Anayasa değişikliği ve bir fıkra

Muhalefetin hemen, bugünden sadece parlamenter sistem ile sınırlı olmayan yepyeni bir anayasa taslağını hazırlayıp seçmenin tartışmasına açması gerekiyor.

Meşhur fıkradır, ben de çok gençlik yıllarımda Hasan Pulur’un Milliyet’teki sütunundan okumuştum, önce bu fıkrayı hatırlatalım, bizim anayasa serencamımız bu fıkraya çok benzeyecek bence.

Çiftliğin sahibi ve çiftlik kâhyası, çiftlik sahibinin çok lüks Amerikan arabasıyla şehre iniyorlarmış, münasebetsiz patron yolda büyük bir at pisliği görmüş, arabayı durdurmuş ve kâhyasına şöyle demiş: "Şu at pisliğini yersen bu arabayı sana hediye ederi."

İş zor ama fikir çok cazip gelmiş kâhyaya, bu arabayı rüyasında zor görür, inmiş arabadan, pisliği yemiş ve direksiyona geçmiş arabanın yeni sahibi olarak; patron da sözünün eri adammış.

Şehirde iş bitip çiftliği dönerlerken arabayı kullanan kâhyayı efkar basmış, "patron bu işi benim burnumdan getirir" diye düşünmüş ve yolda gördüğü başka bir at pisliğinin önünde durup patronuna "patron şu pisliği de sen ye, arabayı sana iade edeceğim" demiş. 

Lüks arabayı kaybettiğine pişman patron da hemen inip pisliği yemiş, direksiyona yeniden geçmiş, çiftliğe gelmişler.

Kâhya arabadan inerken patronuna şöyle demiş: "Patron, bu araba eskiden senin idi, şimdi yine senin, peki biz bu pislikleri neden yedik?

Eminim fıkrayı biliyordunuz ama ben yine hatırlatmak istedim.

                                                                           XXX

İnternet ortamında anayasayı açın, mevcut anayasa, yapılan tüm değişikliklere rağmen, ruh ve lafz olarak 1982 anayasası özünde; kabul ediliş tarihi de zaten doğal olarak 1982.

Bu anayasayı değiştirememiş olmak da bir bütün olarak Türkiye’nin çok büyük bir ayıbı.

Artık ne iktidar ne de muhalefet ciddi bir anayasa değişikliğinden söz ediyorlar.

2017 senesinde yapılan önemli bir değişiklikle Türkiye parlamenter sistemden ucube bir cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçti ama 1982 ruhu orada.

Ben de bu yeni ucube sisteme AKP’li Prof. Burhan Kuzu’yu hatırlayarak "Zavallı Obama" sistemi adını taktım; bu tabir yeni sisteme ve Erdoğan’ın mantalitesine çok uygun, ucube sistem çok fazla yerli ve milli çünkü etkin işleyebilecek bir başkanlık sisteminin tüm denetleme mekanizmalarına kapalı.

İlk seçimlerde, umarım çok uzamaz bu süre çünkü tahribat her geçen gün artıyor, çok muhtemelen Cumhurbaşkanı değişecek, AKP-MHP yani Cumhur ittifakı TBMM’de çoğunluğu kaybedecek.

Bu ucube sistem içinde gerçekleşecek bu değişimden sonra umarım hem yeni Cumhurbaşkanı hem de yeni Meclis çoğunluğu bu ucube sistemden dönerler, etkin ve adil bir parlamenter sisteme geçebilmek için çaba harcarlar.

Ve bu öngörü doğru çıkarsa muhtemelen referandumda parlamenter sisteme dönüş farklı bir biçimde kabul edilir çünkü seçmen yeni sistemin ucubeliğini çok iyi görüyor.

İşte ben de yukarıdaki "Çiftlik sahibi-kâhya" fıkrasını tam da bu nedenden hatırlattım.

Bu kadar kavga, gürültü anayasal sistem büyük tahribatlar verdikten sonra tekrar 2017 öncesine dönmüş olacak.

Peki, o zaman hepimiz bu pislikleri neden yemiş olacağız?

Erdoğan’a iki-üç sene başkanlık keyfini tattırmış olmak için mi?

Muhalefetin hemen, bugünden sadece parlamenter sistem ile sınırlı olmayan yepyeni bir anayasa taslağını hazırlayıp seçmenin tartışmasına açması gerekiyor.

Anayasanın dibacesi (giriş), 66. Madde (ırkçılık sinyalleri üreten vatandaşlık), 118. Madde (Milli Güvenlik Kurulu), 136. Madde, 160. Madde (Sayıştay) ve detaylara girmemek için başka maddeleri saymıyorum, kendi madde önceliklerimi verdim, değiştirilmeden 1982 Anayasasının ruhu ve lafzı orada duracaktır, kimse hem kendini hem de başkalarını kandırmasın.

2017 öncesine yani parlamenter rejime dönüş çok önemlidir ama bu olumlu iş fıkradaki çiftlik sahibinin durumu ile aynı şeydir.

Sadece 2017 öncesine dönüş ile sınırlı bir anayasa değişikliği Türkiye için çok önemli olmayacaktır.

Muhalefete sorarım, 2017 öncesi Türkiye anayasal sisteminden çok mu memnun idiniz ki bugün başka maddeleri gündeminizden çıkardınız?

Erdoğan otokratik sistemini 2017 öncesi de eski sistemle kurmuş idi zaten, bunu da unutmayalım.

Anayasa meselesini hiç unutturmamak gerekiyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi