Altın madenciliğini beş aile yönetiyor: Eczacıbaşı’nın ruhsatı Nurol’a nasıl geçti?

Türkiye’de altın madenciliğinde küresel bazı devler bugüne kadar dikkat çekmiş olsa da sermayenin yerlisi yabancısı fark etmiyor, doğa talan edilecekse hep üç beş aktör karşımıza çıkıyor.

Yeni bir yılın, umutlarla dolu yeni bir başlangıcın ilk yazısını yazmak bazen zordur, hele de Türkiye gibi gündemin yakıcılığını her an hissetmek zorunda kaldığınız coğrafyalarda. Bu yılın ilk yazısı da, geçmiş benzerleri gibi yine ekoloji mücadelesinden geliyor.

Çevre ve yaşam alanları mücadelesi kişisel mücadeleler olmadığı gibi mücadele edilen şirketler de bizim kişisel meselemizin olduğu şirketler değil. Türkiye’de bu mücadeleyi durmadan yorulmadan, büyük bir ısrar ve inatla devam ettirenlerin tek bir derdi var, o da yaşam hakkı mücadelesi, tüm diğer canlılarla birlikte paylaştığımız bu gezegenin daha yaşanabilir bir yer olmasını sağlama isteği…

Bu yazıda sermayenin bitmek bilmeyen, toplumsal farkındalığın artmasına rağmen sermayenin fütursuzca devam ettirmek istediği altın madenciliği faaliyetlerinden bahsedeceğiz. Son dönemlerin moda deyimiyle "Türkiye’de altın madenciliğini beş aile yönetiyor" desek yeridir.

Her ne kadar Türkiye’de altın madenciliğinde küresel bazı devler bugüne kadar dikkat çekmiş olsa da sermayenin yerlisi yabancısı fark etmiyor, doğa talan edilecekse hep üç beş aktör karşımıza çıkıyor. Alamos Gold, Bahar Madencilik, TÜMAD Madencilik, Cengiz Holding, Koza Altın, Koç Holding, Eczacıbaşı Holding…

Bu hikayenin başrollerinde de yine tanıdık isimler mevcut.

Başrolde Nurol Holding bünyesinde faaliyet gösteren TÜMAD Madencilik var. Bu şirketin planladığı yeni faaliyetlere geçmeden önce şirketle ilgili geniş bir parantez açalım.

Konuyla ilgili detaylardan şu yazıda bahsetmiştik. 

Şu anda Çanakkale (Lapseki) ve Balıkesir’deki (İvrindi) iki aktif altın madeninin de sahibi TÜMAD Madencilik. TÜMAD, bir Nurol Holding iştiraki. Nurol Holding, Çarmıklı ailesine ait.

Çanakkale Lapseki’de faaliyet gösteren şirket 2012 yılında ruhsat almış. Avustralya merkezli Chesser Resources tarafından kurulan Batı Anadolu Madencilik, 2014 yılında Nurol Holding tarafından 40 milyon dolara satın alındı. Lapseki Altın ve Gümüş Madeni ve Zenginleştirme Projesi Aralık 2017’den bu yana işletiliyor.

TÜMAD ayrıca Balıkesir İvrindi’de İvrindi Altın ve Gümüş Madeni’nin de 10 yıl boyunca işletme hakkına sahip. Şirket Temmuz 2019’dan itibaren İvrindi’deki tesislerinde siyanürle altın ayrıştırma faaliyetlerini sürdürüyor. Bu maden sahasında dört adet cehennem çukurundan cevher çıkarılacak. Bu cehennem çukurlarının boyutları buranın aynı zamanda Türkiye’nin en büyük maden ocağı olduğunun da göstergesi…

Bu arada, devletin kasasına bu altın madenciliği faaliyetlerinin gelirinin sadece yüzde 2’si girecek. Ülke ekonomisine ve istihdama büyük katkı palavrasıyla toprağı, suyu, havayı, insanları, diğer canlıları zehirleyen bu şirket, iki altın madeninin geliştirilmesi ve işletilmesi için EBRD’den (Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası) 40 milyon euro kredi sağladı. EBRD’nin verdiği kredi Akbank ve Ziraat Bankası’nın bu şirkete sağladığı 200 milyon dolarlık finansman paketinin bir parçası olarak verildi. 

TÜMAD Madencilik, faaliyeti yürüttüğü, üstelik finansmanın büyük kısmını da sağladığı kendi ülkesi için hazırlanan ÇED raporunda riskleri çok daha düşük göstermiş, Avrupa’da bu işler biraz daha sıkı tutulduğundan olsa gerek, EBRD’den kredi almak için hazırlanan diğer ÇED raporunda ise durumun vahametini göstermekten çekinmemişti.

Şimdi, TÜMAD Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından Çanakkale’nin Lapseki ilçesinin Şahinli Köyü’nde 68955 ruhsat numaralı sahada Altın-Gümüş Madeni Ocağı Kapasite Artışı Projesi planlanıyor. 

Projenin ruhsat alanı 2.766 hektar, işletme izin alanı ise 1.625 hektar. Ruhsat tarihi 20 Ocak 2020 olan projenin süresi 15 yıl olarak planlanıyor.

Buranın ruhsatı Eczacıbaşı Holding iştiraklerinden ESAN Eczacıbaşı şirketindeyken TÜMAD, ruhsatı 15 Eylül 2021 tarihinde devralıyor ve 1 Aralık 2021 tarihinde altın ve gümüş işletme iznini alarak ÇED sürecini başlatıyor.

