Eser Karakaş
AKP Programında kamu yönetimi, yerel yönetimler ve kayyımlar
Arada sırada eski ama hala yürürlükte olan belgelere dönmek, hatırla(t)mak çok yararlı olabiliyor.
Her parti gibi AKP’nin de bir programı var; üstelik AKP bu programa "Kalkınma ve Demokratikleşme Programı" adını vermiş; haklarını da yemeyelim, 2010’a kadar da şöyle ya da böyle yaptılar gereklerini.
Bugünkü yazımda yorum yapmayacağım, AKP’nin söz konusu "Kalkınma ve Demokratikleşme Programından" kamu yönetimine ve yerel yönetimlere ilişkin bölümlerden "copy and paste" yani "kes-yapıştır" yöntemiyle alıntılar yapacağım ve bu alıntıların arkasından da 31 Mart yerel seçimlerinden sonra Doğu ve Güneydoğu’da kayyım atanan belediyeleri ve bu belediyelerde HDP’nin yine 31 Mart’ta aldığı oy oranlarını yorumsuz sunacağım.
Okurlara da tavsiyem çeşitli konularda AKP’nin bağlayıcı olması gerektiğini düşündüğüm Programına arada sırada başvurmaları ve yazılanlarla yapılanları mukayese etmeleri.
Bu Program tamamen değişti de benim haberim yoksa o da ayrı bir mesele.
AKP PROGRAMI KAMU YÖNETİMİ
Anayasa ve yasalarla belirlenen, iktidarı kamu yararına kullanma hak ve yetkisine sahip en üst siyasal örgütlenme şekli, kamu yönetimidir. Çağdaş kamu yönetimi bu hak ve yetkileri kullanırken insana ve topluma hizmeti en öncelikli amaç olarak kabul etmek zorundadır.
Demokratik devlet yönetiminin sosyal adaleti ve gelişmeyi gözeterek nitelikli hizmet üretmesi, dinamik bir devlet yapısının oluşturulması, kamu yönetiminin kendini sürekli geliştirebilme yeteneğine kavuşturulması temel hedeflerimiz arasındadır. Partimiz, kamu yönetimi anlayışını, demokratikleşme, yerelleşme ve sivilleşme eksenine oturtmayı hedeflemekte, çağdaş devletin aşağıdaki özelliklere sahip olması gerektiğine inanmaktadır:
• Vatandaşların evrensel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığı ve bu özgürlüklerin en etkin biçimde korunduğu "anayasal devlet" anlayışı, devlet yönetiminde egemen olmalıdır. Devlet sahip olduğu güç ve yetkilerini anayasa çerçevesinde kullanmalıdır.
• Kamu yönetiminin güç ve yetkilerinin merkezde toplanması yerine, olabildiğince fazla yetki, görev ve fonksiyonların yerel yönetimlere devredildiği ve birçok devlet fonksiyonlarının yerinden yönetim esasına göre gerçekleşebileceği bir devlet anlayışına süratle geçilecektir.
• Sosyal devlet anlayışımız gereği olarak devlet, sosyal refah sorumluluğunu üstlenmek zorundadır. Bu nedenle devlet, sosyal güvenlik, sosyal yardım ve sosyal hizmet programlarını etkin bir şekilde hayata geçirmelidir.
• Devlet temel fonksiyonları olan iç ve dış güvenlik, adalet, temel eğitim, sağlık ve alt yapı hizmetleri dışında kalan tüm hizmet alanlarından icracı sıfatıyla çekilmeli, düzenleyici ve denetleyici işlevleri devam etmelidir.
• Milletin kendisini yönetecek temsilcilerini kendi iradesiyle belirleyebildiği ve yönetime katabildiği demokratik yönetim ilkesi, yani halkın egemenliği, başta kamu personeli olmak üzere tüm vatandaşlarımız tarafından benimsenmelidir.
• Kamu yönetiminde şeffaflık, hesap verme sorumluluğu ve öngörülebilirlik, yönetimin her alan ve kademesine yerleştirilmelidir.
AKP PROGRAMI YEREL YÖNETİMLER
Çağımız bir yönüyle küreselleşme çağı, diğer yönüyle yerelleşme ve yerel yönetimlerin devlet sistemleri içindeki ağırlıklarının arttığı bir çağdır.
Artık demokrasi sadece bir seçme ve seçilme rejimi değil, aynı zamanda katılma ve işbirliği rejimi olarak algılanmaktadır. Bu katılım ve işbirliğini gerçekleştirecek temel birimler ise yerel yönetimlerdir. Türkiye’de kamusal yaşamı ilgilendiren birçok diğer konuda olduğu gibi, mahalli idareler alanında da asıl sorun, demokrasimizin derinlikten yoksun oluşudur. Yapılması gereken, katılımcı ve çoğulcu demokrasinin günümüzde yaygınlık kazanan ilke ve uygulamalarını yine günümüz iktisat ve kamu yönetimi anlayışları çerçevesinde mahalli idareler alanına taşımaktır. Partimiz bu doğrultuda;
• Mahalli idarelere yerel ihtiyaçlara göre yönetim biçimlerini geliştirme yetkisini verecektir.
• Yerel yönetimlerin kendi görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli harcamaları karşılayacak düzeyde ve çeşitlilikte mali güce kavuşmalarını sağlayacaktır.
• Yerel yönetimlerin karar alma süreci ve bazı faaliyetlerine sivil toplum kuruluşlarının katılımını sağlayacaktır.
• Kendi alanlarıyla ilgili düzenlemelere gidilmeden önce yerel yönetimlere danışılması ilkesini getirecektir.
• Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na uygun olarak, anayasal sistemimize yerel yönetim hakkının dahil edilmesini sağlayacaktır. Yerel yönetimlerin yargı yoluna gidebilme hakkı dahil ilgili tüm düzenlemeleri gerçekleştirecektir.
• Yerel yönetimlerin denetim ve gözetiminin, korunmaya çalışılan çıkarların önemi ile orantılı olması ilkesini gözetecektir.
• Büyükşehir belediyesi kurulmasına objektif kıstaslar getirecektir. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki görev-yetki paylaşımını hizmetlerde aksamaya yol açmayacak şekilde yeniden düzenleyecektir.
• Belediye sınırlarının mülki sınırlar olarak belirlenmesine yönelik bir değişimin yapılmasını esas alacak yerel yönetim reformunu gerçekleştirecektir.
Şimdi gelelim 31 Mart yerel seçimleri sonrası seçilmiş belediye başkanları yerine kayyım atanan yerlere ve buralarda seçilmişlerin aldıkları oy oranına;
Kayyum atanan belediyelerde HDP'nin oy oranları:
Diyarbakır: %62,93
Van: %53,83
Mardin: %56,24
Hakkari: %59,97
Yüksekova: %66,18
Kulp: %49,97
Kayapınar: %66,35
Bismil: %71,43
Kocaköy: %61,67
Karayazı: %61,83
Nusaybin: %77,42
Erciş: %49,71
Cizre: %76,99
Saray: %61,38
Kızıltepe: %70,45
İşte size 2002 tarihli ve hala değiştirilmeyen AKP Parti Programı ve 2019 senesinde yerel seçimlerden hemen sonra seçilmişlerin yerine kayyım atanan belediyeler.
Yoruma gerçekten gerek yok değil mi?