Acaba hangi dış mihrak?

Klasik olan suçlunun dış mihrak olduğu işaret edildikten sonra, ırkçılık anında tavan yapar.

Efendim bugünkü yazımı dış mihraklar üzerine yazayım dedim. Eee tahmin edersiniz, sisteme göre dış mihrak kelimelerine en fazla tabi tutulan kesimlerin başında biz Ermeniler gelir. Bu yazıyı yazmak da bana düşer dedim.

Memlekette yaşanan her olumsuzluk sonrası hemen "La bizi hep karıştırıyorlar" diye gündem olur şu dış mihrak sözü. Suçu üstüne almamanın en kolay yoludur. Topu taca bırakarak, suçu  başka yere atma taktiği. Biz hata yaptık diyene hiç denk gelmeyiz. Klasik olan suçlunun dış mihrak olduğu işaret edildikten sonra, ırkçılık anında tavan yapar. Her dönem üst perdeden benzer cümleler kurulur…

Bundan en fazla nasibini alanlar da Ermeniler, Yahudiler/İsrail, Yunanlar/Rumlar olur. Gerçi bu dış mihrak listesine son dönemde Kürtler de girdiler (Kürt dostlar, kızmayın. Bizler bu listede 100 yıldır varız. Gerçi siz de son düzlükte listeye sağlam bir giriş yaptınız.)

İlk Ermenilerden başlayalım. Bu Ermenilerin de türleri vardır. Zihinlerde Diasporadan etkilenenler ve iyi dolma yapanlar arası bir yerdedir Ermeniler. "Bizim  Vartanuş Teyze vardı, çok güzel dolma yapardı, hele bir de topik yapardı ki aman..." Gerçi O  Vartanuş Teyze’nin de bir yakınının yine Diaspora’da  yaşadığı da hiç akla gelmez. Günü kurtarmak adına Paskalya yumurtası aldığın o kişinin çekincesi olduğu fark edilmez bile.  Bir de sözünü sakınmayanlar vardır. Yazar, çizer, az biraz siyaset yapar falan. Azdır ama özdür bu insanlar. Ha işte onlar sakat Ermenilerdir.  Önce tehdit edilir. Bir bakarsın kaldırımda beyaz kasketli biri tarafından katledilir. Sonra da yıllarca mahkemesi trajik bir tiyatro kıvamında sürer...

Neyse biraz daha genel çerçeveye döneyim…

Şimdi de yakın zamandan bir örnek vereyim. Son orman yangınlarında ihale Yunanlara bırakılmak istendi. Yunanların burada bir örgüt eliyle ormanları yaktığı algısı medyada özellikle yaratılmaya çabalandı. Bu algı o kadar ileri bir boyuta geldi ki, ciddi sayıda bunu destekleyen paylaşımlar okudum. Bunun böyle olduğuna inanılmasına o kadar hazır bir zemin vardı ki. İnananların sayısının az olmadığını gördük…

Açıkçası bu algıya inananların aynı tarihlerde Yunanistan’da çıkan yangınları kim çıkardı diye hiç kendine sorduğunu düşünmüyorum. Çocukluktan kalma, zamana dayanan bir korku aslında bu. Kahpe Bizans bize hep düşman diye öğretilmedi mi? Algı, "Ayasofya, camiye çevrildikten sonra bize zaten gıcıklardı, yapabilirler" üzerinden ilerledi. Bu algı sonrası çok güzel pilaki pişiren, sirtaki oynamasından zevk aldığımız Madam Eleni peki nasıl bir ruh haline büründü? Bu hiç ama hiç akla gelmedi. Tam da bu akla gelmeyen sebepten dolayı pilaki yapan Madam Eleni artık komşumuz değil. Bir ek bilgi söyleyeyim: Türkiye’de neredeyse 2 bin civarı Rum kaldı.

