bulunuyor.

Dışişleri bakanlarının Şubat'taki toplantısına Türkiye'nin katılmasını engellemiş bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti, AB'nin yeni dönem başkanı Macaristan'ın bu hafta yapılacak toplantıya Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ı da davet etmesinin en hararetli destekçisi oldu.

Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Türkiye ile ilişkilerindeki bu yumuşamanın doğal bir sonucu da hiç kuşkusuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın da Avrupa Birliği'ne yönelik Türki kuşatmanın dört aktöründen biri olarak ön plana çıkmasıdır.

MACARİSTAN'IN AZERBAYCAN LEHİNE BLOKAJI

Ya dördüncü aktör, Azerbaycan diktatörü Aliyev?

Azerbaycan Cumhuriyeti 1991 yılından beri Avrupa Birliği ile yakın ilişkiler kurmuş olup Avrupa'nın sınırlarında olan ülkelerle dostluk ilişkileri kurmak ve bu ülkelerde istikrarın oluşturulmasına destek vermek amacıyla 2004'te oluşturulan Avrupa Komşuluk Politikası'nın, 2009'da kurulan Doğu Ortaklığı'nın ve de Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın üyesidir.

Her ne kadar Azerbaycan'ın, Türk Ordusu'nun desteğiyle Yukarı Karabağ'ı işgal etmesi 5 Ekim 2023 tarihinde Avrupa Parlamentosu tarafından kınanmışsa da, AB Konseyi ve Komisyonu bu konuda aynı tavrı koyamamıştır.

22 Eylül 2023'de, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ’da yürüttüğü terörle mücadele operasyonunu kınayan bir bildiri yayınlama önerisi, oybirliğiyle onay gerektirdiğinden, Macaristan'ın vetosu nedeniyle Avrupa Birliği tarafından reddedilmiştir.

Ayrıca, unutmamak gerekir ki, Azerbaycan, özellikle Rusya ile ekonomik ilişkilere son verilmesinden beri Avrupa Birliği için önemli bir enerji ortağıdır, AB'nin petrol talebinin yaklaşık %5'ini karşıladığı gibi Hazar gaz kaynaklarının Güney Gaz Koridoru aracılığıyla AB pazarına getirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Avrupa Birliği'nin kuşatmasına karşı Türki'ler hurucunun dört aktöründen en etkilisi şu sırada, hiç kuşkusuz, bu birliğin asli üyesi olduğu gibi altı aylık süreyle dönem başkanlığını da yapacak olan Turancı Viktor Orban'ın yönetimindeki Macaristan'dır.

Bu ayrıcalıklı konumuna rağmen, Macaristan'ın her aklına eseni Avrupa Birliği'ne kabul ettirmesi kolay görünmüyor. Örneğin, Dışişleri Bakanı'nın başkanlığında yapılacak gayri resmi Dışişleri Bakanları toplantısının yeri konusunda da önemli bir gerilim yaşanmış bulunuyor.

Avrupa Birliği bünyesi içinde önemli toplantıların normal olarak AB dönem başkanı olan ülkenin bir kentinde toplanması gerekirken, Viktor Orban'ın Ukrayna konusunda Avrupa Birliği'nin kararlarına aykırı tutum takınması, Rusya ve Çin ile ilişki kurması nedeniyle bu mümkün olamamıştır.

Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bu geleneği hiçe sayarak, dışişleri bakanlarının Macaristan yerine Belçika'da toplanmasını dayatmış, Macar Hükümeti de bu dayatmayı sineye çekmek zorunda kalmıştır.

ANKARA'NIN İNSAN HAKLARI İHLALLERİ GÜNDEME GELECEK Mİ?

Daha da güncel bir gelişme... Avrupa Birliği'nin kabul ettiği iltica kurallarını ihlal ettiği için Avrupa Adalet Divanı Macaristan'ı 200 Milyon Euro ceza ödemeye mahkum etmiş, ayrıca karar tarihi itibarıyla yükümlülüklerini yerine getirmekte geciktiği her gün için ayrıca 1 milyon avro ceza ödemesi gerektiğine hükmetmişti.

Macaristan Başkanlık Ofisi Başkanı Gergely Gulyas, 23 Ağustos'taki bir basın toplantısında bu kararı “Brüksel, bizi her pahasına göçmenleri ülkeye almaya zorlamak istiyor” diye eleştirdikten sonra bundan böyle Macaristan'a giren göçmenleri, kendilerine ücretsiz uçak bileti vererek, Brüksel'e yönlendireceklerini açıkladı.

Bu gerilime rağmen, Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto iki gün sonra Brüksel'de yapılacak olan AB gayri resmi Dışişleri Bakanları toplantısında Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'la birlikte yer alacak, Avrupa Birliği'nin Türkiye kuşatmasına karşı Türki'ler hurucunun aslarından biri olarak birçok konuda onunla birlikte davranacaktır.

İyi hoş da, bu toplantıda Avrupa Birliği'nin diğer dış işleri bakanları, sadece Hakan Fidan'ın "Türkiye'nin katılım sürecinin canlandırılması, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, vize serbestisi sağlanması gibi" taleplerini dinleyip baş sallamakla mı yetinecekler, yoksa Ankara rejiminin insan hakları ihlalleleri, Türk Ordusu'nun komşu ülkeler topraklarındaki operasyonları konusunda da ciddi eleştiri ve uyarılarda bulunabilecekler midir?

Göreceğiz...


Doğan Özgüden kimdir?

1952’den itibaren İzmir’de Ege Güneşi, Sabah Postası, Milliyet, Öncü gazetelerinde çalıştı, 60’larda İstanbul’da Gece Postası ve Akşam Gazetesi genel yayın yönetmenliği yaptı. 1967’den itibaren eşi İnci Tuğsavul, Yaşar Kemal ve Fethi Naci ile birlikte sosyalist Ant Dergisi’ni yayınladı. Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti, Basın Şeref Divanı ve Türkiye İşçi Partisi yönetimlerinde bulundu. 12 Mart 1971 darbesinden sonra Türkiye’den ayrılarak yurt dışında Demokratik Direniş Örgütü, İnfo-Türk Haber Ajansı ve Güneş Atölyeleri, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Demokrasi İçin Birlik örgütü kurucuları arasında yer aldı. Evren Cuntası tarafından 1982’de eşiyle birlikte Türk vatandaşlığından çıkartıldı. 12 Mart rejimine karşı Direniş Belgeleri, 12 Eylül rejimine karşı Kara Kitap adlı İngilizce, Türkiye’deki ve sürgündeki yaşamını ve mücadelelerini anlatan iki ciltlik “Vatansız” Gazeteci ve yedi ciltlik Sürgün Yazıları adlı Türkçe ve Fransızca kitapları bulunuyor. Kurulduğu tarihten beri Artı Gerçek'e yazıyor. (https://www.info-turk.be/ozguden-tugsavul-T.htm)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doğan Özgüden Arşivi