Melis Alphan
Alaçatı Sulak Alanı’nda yapılaşma son bulmalı!
‘Alaçatı Kuşları’ kitabının yazarı Serap Yurdaer Erboy, 2002 yılında yerleştiği Alaçatı’da sabah yürüyüşleri sırasında, merkeze yakın mesafedeki azmağın sulak alanını keşfetti. Sörf okulları ve plajların eski güzergahında her sabah, onlarca kuşla karşılaşıyordu. 2018’in kış aylarında, arşiv oluşturmak için kuş fotoğrafları çekmeye başladı. Sabahın erken saatlerinde bölgeyi düzenli olarak ziyaret ederek, sulak alan kuşlarını ve habitatlarını izledi. Bir süre sonra, izlenimlerinin özel bir arşiv çalışmasından öteye taşınması gerektiğini düşünerek Alaçatı Sulak Alanı Farkındalık Projesi’ni başlattı.
250 hektar (2.500.000 m2) büyüklüğündeki Alaçatı Sulak Alanı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından Doğal Sit Alanı olarak belirlenen sınır içinde kalıyordu. 1975 yılında belirlenen Kıyı Kenar Çizgisi, azmağın sulak alanla buluştuğu yere kadar uzanırken, 6 Temmuz 1992 tarihli ‘Makam Olur’u ile bu kısım iptal edildi. Böylece Alaçatı Sulak Alanı, Kıyı Yasası kapsamı dışında bırakıldı. Ve ne yazık ki bu süreç, Alaçatı Sulak Alanı’nın, farklı ölçeklerdeki imar planlarında konut ve turizm tesis alanı olarak yapılaşmaya konu edilmesine neden oldu.
DAVALARA RAĞMEN YAPILAŞMA SÜRDÜ
İnsan burasıyla ilgili son 20-25 yıllık süreci takip etmekte ve anlamakta zorlanıyor. 1997'de doğal sit alanı ilan edilen alanın bu statüsü halen devam ediyor. Ancak 1975'de belirlenen Kıyı Kenar Çizgisi iptal edildi ve Kıyı Yasası’na aykırı biçimde denizin ortasından geçirildi. Neyse ki güçlü bilirkişi raporları sayesinde bu karar iptal edildi. Buna karşılık iptal edilen Kıyı Kenar Çizgisi’ni esas alan ve deniz kıyısına kadar yapılaşma olanağı sağlayan imar planına yönelik davalar açıldı, temyize gidildi, davalar uzatıldı, bilirkişi raporları dikkate alınmadı. Bu arada buradaki yapılaşma, sulak alanın bir bölümünü sıfırdan içeri alacak şekilde başlamış ve davalara rağmen ilerlemiş. Son olarak 2018 de Danıştay’da görülen imar planı iptali istemine ilişkin davada, güçlü bir bilirkişi raporuna rağmen, Kıyı Yasası’na aykırı biçimde deniz ortasından geçen ve mahkeme kararları ile iptal edilmiş olan Kıyı Kenar Çizgisi’ni esas alan imar planının iptali istemi reddedildi ve üst ölçekli (1/100.000) planlarda azmak mevkii (Alaçatı Sulak Alanı) kıyı kenar çizgisi olmamasına rağmen konut, turizm yapılaşma alanı olma niteliğini sürdürdü. Yani iptal istemi reddedilen imar planı, Kıyı Yasası’na aykırı olarak belirlenen ve iptal edilen Kıyı Kenar Çizgisi’ni esas alarak kıyıya kadar yapılaşma öngörmeye devam ediyor.
TÜRKİYE’DEKİ 487 KUŞ TÜRÜNÜN 120’Sİ BURADA
Oysa Karaburun ve Çeşme yarımadaları uzantısının güney kısmında yer alan Alaçatı Sulak Alanı, sahip olduğu biyoçeşitlilikle bir doğal zenginlik müzesi niteliğinde. En yüksek noktası 662 metrelik Kıran dağı olan alanın batısında yer alan Alaçatı Halici, buranın en büyük sulak alanı olarak pek çok canlı türüne ev sahipliği yapıyor. Küçük ölçekli bir habitat olması yanıltmasın; küçük kumsalları, tuzcul bataklıkları, sığ gölcükleri, sazlıkları, denizsel alanları ve bitki örtüsüyle kuşlar için kışlama, koridor, beslenme, üreme ve sığınak yeri işlevi görüyor. Türkiye’deki toplam 487 kuş türünün 120’sine, yani yüzde 25’ine burada rastlanıyor. Alaçatı Sulak Alanı, yeşil bacak, flamingo, akça, deredüdükçünü, fin güzeli, yalıçapkını, angıt, sürmeli kum kuşları ve batakçıl kuşları gibi çok sayıda kuş türüne yaşam alanı sağlıyor.
Maki türlerinin yoğunlukta olduğu alanda, endemik bitkilere de rastlanıyor. Ege Üniversitesi Fakültesi Botanik Ana Bilim Başkanlığı’na göre, Alaçatı Sulak Alanı’na özel bitki türleri arasında küresel ölçekte tehdit altında olan beyaz kaya gülü ile Türkiye çapında tehdit altında olan orkide türlerinden Neotinea lactea yer alıyor.
YAPILAŞMA ETAP ETAP DEVAM EDİYOR
Alaçatı Sulak Alanı, doğal sit alanı statüsüne rağmen, bugün çöp ve molozların atıldığı, kara avcılığı ve amatör balıkçılığın yapıldığı bir yer halini aldı. Çeşme Belediyesi’nin de bu alanı koruyup sürdürülebilir doğa turizmine kazandırmak için çaba gösterdiğini belirten Yurdaer Erboy’un amacı, başka bir Alaçatı’nın varlığını hatırlatmak ve bu özel doğa alanının daha fazla zarar görmeden koruma altına alabilmesi için insanları harekete geçirmek. Zira, Alaçatı’ya yoğun ilgi, Alaçatı Sulak Alanı dahil olmak üzere, doğal alanların daralmasına, yapılaşmanın bu bölgeye de yayılmasına neden oluyor. Alandaki yapılaşma ne yazık ki etap etap devam ediyor; sırada havaalanı ve golf sahası projeleri var. Bu alanın imar planlarındaki konut ve turizm yapılaşma kararları kaldırılsaydı; doğal sit statüsüne uygun Özel Doğa Alanı koruma araçları ve önlemleri geliştirilseydi; koruma yasalarının öngördüğü biçimde doğal niteliklerinin tespiti yapılmış olsaydı, burası böyle tahrip edilemeyecekti. Yine de, her türlü insan baskısına rağmen varlığını korumaya devam eden Alaçatı Sulak Alanı ile ilgili bu kararları almak için geç değil.