ESAN Eczacıbaşı, bu ruhsat kapsamında 5,33 hektarlık bir alan için bentonit çıkarmak üzere hazırladığı proje için 8 Şubat 2013 tarihinde "ÇED Gerekli Değildir" kararı almıştı, dolayısıyla bu izin TÜMAD’a devroldu.

ESAN Eczacıbaşı bu ruhsat kapsamında altın gümüş madeni ocağı için 34 hektar ÇED alanında 11 Şubat 2013 tarihinde "ÇED Olumlu" kararı almıştı, bu izin de TÜMAD’a devroldu. 

Şimdi bu projenin kapasite artışı yapılmak ve 34 hektar olan ÇED alanı 429 hektara çıkartılmak isteniyor. 

Bu proje alanının 12-13 kat büyütülmesi demek.

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ESAN Eczacıbaşı’nın ÇED mevzuatına göre "ÇED Olumlu" kararından itibaren yedi yıl içinde üretime başlanılması gerektiğinden, kararın iptal olmaması için 2019’da sözde üretim yapıldığının beyan edildiğini belirterek, şu bilgileri paylaşıyor:

"Hem Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu sözde üretimi doğruluyor. Beyan edilen miktar 2.740 ton tuvenan malzeme, 1,4 ton pasa. Bu beyanın doğruluğu bizce soru işaretidir ve araştırılması gerekir.  

Kapasite artışı projesinin üretim süresi altı yıl üretim, rehabilitasyon süresi ise iki yıl olarak belirtiliyor. 

Üretim miktarı yılda üç adet açık ocaktan 950 bin ton ve yeraltı galerilerinden 250 bin ton olmak üzere toplam 1 milyon 200 bin ton. Proje ömrü boyunca ise üretim miktarı 7,2 milyon ton cevher, 31,4 milyon ton pasa olmak üzere toplam kazı miktarı 38,6 milyon ton olacaktır. Proje verilerine göre 1 ton cevherde 1,83 gram altın ve 1,85 gram gümüş var.  Bu durumda elde edilmesi beklenen altın miktarı 13 ton, gümüş miktarı ise 13,32 ton olacak. 

Cevher, TÜMAD’ın Lapseki'deki zenginleştirme tesisine götürülecek. Tesisin kapasitesi 1 milyon 200 bin ton. Sadece yeni projeden çıkacak cevher miktarı da 1 milyon 200 bin ton. Mevcut zenginleştirme tesisinin her iki projeden elde edilecek cevhere yeterli gelmesi mümkün değil. Bu durumda zenginleştirme tesisinin de kapasitesinin arttırılması zorunlu hale gelecek. Bu durumda yeni ÇED başvurusu yapılması gerekiyor." 

Diğer yandan, ÇED alanı yaşam alanlarına çok yakında yer alıyor.

Lapseki ilçesine kuş uçuşu yaklaşık 7,5 km, Şahinli köyüne 1,2 km, Subaşı köyüne 3,3 km, Yeniceköy köyüne 3,4 km, Taştepe köyüne 4,2 km, Çamyurt köyüne 4,6 km ve Mecidiye köyüne 5,13 km mesafede. 

ÇED alanı, içme ve sulama suyu barajı olan Bayramdere Barajı’nı mutlak koruma alanına yalnızca 680 metre yakınlıkta. ÇED alanının 12,57 hektar alanı barajın orta mesafeli koruma alanında yer alıyor. Bir içme suyu ve sulama suyu barajına bu kadar yakın mesafede açık ocak alanı olan bir altın madeni projesine izin verilmesi ne akılla ne izanla açılabilir gibi değil.

Projenin tamamı ormanlık arazide. Yok edilecek ormanlık alan en az 270 hektar. Buna yollar ve galeri girişleri dahil değil. Ancak, kesilecek ağaç sayısına ilişkin veri yok.

TÜMAD’ın Lapseki projesinin hemen yanındaki alanın 2017’den bu yana ne hale getirildiği bölgedeki yurttaşla tarafından gayet iyi biliniyor. 

TÜMAD, Balıkesir İvrindi’de altın için bir orman ekosistemini yok etti. Şimdi de su kaynaklarını tehdit ediyor.

Özetle, gerçekleşmesi halinde projeyle binlerce dönümlük bir orman ekosistemi yok olacak, Bayramdere Barajı ve Umurbey Barajı kirletilecek, yakınlardaki tarım alanlarına zarar verilecek, köyler yaşanmaz hale gelecek.

Çevre savunucuları haklı olarak soruyor: Lapseki’yi, İvrindi Burhaniye’yi mahveden TÜMAD’ın gözü ne zaman doyacak? 

Bizim için şirketin, sermayenin adı sanı, yerlisi yabancısı, kaç aileden oluştukları fark etmiyor. Sermayenin adı değişince çevre katliamının adresi değişmiyor. Bizim için önemli olan yaşamdan, doğadan, mücadeleden yana saf tutmak… 

Not: Bu yeni proje için 4 Ocak 2022 günü Lapseki'nin Şahinli Köyü'nde halkın katılımı toplantısı yapılacak. Çevre savunucuları orada hazır bulunarak projeye itirazlarını dile getirecek. Herkesin desteği çok değerli olacak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi