AKP mağdur, Avrupa haksız mı?

Ne AKP mağdur, ne de yapılan hareket Türkiye’ye karşıdır. Bu nedenle de başta CHP'lilerin yaptığı olmak üzere AKP’nin ekmeğine yağ sürecek söylemlerde bulunmak doğru değil.

Fehim IŞIK

AKP’nin devlet olanaklarını da kullanarak referandum gerilimini Avrupa’ya taşımasının önünün kesilmesi tartışma konusu olmaya devam ediyor. Konuştuğumuz birçok insan da bunu soruyor; nasıl değerlendiriyorsunuz, diyor.

İlk cümleyi özellikle seçtim. Durumu izah etmek için gerekli olan nokta kanımca o ilk cümle.

Gerilimden, toplumu kutuplaştırmadan beslenen AKP, Avrupa’daki kitlesini Türkiye’de olduğu gibi militarize edemedi. 15 Temmuz sonrası sokakla tanıştırdığı, silahlanmalarını teşvik ettiği, hatta yer yer silahlandırdığı kitlesini bir tehdit unsuru olarak kullanan AKP, aynı tabloyu Avrupa’ya taşımak istedi. Avrupa’nın MİT’e çalışan bazı kişileri yakalayıp sorgulaması, Diyanet’in Avrupa teşkilatı gibi görünen  ama esasında AKP’nin özel istihbarat birimi gibi çalışan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) karşı Avrupa devletlerinin önlem alması, bazı cami adıyla örgütlenen derneklerin basılarak buralarda istihbarat toplayan elemanların sorgulanması, kanaatim o ki AKP’li bakanların "propaganda etkinliklerinin" önünün kesilmesinin de nedenidir.

AB devletleri, Türkiye’deki gerilimin, kutuplaşmanın Avrupa’ya taşınmasının bedelinin ne olacağını iyi biliyor. Bu gerilimi organize edenler arasında AKP’li milletvekilleri ile bakanların da olduğu açık. Bu nedenle olacak ki sıradan demokratik bir hak gibi görünen etkinlikleri yasaklayarak aslında Türkiye’yi yönetenlere bir mesaj vermek istiyor.

Peki, AKP ne yapıyor?

Avrupa’nın bu yönelimini kitlesini Avrupa’da da militarize etmek için kullanmayı sürdürüyor. Aslında engellenen AKP’nin gerilim ve şiddetten nemalanan kutuplaştırıcı politikası iken CHP’nin, MHP’nin, yer yer de bazı HDP’lilerin Avrupa’nın tutumunu eleştirmesini kullanarak  kendini mağdur gösteriyor. Bu mağduriyetten de –açık demek gerekirse– referandum için ‘evet’ devşirmeye çalışıyor; hatta ‘evet’ devşiriyor.

Hal bu iken biz AKP’ye mağdur, Avrupa’ya da yanlış yapıyor, diyebilir miyiz?

Doğrudur, demokrasinin evrensel değerleri ile baktığımızda bir siyasal partinin oy kullanılacak bir seçim bölgesinde propaganda yapmasının engellenmesi anti-demokratiktir. Bunu tartışmak bile yersiz.

Propagandanın kuralları var elbet. Devlet olanaklarıyla, devlet kurumlarında propaganda yapılamaz. Bu yönüyle baktığımızda Avrupa’daki Türkiye büyükelçiliklerinde, devlete bağlı resmi kurumlarda, ibadet merkezlerinde AKP’li bakanların devlet olanaklarını kullanarak propaganda çalışmaları yapması seçim kurallarına, Türkiye’deki Seçim Yasası’na ve Anayasa’ya aykırıdır. Bu açık. Ancak bu konuda bile esasen yetkili ilk merci AB devletleri değil, Türkiye mahkemeleridir. Bu konuda tespit edilecek ihlallere bakacak olan da hukuk gereği yine devletleri yönetenler değil, en fazla AİHM olur.

Fakat gel gelelim durum böyle değil.

AKP Türkiye’de yargı mı bırakmış? Hangi mahkeme Erdogan’a ve hükümete rağmen karar verebilir ki? Hayır demenin suç olarak görüldüğü, hayır çalışması yapanların gözaltına alınarak tutuklandığı, HDP eşbaşkanları ve milletvekillerinin, onlarca belediye eş başkanının, binlerce HDP’li ve DBP’li yönetici ve üyenin tutuklu olduğu bir ülkede yargıdan değil siyasal infazdan sözedilebilir ancak.

Salt bu nedenle bile olsa AKP mağdur değil, AKP’li bakanlara yönelik uygulamalar da Türkiye'ye değil, AKP’ye karşı geliştirilmiş bir tutumdur. Bunu böyle görmek gerekir.

Elbet bu duruma rağmen Avrupa’nın eleştirmemiz gereken, hatta yerden yere vurmamız gereken tutumu yok mu?

Evet, AB devletlerinin AKP’li bakanların kutuplaştırıcı, gerginliği Avrupa’ya taşımayı hedefleyen çalışmalarına set çekmesi doğrudur. Avrupa, kendi bahçesinde risk istemiyor. Bu anlaşılır.

Peki, aynı Avrupa değil mi, Cizre’de insanlar bodrumlarda benzin dökülerek katledildiğinde sessizliğini bozmayan?

Aynı Arupa değil mi, bir partinin yönetici ve üyeleri siyasal infaza kurban giderken yerinden kıpırdamayan?

Aynı Avrupa değil mi, Türkiye’nin gönlünü almak için PKK’ye dönük yasağı genişletip bunun için IŞİD’e karşı kalkan olmuş YPG’nin sembollerini bile yasaklayacak kadar iki yüzlü davranan?

Tüm bunları yapan Avrupa, ne zaman ki riskin kendi bahçesinde taşınması girişimi ortaya çıktı o zaman müdahale etmeye başladı. İyi oldu, doğru yaptı, ancak eksik davrandı, geç kaldı ve hala Türkiye’ye karşı casur adımlar atmaktan imtina ediyor.

Durum özetle bu.

Ne AKP mağdur, ne de yapılan hareket Türkiye’ye karşıdır.

Bu nedenle de başta CHP'lilerin yaptığı olmak üzere AKP’nin ekmeğine yağ sürecek söylemlerde bulunmak doğru değil.

Tamam, AKP seçmenini etkileyip hayır cephesini güçlendirmek için belki böyle davranılıyor ama bilmek gerekir ki AKP buradan mağduriyet devşirip nemalanmak istiyor.

Yoksa AKP doğru dürüst propaganda çalışması yapmak istediğinde, hukuka uygun adımlar atmaya kalktığında ne onu engelleyecek devlet, ne de onun engellenmesini savunacak hayır yanlıları çıkar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fehim Işık Arşivi