Acı ama gerçek... Ailelerin tek umudu: Çocuk işçiliği

Araştırmanın en önemli bulgularından birisi, tarım aracılarının, tarla-bahçe sahiplerinin ve yerel yöneticilerin çocuklara yönelik yanlış algısı. Bu nedenle çocuk emeği teşvik ediliyor.

Mevsimlik tarım işçiliği, yaşadığı kısırdöngüyü kıramayan, alternatif gelir kaynaklarına ulaşamayan, eğitim seviyesi düşük, kalabalık ailelerin temel uğraşı. Bir yandan da, onların hayatta kalmalarının tek yolu. Çalışma hayatının en dezavantajlı grubunu oluşturan tarım işçisi aileler yoksul kalıyorlar ve bu yoksulluk kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Yoksulluk döngüsünün sürekliliğini de çocuk işçiliği sağlıyor.

Türkiye’de mevsimlik gezici tarım işlerinde 18 yaş altı bireylerin çalışması yasak olsa da, maalesef tarımda çocuk işçiliği, tarım işçisi ailelerin temel geçim yolu.

Türkiye’de tarım, çocuk işçiliğinin en yaygın ve sayısal olarak en yüksek olduğu sektörlerin başında. 6-17 yaş arasındaki 893 bin çocuk çalışıyor; bu çocukların yaklaşık 400 bini tarımda istihdam ediliyor. (TUİK, 2012 Çocuk İşgücü Anketi)

Halbuki Türkiye’nin de taraf olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 182 sayılı sözleşmesi, mevsimlik tarımsal üretimde çocuk işçiliğini ‘en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliği’ olarak tanımlıyor.

Kalkınma Atölyesi’nin Adana ve Şanlıurfa’da 209 aileyle (112 Suriyeli, 97 Türkiyeli) görüşerek yaptığı ‘Yoksulun Umudu Çocuk: Mevsimlik Tarım İşçisi Hanelerin Sosyo-Ekonomik Profili ve Çocuk İşçiliği Araştırması’na göre, yapısal nedenler ortadan kalkmadan, mevsimlik tarım işçiliği yoksulluk üretmeye devam ettikçe, çocuk işçiliğini sonlandırmak pek olası görünmüyor.

ÇOCUKLARIN SADECE YÜZDE 26’SI OKULA GİDİYOR

Araştırmada yer alan mevsimlik tarım işçisi ailelerde, aktif olarak çalışanların yüzde 43’ünü 18 yaş altı çocuklar oluşturuyor.

Saniye Dedeoğlu ve Sinem Bayraktar tarafından hazırlanan araştırma raporunda, Suriyeli çocukların neredeyse hiç okula gitmediği, Türkiyeli çocukların ise çok azının okula gittiği belirtiliyor.

Mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocukları çalışmak için okulu bırakıyor veya hiç okula gitmiyorlar. Böylece çocukların başka mesleki beceriler ve iş kollarına yönelik bilgi birikimi gelişmiyor; kuşaktan kuşağa devreden yoksulluk içinde ailelerin tek umudu, çocuk işçiliği haline geliyor.

Araştırmaya katılan 1760 kişinin 991’i çocuk ve bu çocukların 769’u zorunlu eğitim çağında. Ama 6-17 yaşları arasındaki çocukların sadece yüzde 26’sı ilköğretim öğrencisi. Bu oranın yüzde 97’si Türkiyelilerden, yüzde 3’ü Suriyelilerden oluşuyor. İlköğretim öğrencilerinin yüzde 52’si oğlan, yüzde 48’i kız. 6-17 yaşları arasındaki Türkiyeli kız çocuklarının yüzde 51,6’sı, Suriyeli kız çocukların ise sadece yüzde 1,4’ü ilköğretim öğrencisi. Türkiyeli oğlanların yüzde 58’i, Suriyelilerin sadece yüzde 1,4’ü okula gidiyor.

6-14 yaş grubu kız çocuklarının yüzde 17’si öğrenci, yüzde 47,8’i tarım işçisi. 15-17 yaş arasındaki kız çocuklarının ise neredeyse tümü tarım işçisi. Kız çocukları çalışmadıkları zamanlarda da, ev işi yapıyor ve çocuk bakıyorlar.

Bu oranlar bize, çadır alanında aileleri ve akrabaları ile yaşayan genç neslin eğitimsiz bir kuşağa dönüştüğünü ve toplumsal cinsiyet kalıplarının yaygınlığını gösteriyor.

ÇOCUK EMEĞİ TEŞVİK EDİLİYOR

Araştırma sonuçlarına göre, çocuklar, aile bütçesine katkı vermek ve borçları ödemeye yardımcı olmak için çalışıyorlar.

Başka gelir kaynakları, tasarrufları veya işsizlik yardımları olmadığı için, tarım işçisi aileler yiyecek, barınma, giysi, hijyen gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılamada zorluk çekiyorlar. Bu yüzden iş bulduklarında, ailenin tüm fertleriyle işe koşuyorlar. Ailenin kazancını azami seviyeye çıkartmak için çocuk emeğinin kullanımı ‘kaçınılmaz’ oluyor. 

Araştırmaya katılan ailelerin yüzde 86,6’sı çocukların mecburiyetten çalıştığını söylerken, "Çalışmasını istemiyoruz, okuması gerekli" diyenlerin oranı ise sadece yüzde 11.

Çok çocuklu, eğitim seviyesi düşük, genç nüfuslu, topraksız, vasıfsız ve hayatta kalma mücadelesi veren tarım işçisi ailelerin yoksulluk döngüsünü kırmak için yapılacak çok şey var ama yapılan pek bir şey yok.

Öncelikle, mevsimlik tarım işçilerine insana yakışır, resmî asgari ücretin altında olmayan ücretler verilmeli ve ailelere sosyal korunma sağlanmalı.

Yetişkin tarım işçilerinin sosyal güvenlik primleri ödenmeli. Kayıtlı ve farklı iş olanakları için onlara yeni beceriler kazandıracak mesleki eğitimlere erişimleri sağlanmalı.

Tarım işçisi çocukların, okula ulaşımı sağlanmalı, köy ve mahalle okullarının kapasitesi artırılmalı ve işçilerin yaşadığı çadır yerleşim yerlerinde gezici eğitim ortamları yaratılmalı.

Ayrıca, tarım işçiliği yapan ailelere iş bulan ve çocukları işçi gruplarına dahil eden tarım işçilerini çocuk işçiliğinin önlenmesi için eğitmek ve hesap verebilir hale getirmek gerek.

Çocuk hakları her gün, her an bu ülkenin her yerinde ihlal ediliyor. Tarım işçiliğinin özellikle yaygın olmasının en önemli nedeni yoksulluksa, diğer nedeni de çocuğa bakış.

Bu araştırmanın en önemli bulgularından birisi, tarım aracılarının, tarla-bahçe sahiplerinin ve yerel yöneticilerin çocuklara yönelik yanlış algısı. Bu kişiler, çocukluğu yaştan ziyade, fiziksel gelişim ve çalışma kabiliyetiyle tanımlıyorlar. Bu yüzden, çocuk emeği normalleşiyor, hatta teşvik edilir hale geliyor.

Yani en önemlisi, zihniyeti değiştirmek gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Melis Alphan Arşivi