Ekonomi bozulur ve iktidarın ağzından çıkan söz Faiz lobisi olur. Ya sen ekonomi için çok şey yapmışsın da sanki Faiz lobisi senin işini bozuyor. Memlekette özelleştirilmedik yer kalmadı. Sermaye güvensizlikten yurt dışına çıktı. Yerli üretim dibe vurdu. Her gün gazımızı almak için gaz haberleri yapılıyor ve gaza zam geliyor. Fakat tek suçlu Faiz lobileri elbette. Başka kimin suçu olabilir ki! Tabi bu ihale de para işini bilen Yahudilere ve İsrail’e kalır. Burada yan komşumuz Aon Abinin bu sözlerin yarattığı tedirginlikten dolayı göç ettiğini fark bile etmeyiz…

Bir diğer klişe de her karşıt görüşlü kişinin kökeninin eninde sonunda Ermeni çıkmasıdır. O adamın soyu kesin Ermenidir. Hatta bazıları televizyonlara çıkıp olmadıklarına dair bir nefret söylemiyle bunu yalanladılar. Geçmişte kimler Ermeni olmadı ki…

Gülen, Erdoğan, Mesut Yılmaz, Kılıçdaroğlu... Madem bu algıya meze olan bu isimler Ermeni, Ermenilere ne gibi hayrı oldu diye neden sorgulanmaz? Bu önemli adlar Ermeniyse neden hala bir Ermeni çöpçü dahi olamıyor diyen çıktı mı hiç? Cevap koca bir Hayır…

Komik bir olay anlatayım. Haç takan Figen Yüksekdağ fotosu sosyal medyada yayıldı. Birlikte görev yaparken Figen Başkan’a bu fotoyu göstermiştim. Espriler yaparak, gülerek sohbet etmiştik. Bir toplantı arasında bu sohbeti yaptığımızda o puslu konular arasında neşemiz olmuştu. Fakat hepimiz farkındaydık olayın aslında ne olduğunun. Yükselişte olan Figen Başkan zaten gavur algısı yaratmak. Yani din olarak farklı olmak da ayrımcılığın en önemli unsuru…

Yeri ve zamanı gelmişken Figen Başkan nezdinde tüm HDP’de görev yapan ve haksız yere rehin olan arkadaşlarımı da selamlayayım. Ayrıca başkanımdan babasının kaybı nedeniyle baş sağlığı dilerim…

Kürtler için ise konu apayrı bir hikaye. Yıllarca "Kürt diye bir şey yoktur", Kürdüm diyene de "Dış güçlerin oyununa geliyorsun" denmedi mi?  Sen kocaman bir halkı yok say sonra da dışarıdan kullanılıyorlar algısı yaparak faşist bir dille kendini inkar etmek istemeyenleri hedef göster. Kendini inkar etmeyenleri de düşman gör. Ha bir de Kürt Kardeşim algısı var. Bir kere de Kürt Abim diyeni hiç duymadım. Kürt’ün anadilinden dahi çekinilen bir anlayışı bu çağda yaşıyoruz.

Dış mihrak tanımı sadece iktidarın ve sağ siyasetin değil, bir yandan da bazı muhaliflerin sıklıkla başvurduğu bir ifadedir…

Sol siyasetten gelenler de bazen işin kolayına kaçarak her konuyu Emperyalistlere ve dış mihraklara bağlayıp siyasetsizliklerine bir bahane yaratır. Tabi ki Emperyalist saldırılar her daim olur ama "Ya sen buna karşı ne yaptın ya da yaptık?" denmez çoğu zaman. İşte bu eksiklik, dönem siyasetinden uzak kalmanın en bariz göstergesidir bana göre. 

Şimdi sadede gelelim. Benim esas kafamda bir soru var. Yangın sebebi bir Dış Mihraka bağlandı. Peki bu sel felaketi hangi dış mihrakların eseri acaba?

Hatta kafamdaki bir diğer soru da şu: Sel felaketinde, HES’ler ve dere yatağına yapılan plansız imar nedeniyle bu büyük acının yaşandığı söyleniyor. Buna izin veren ve bunu yapan hangi dış mihrak? HES’lere karşı, İmar yasasına direnenlere var mı bir cevap? Yarın Kanal İstanbul Projesi yapılırsa burada yaşananların esas suçluları kim olacak?... 

Her yanlışta, her hatada suçluyu dışarıdan buluyoruz. En yüksek perdeden ırkçı sözlerle hem de. Bu sorularıma da nasılsa bir suçlu bulunacaktır. Toplum da zaten bu durumu kanıksadı. Hepimiz biliyoruz ki zerre suçu olmayan her zaman iktidarlar ve bizi yönetenler olacak…

Yaşanan olumsuzluklara karşı "Hata belki de bende" ve "Bir şeyler yapmalıyım" denilecek bir düzenin hüküm sürdüğü bir coğrafya hayalimiz hep var olacak.

MUTLAKA KAZANACAĞIZ!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murad Mıhçı Arşivi