Açıklanan Türkiye AŞ’nin savaş kabinesidir

Türkiye’de sistem gün itibariyle değişti ancak yalnız sistem değişmedi. Beraberinde bir AŞ gibi yönetilecek Türkiye’nin ilk ‘savaş kabinesi’ de kuruldu.

Fehim IŞIK


Seçim döneminde yeni sistemi seçmenlere tarif eden Erdoğan, ‘devletin bir anonim şirket gibi’ yani AŞ gibi ‘yönetilmesi en doğrusudur’ diyordu.

24 Haziran’la birlikte madem sistem değişti, yeni Bakanlar Kurulu da (Yoksa Cumhurbaşkanlığı Sekreteryası mı demek lazım) açıklandı, karşımıza çıkan ne olacak, ona bakalım.

Açıklanan kabineden belli ki yeni yönetim bir AŞ anlayışı üzerinden yürüyecek. Bu çok açık.

Seçimden önce Erdoğan yandaş medyanın ortak yayınlarından birinde bu AŞ’nin hangi kurullarının olacağını, atamaların nasıl yapılacağını, KHK’lerin nasıl yayınlanacağını falan sunum eşliğinde tek tek anlatmıştı. Her şeyiyle en üstteki ‘Başkan’a bağlı bir sistemdi, Erdoğan’ın anlattıkları.

Başka dikkat çeken yön de Erdoğan’ın sisteminde TBMM’nin esamesi bile yoktu. Cumhurbaşkanı yardımcısı, bakanlar, yardımcılar, kurullar, sekreterlikler, ‘Başkan’ın KHK yetkisi ile üstlendiği TBMM görevleri falan derken her şeyiyle tek kişiye bağlı sistemi anlatıyordu, Erdoğan.

Oyu aldı mı, almadı mı hala tartışmalı. Muharrem İnce ‘Adam kazandı’ deyince tartışacak kimse de kalmadı. CHP dışındaki muhalefet tek başına ‘kazanmadı’ dese ne olacak! Sonuçta ‘Adam’ en azından Çorlu’daki tren kazası nedeniyle yas ilan edilmesi gereken bir günde şaşalı bir törenle, Ciguti’den Ekvator Gine’sine ülkelerden başkanların katılımıyla, ‘Artık bana Başkan diyebilirsiniz’ sözleriyle gözümüzün içine baka baka sistemini ilan etti.

Ancak bu kadarla kalmadı.

Kabine, beraberinde yeni tartışmaları da getirdi, getirecek.

Seçimden önce Erdoğan'ın hazine ve maliyeyi 'Damat’a teslim edileceği kulislerde konuşuluyordu. Bir takım iyi niyetliler ‘bu kadar da olmaz’ derken ‘olur’ diyenler gerekçesini de anlatıyorlardı.

Türkiye ekonomisi zorda ve bu ekonomiyi bilindik ekonomik kurallarla sürdürmek olası değil. O zaman ‘en güvenilir’ olan işin başına gelmeli ki ekonominin katakullileri kontrol altına alınsın.

Katakullinin ne olduğu da açık.

Bu ülkede savaş büyütüldükçe birilerinin de kasası doldu. ‘Başkan’ın kontrolünde olan 100 milyar dolardan söz ediliyor. Dile kolay. 100 milyar dolar. Bu paranın yönetimi sıradan birine teslim edilir mi? Elbet 'Damat’ olacak paranın başında. Bu tuttu.

Şimdi bu para 'Damat' aracılığı ile piyasaya sürülüp bir müddet daha idare edilecek. Tabi aynı yol ve yöntemlerle yeni paralar da bulunmaya çalışılacak.

Erdoğan ‘Başkan’ oldu ama AKP tek başına iktidar olamadı. Kabineye verdiği 4 milletvekilinden sonra AKP’nin vekil sayısı 290’a düştü. Meclis o kadar lazım değil ama yine de işi sıkı tutmak lazım. MHP burada kilittir. Bakan vermediler ama devlet içinde kilit noktalarda MHP’lilerin olacağından şüpheniz olmasın.

Hem MHP’nin desteğinin devamlılığı, hem de seçimlerin tamamen yok edilip tek adamdan tek partiye evrilecek sistemin selameti için sürmesi gereken bir savaş da, belki yeni savaşlar da lazım.

İşte bu kabine o kabinedir de…

15 Temmuz’un mimarı eski Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar Savunma Bakanı oldu. Beraberinde KHK’lerle ortadan kaldırılan Genelkurmay Başkanlığı yetkileri ile Yüksek Askeri Şura’nın yönetimi de ‘Başkan’ üzerinden Akar’a verildi. Ordu’yu, gerek duyulursa ordu gibi örgütlendirilen SADAT benzeri kurumları ‘Başkan’ adına Akar yönetecek.

Yeniden İçişleri Bakanı olan Süleyman Soylu’nun meziyetlerini saymaya gerek var mı? Sadakatini, her türlü karanlık iş ve işleyişi gözü kapalı yapabileceğini onlarca kez ispat eden Soylu’dan daha iyisini bulmak mümkün mü? Kanun manun hak getire. ‘Başkan’ ne derse onu yapacak. Soylu’nun bir diğer görevi de polis dışındaki güçlerde ‘sapma’ yaşanması durumunda yapacaklarıdır. Bu ‘sapma’ları, özellikle ordu içindeki kaymaları önleme görevinin de Soylu’da olduğundan şüpheniz olmasın. Bunun için resmi polis güçlerinin yanı sıra gayri resmi güçlerin bir bölümü de Soylu’ya bağlanacak. Tümü ona bağlanmaz. Mutlaka onu kontrol edenler de olacak. Bu Saddam deneyimidir, aynı zamanda. Saddam da Osmanlı'dan almıştı, bu deneyimi. Tüm güç bir kişide toplanmaz. Güç dağıtılır. Ayaklanan bir diğeri tarafından engellenir.

Ya diğerleri?

Dışişleri Bakanlığı için iki isim geçiyordu. Mevlüt Çavuşoğlu ile İbrahim Kalın adları anılıyordu. Her ikisi de aynı ayarda. Ama görünen o Kalın, Saray’ın tüm işlerini yürütecek en güçlü, hatta Bakanlar üstü 'bürokrat' olacak. Bu görevini de yeni adıyla 'MİT başkanlığı' ile beraber yani Hakan Fidan ile birlikte yürütecek. Erdoğan’ın Çavuşoğlu’na teslim ettiği çok iş vardı, o işler yine Çavuşoğlu ile yürüyecek ama sanırım Çavuşoğlu da diğer kurul üyeleri gibi Kalın ile Fidan’dan bağımsız iş yapamayacak.

Bu tablo karşımıza şunu çıkarıyor.

Türkiye’de sistem gün itibariyle değişti ancak yalnız sistem değişmedi. Beraberinde bir AŞ gibi yönetilecek Türkiye’nin ilk ‘savaş kabinesi’ de kuruldu.

Bu saatten sonra ‘hayırlı olsun’ demenin de bir anlamı yok. Çünkü bu dilek de o kadar işe yaramayacak görünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fehim Işık Arşivi